Ana Sayfa YIL 13   SAYI 156   ŞEVVAL 1423   ARALIK 2002 E-Mail

MÜSLÜMAN GENÇLİK

Mustafa TAJİ

Batıdaki yasayan Müslümanların çoğunluğunu gençler oluşturuyor. Ellili, atmışlı ve yetmişli yıllarda Batıya göç eden Müslümanların çocukları vardı ve bazılarının çocuklarının çocukları oldu. Batıda yasayan Müslüman gençlerin çoğunluğu 20-30 yaşları arasındalar. Bu genç Müslüman nesil tüm hayatını Batıda geçirmiştir. Batıda yetişmek Müslüman gençlerinin üzerinde nasıl bir etki bıraktı? Müslüman toplumunda Müslüman gençlerin rolü nedir? İslam ümmetine karşı Müslüman gençlerin vazifeleri nedir? sorularını da beraberinde getirdi.

Bazı gençler; “Batı yaşam tarzı” ağına takılmışlardır. Dünyada hakim olan yaşam tarzı kapitalist tarzı ve Batı kültürüdür. Batı kültürünün dünyada hakim olan kültür olduğu çok açık ve nettir. Peki Batı kültürünün Müslüman gençliği üzerindeki etkisi nedir? Gençler nasıl yaşıyorlar?

Müslüman gençlere baktığımızda değişik gruplaşmalar görüyoruz: Zamanını boşa harcayanlar, boş zamanlarında yaptıkları şeyler müzik dinlemek, bilgisayar oyunları oynamak ve oynarken namaz vakitlerini geçirmek, film seyretmek ve stres atmak ki; buna alışveriş merkezlerini dolaşmak ve kız peşinde koşturmakta dahildir.

Kulüpçüler:

İngiltere kanununa göre serbest olan ve kullanıldığı takdirde polis tarafından sadece bir uyarı alacak olan, kannabis uyuşturucusu kullanan kolejli gençler, cinsel serbestlik, bir kız veya erkek arkadaş sahibi olmak hoş, bu işlerin içerisinde bulunmamak ise artık garip karşılanıyor.

Gangster (mafya) olma adayları:

Bu gençler hip-hop artistlerini takip ederler, Amerikan gangster rap müziğini dinlerler, havalı bir şekilde yürürler, küfür ederek konuşurlar, uyuşturucu kullanırlar ve ebeveynlerine karşı gelirler.

Gangsterler (çeteler, mafya üyeleri - mafya liderleri):

Gangsterlere bağlı olanlar şeref ve gurur duygularını taşırlar. Bazı mafya üyeleri sadece Müslümanlardan oluşmaktadır. Mesela Londra’daki Brady St, Brick Lane, Canon St, Stepney Green bölgeleri. Müslüman çeteler diğer Müslüman çetelerle dövüşüyorlar. Kısa bir zaman önce kız meselesinden dolayı bir genç delikanlı 4 parmağını kaybetti. Mafya üyeleri uyuşturucuya esir oluyorlar ve şiddet olaylarına karışıyorlar.

Müslüman kızlar, uyuşturucu bağımlıları:

Şuanki görüntü daha düşündürücü ve tedirgin edicidir. Şuan Canon St ve Shadwell’de bazı Müslüman kızlar eroin kullanıyorlar ve eroin satıcılığı yapıyorlar. Bu kızlar bizlerin kardeşleri ve evlatları, isimleri Ayşe, Zeynep veya Fatma’dır. Böyle bir haberi duyunca insan inanamıyor. Bunun üzerine ben de genç bir isçi olan bir Müslüman kardeşimi aradım ve o bana durumun hayal edebileceğimden daha kötü olduğunu söyledi. La havle vela kuvvete illa billah!!! Zamanını boşa geçiren, çete adayı olmayı isteyen Müslüman gençlik Batı kültürünün etkisi altında kalmıştır. Batıda hakim olan Batı çağdaşlığını destekler hale gelmişlerdir.

