Batı’nın
Kapitalizmi, tarihte örneği görülmemiş, yüz kızartıcı
ve şehvet düşkünü bir hadarattır. Anormal davranış,
fesat ve çıplaklık, insanoğlu arasında bulunabilir. Fakat
kapitalizmde bu hareketler, kanunlarla korunmuştur. Ve bu görülmemiş
bir şeydir. Bizler hayvanlar arasında fesadın emarelerini görmüyoruz.
Fakat Batı Hadaratı, bunu bir kişisel özgürlük olarak,
garanti etmektedir. Dahası onlara göre bu, insan haklarından
veya kadın haklarından bir parçadır.
Batılılar ve Batı’nın
aklını çeldiği kimseler; İslam’ın kadınları
haklarından mahrum bıraktığını veya onları saklı
tuttuğunu veya onlara baskı yaptığını söylerken, hiç
utanç duymamaktadırlar. Bu şekilde insanların haklarının
korunduğunu iddia etmek hayret verici değil mi? Bu bakış açısıyla;
onu aşağılık olarak veya onu mal veya eşya olarak gören
bir kimse, kadını sağlamca korunmuş bir mücevher şeklinde
gören bir kimse gibi olur mur? Ondan bir süt ineği gibi veya
bir cariye gibi çalışmasını isteyen kimse, onu şefkatli
bir anne veya evinin hanım efendisi olarak düşünebilir mi?
Kadının hakkını kim
koruyor?! Çalışmak istediğinde (meşru işlerde) ona izin
verenler mi yoksa onu çalışmaya
zorlayanlar mı; onu bir şeref ve namus olarak korumak için
hayatını feda edenler mi yoksa onun geceyi umumhanede geçirip
geçirmediğini bilmeyenler mi; onu ehlinden kılan ve onunla
bir aile inşa eden mi yoksa onunla geçici ve anlık
arzularını tatmin eden ve sonra onu veled-i zina olan çocuğu
ile baş başa bırakıp veya kürtaj yaptırıp terk eden mi?
Hizb-ut Tahrir Kültüründen [www.hizb-ut-tahrir.org]
|