Özgürlük:

Partiler, kokteyller düzenleme, uyuşturucu kullanma, asi olma, ana ve babaya itaatsizlik ve gangster olma özgürlüğü! Onların hayata bakış açıları ve fikirleri; güzel zaman geçirmekten ibarettir. Harekete geçme sebepleri çıkarları veya eğlence içindir. Onların İslam’a yabancı kaldıklarını ve hareket ettiklerini görüyoruz. Onlar kendi kanunlarını yapıyorlar. “Hoşuma giderse yaparım.” düşüncesi kapitalizmin şahsi özgürlük konusuna bakış açısıdır. Fakat yinede bazıları : “Ben gangster değilim!” diyeceklerdir.

Bazı veliler Müslüman gençlere musallat olan bu hastalığı, Batı kültürünün etkisini görüyorlar ve çocuklarına başka bir hedef ve bakış açısı veriyorlar. Veliler : “Bir mesleğe sahip ol. İyi bir iş bul ve para kazan. Ancak bu şekilde şiddetten ve mafyadan uzak kalınabilir.” diyorlar. 20 ve 30 yaş gurupları arasındaki Müslüman gençlerin geneli bu hedefi gerçekleştirdiler ve bir meslek sahibi oldular. Çoğu genç doktor, ezacı veya işadamı oldu. Bazıları evli, bir veya iki çocuk sahibiler. Onlar : “Ben gangster değilim, sevgilim yok, uyuşturucu kullanmıyorum, küfür etmiyorum, kulüplere gitmiyorum ve bir çok insanın arasına giriyorum.” diyorlar. Onlar hayatta neye ulaşmayı hedefliyorlar? İslam’la olan bağları nedir? Onların yaşam tarzında bir çok çelişkilerin mevcut olduğunu görüyoruz. Öğlen paydosuna denk geldiği için Cuma namazını kılıyorlar ve günde 5 vakit namaz kılmaya zorlanıyorlar. Kariyer sahibi olan için, iş arkadaşlarıyla beraber barlara gidiyorlar. İş arkadaşları içki içerken onlar portakal suyu içiyorlar. Daha büyük bir eve sahip olmak için faiz alıyorlar fakat haram diyerek banka hesaplarına gelen faizleri almıyorlar. Kariyerlerinde başarılılar fakat İslam’ı yaşamakta çok geriler. İslam’ı, kariyerleriyle çelişkiye girmediği takdirde uyguluyorlar ve kariyerlerini engelleyecek İslam hükümlerini arkaya atıyorlar.

Kısa bir zaman önce göz testi için bir göz doktoruna gitmiştim. Doktor bir Müslüman’ı andırıyordu ve bende : “Selamünaleyküm ” dedim. O utançla mırıldanarak cevap verdi. Onun gibi insanlar Müslüman olduklarının bilinmesinden utanıyorlar ve işyerlerine uyum sağlamaya çalışıyorlar. Hatta Allah’ın selamına cevap vermiyorlar. Bu tutum, aynı Batıdaki kapitalist topluluklarında bulunan Hıristiyanların tutumudur. Onlar biri öldüğünde veya evlenecek olduklarında kiliseye giderler fakat bu meseleler haricinde Hıristiyanlıkla bağları yoktur. Onlar seküler (akılcı) bir görüşe sahipler.

Meslek sahibi olan bazı Müslümanlar bu şekilde seküler (akılcı) tutumu İslam’a karşı sergilemeye başladılar. İslam’ı sadece ruhani ve şahsi bir mesele haline getirdiler. Bazıları part-time (zamanın getirdiklerinin peşinde koşan yarım) Müslüman oldular. Onlar neyi yapacaklarına ve yapmayacaklarına kendileri karar veriyorlar. Onlar Allah’ın (cc) kanunlarına sadece bazı meselelerde başvuruyorlar. Onların kendi arzuları fiillerinin ölçüleri oldu. Hayata bakış açıları, hedefleri ve fikirleri iyi bir iş, araba, eve sahip olmak ve zengin yaşam sürmekten ibarettir. Kendi çıkarlarına göre hareket ediyorlar ve İslam’dan hoşlarına gidenleri yerine getiriyorlar. Onlar Batının hayata bakış açısını kabul etmektedirler ki bu; hayatın eğlence olduğu ve lükse sahip olmak için çalışmayı içermektedir.

İslam’ı bu şekle sokmayın!

Bu fikir; gangsterlerin sahip oldukları fikrin tıpkısıdır, bu fikir gangster fikridir. Gangster sadece belirli bir şekilde konuşan ve hareket eden bir kişi değil, ayni zamanda asi tutum içerisinde olan ve kendi kendine kanun koyan kişidir.

Sonuç Şudur: Müslüman gençliği ister sokaklarda gangster olsun, isterse hastanede çalışan bir doktor olsun, o Batının çizdiği yolda yürümektedir. Allah (cc) bu tutum hakkında şöyle buyuruyor:

“Kötü duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? Sen (Resulüm) ona koruyucu olabilir misin?” (Furkan 43)

Arzularını kendisine tanrı edineni gördünüz mü?

-Daha geniş bir ev mi istiyorsun? Bankadan kredi çek!

-Maaşına pirim mi istiyorsun? Patronla bir bara git!

-Kadın mı istiyorsun? Bir sevgili bul!

Allah (cc) arzularının peşi sıra gidenleri uyarıyor ve bu tutumdan nehy ediyor. Yani bir Müslüman’ın tutumu bu şekilde olmamalıdır. Bu Batı yaşam tarzına aittir, İslam’a değil!

İslam’ın gençler için bir bakış açısı mevcuttur. Batılı gençler özgür olmakla gururlanıyorlar fakat onlar hayatın gerçek anlamının ne olduğunu yani insanoğlu için temel sorular üzerinde düşünmekte serbest değiller. Bu temel soruları insan işyerinde veya okulda sorduğu an fazla ciddi olduğu veya fazla derine indiği tepkisiyle karsılaşıyor. Yani insanoğlu kendisi için hayati önem taşıyan soruları cevapsız bırakmış, ardından Batı kültürünü kendi bünyesine almıştır. Onlar bu hayattan öncesinin ve sonrasının olmadığını iddia ediyorlar. Ve şu anki tek meselenin güzel vakit geçirmek olduğunu söylüyorlar.

Diğer taraftan İslam, bu sorular üzerinde aydın düşünceye ve insanoğlunun var olmasının hedefinin ne olduğunu bulmaya davet ediyor. Ben nereden geldim? Neden buradayım? Öldükten sonra ne olacak?

Bir yaratıcı, Allah vardır! Bu dünyayı ve içerisinde bulunan, doğayı veya günün akımı gibi bir çok mükemmel sistemi insan incelediğinde bu gerçeği görecektir. Tabiatta olan biten her şeyi inceleyen bir şahıs her şeyi organize ve kontrol eden bir yaratıcının varlığını bulacaktır. Bunların sonucunda Allah (cc)’nun varlığını kabul ediyoruz.

Eğer bir yaratıcı varsa, O bizi neden dünyaya koymuş olabilir? Burada olduğuma göre benden ne yapmam bekleniyor?

Beni yarattığı için bu soruları beni yaratanın cevaplaması gerekir. Hayatımızı nasıl tanzim etmemiz gerektiğini, toplumda hakim olan moda, iş arkadaşları veya mafya liderleri değil, sadece yaratıcı belirleyebilir. Yani aydın düşünce ve açık deliller sonucunda hayatımızı tanzim eden bir yaratıcının varlığına iman ediyoruz. Bu yüzden İslam’da imana düşünülerek ulaşılır.

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat 56)

İslam, hayattaki hedefin ister ibadet etmek olsun veya bir devleti yönetmek için olsun çıkan sorunlarda İslam şeriatına baş vurarak, Allah’a itaat etme gereğini söylüyor. Bu yüzden Müslüman gençler çıkan sorunlarında İslami çözümler aramalılar. Kızlarla arkadaşlık hakkındaki sorulara, uyuşturucu konusuna, yaşamda her zaman için neye öncelik verileceğine, işyerinde, alkol bulunan bir partiye davet edildiğinde gidilip-gidilmeyeceği hakkında, Irak’ın bombalanması hususunda sorunun çözümüne İslam gençlere bir bakış açısı sunuyor.

İslam fertler ve toplum için bir dindir:

“Allah nezdinde hak din İslam’dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın ayetlerini inkar edenler bilmelidirler ki Allah’ın hesabi çok çabuktur.” (Ali-İmran 19)

“Bugün dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslamiyeti beğendim.” (Maide 3)

Küçük veya büyük ameller olsun, Müslümanlar hesaba çekileceklerdir:

“Kim zerre miktarı hayır işlerse, onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlerse, onu görür.” (Zilzal 7-8)

İslam bir dindir ve insanlığa aktarılmalıdır:

“Elif Lam Ra. Bu bir kitaptır. Onu sana indirdik ki; insanları Rablarının izniyle karanlıklardan aydınlığa, Aziz ve Hamid’in dosdoğru yolunda çıkarsın.” (İbrahim 1)

“Bugün dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslamiyeti beğendim.” (Maide 3)

İslam’ın bizlere sunduğu bakış açısı:

1- Bizlerin İslam’ı eksiksiz bir nizam olarak idrak etmemiz gerektiği,

2- Fiillerimizde İslam’a başvurmamız,

3- İslam’ı öğrenip diğer insanlara aktarmamızdır. Sahabe ve diğer gençler İslam’ın

belkemiğiydi. Günümüzdeki gençler bazen İslam’ın sunduğu bakış acısını kavramakta zorlanıyor. Onlar örnek olacak bir şahsiyet sergilemiyorlar. Bazıları Britney Spears, Tupac Shakur, David Beckham veya Micheal Jackson hakkında bildikleri kadar Cafer İbn Ebu Talip, Abdullah İbn Mesud, Musab İbn Ümayr, Zübeyr İbn el-Avvam, Halid İbn Velid, Esma bint Ebu Bekir, Zeyd İbn Haris, Usame bin Zaid, Muhammed el Fatih ve Tarık bin Ziyad hakkında bir şey bilmiyorlar. Bu insanlar İslam’ı anladıkları ve ona sarıldıkları andan itibaren değişmiştirler.

Muhammed (sav)’in zamanındaki ilk Müslüman gençlere bakın; İslam gelmeden evvel, Mekke’de Batı toplumunun zihniyetine benzer bir zihniyet vardı. Onlar kumar oynuyor, o zamanın modasını takip ediyor ve içki içiyorlardı. Daha kötüsü onlar; “taşlara” tapıyorlardı, üstelik nedenini dahi sormuyorlardı!!! Ali İbn Ebu Talip (ra) (İslam için hayatı boyunca çalışmış olan bir şahis) İslam’a en erken giren şahıslardandı. Kendi isteğiyle 8 yaşında İslam’ı kabul etti. Günümüzde 8 yaşındaki bir çocuk düşünüldüğü an akla ilk Pokemon, Playstation 2 oyunları ve en son çıkan filmlerle zamanını geçiren bir çocuk geliyor. Bir de Ali (ra)’nın hayatına bakalım: Babası Ebu Talip gayri müslim iken Ali Müslüman olmuştu. Ali (ra) İslam’ı kabul etmeden evvel; “babanın iznini almayacak mısın?” diye sorulduğunda o şöyle cevap vermiştir: “ Allah beni yaratırken babamdan izin istememiştir. O zaman ben Allah’a itaat etmek için neden babamdan izin alayım?”

Bir keresinde Kureyşin kırk kadar lideri toplantı yapıyorlardı. Orada toplanan kişiler toplum arasında en fazla sözü geçen şahıslar, önde gelen politikacılar ve tanınmış şahıslar idi. Bu toplantıda Peygamberimiz (sav) onları İslam’a davet etti fakat onlar bu mesajı kabul etmediler. Ardından Ali (ra) ayağa kalktı ve gözlerinin içine baka baka: “Ben ona inanıyorum ve her zaman arkasındayım.” dedi. Ali (ra) hayatını İslam için çalışmakla geçirdi.

Ali (ra) Peygamberimizin (sav) hicret ettiğinde onun yatağına yatmıştı. O din uğrunda, dini korumak için, kendi canını vermeye hazırdı. Muhammed (sav)’in ölümü tüm insanlık için Rahmetin ve önderliğin sonu anlamına gelmekteydi.

Ali (ra) davetin ilk yıllarında, Müslümanların az sayıda oldukları anda ve genç olduğu zamanlarda dahi cesaretle Peygamberimizin (sav) yanında idi.

Peygamberimiz (sav) Ali (ra)’yı İslam hükümlerini tatbik etmesi için Yemen’e kadı olarak tayin etti.

Ali (ra) cennetle müjdelenenler arasında idi.

Ali (ra) Hendek ve birçok cihad mücahididir.

Ali (ra) İslam’la hükmedip İslam’ı tüm dünyaya yayan dördüncü halife idi.

Ali (ra) kendisini İslam’a adayan, gençliğin örneği ve muhteşem bir Müslümanlık kariyerine sahip idi. Bu günümüzdeki kariyer ve bahçesinde huzurlu büyük bir ev peşine koşturan gençliğin zıttıdır!

Usame İbn-i Zeyd 17 yaşında ordunun, sahabelerin başına geçirilmişti. Çünkü sadece dünyayla fazla ilgisi olmayan bir genç değil aynı zamanda İslam davasını diğer insanlara taşıyan birisiydi. Günümüzdeki gençlerin yaşıtları İslam devletinde ordular yönetmişken onlar (şimdikiler) mafya liderleridir.

Cafer İbn_i Ebu Talib henüz 20 yaşlarında kral Necaş’inin karşısına çıkıp İslam’ı anlatacak ve bir çok Müslüman’ı koruyacak seviyedeydi. O anlaşmalar yapmadı veya ismini değiştirmedi. Aksine Cafer İbn Ebu Talip İslam’dan, taviz vermemiş, meydan okumuş ve İslam’ı korumuştur. Günümüzde İslam fikri saldırı altındadır, terörist olarak etiketlenmektedir ve İslam kaba erkekler yetiştiren baskıcı bir din olarak gösterilmektedir. İngiltere veya Amerika gibi batılı ülkelerin çarpık siyasetlerini ortaya koyacak ve fikri bir mücadeleye girecek 20 yaşlarındaki gençlik nerede?!!

Diğer örnekler:

Sahabenin kadın ve erkek, gençlerinden İslam liderliğine dair bir çok örnekler sunulabilir. Şunu da unutmamalıyız ki; bu muhteşem şahsiyetler sahabelerden sonra da var olmuşlardır. İmam Şafi, ümmetin en büyük alimlerinden biri; 7 yaşında iken Kur’anı ezberlemiş, müçtehit! 14 yaşında bir çocuğa Kur’an ve Sünnetten çıkan İslam hükümlerinin sorulması hayal bile edilemez.

İspanya’yı (Endülüs’ü) fetheden Tarık Bin Ziyad ve İstanbul’u (Konstantiniye’yi) fetheden Muhammed el-Fatih genç idiler.

Bunlar gençliğin İslam’ı; İslam emirlerine göre yaşanılması gerektiğini, Kur’an ile hükmedilmesi gereken bir İslam devleti olması ve tüm insanlığa bu dinin yayılması gerektiğini kavradıktan sonra nasıl değiştiklerinin sadece bir kaç örneğidir. Bunlar; İslam’a sarılmanın ve İslam’ın hayata bakış açısını takip etmenin meyveleridirler. Onlar böylelikle dünya liderleri olmuşlardır.

Müslüman gençler İslam’ın gelecekteki bel kabuğudur. Peki biz neyiz? O örnek gençlere Allah (cc) vahiy mi gönderiyordu? Onlar melek miydi? Hayır! Onların o zaman sahip oldukları ve takip ettikleri şey şuan hala mevcuttur. Onlarda; Allah’ın (cc) kelamı ve Peygamberin (sav) sünneti vardı. Ve bizler onları adım adım takip edebiliriz.

Şimdi kendimize; Müslüman gençliğin taklitçi değil nasıl lider olacağını sormalıyız. Müslüman toplumunun lideri olmak için neye ihtiyacımız var? İslam şahsiyetimizi korumak mı? Gençler, İslam ümmetinin ön saflardaki savunucu olduğunu artık idrak etmeliler.

1- İslam ahkamına bağlı kalmak:

- Gençler, bizim toplumumuza uyuşturucunun, diskoteklerde eğlenmenin ve özgürlüğün girmemesini garantilemeliler.

- Gençler, onları günümüzdeki bu hale iten seviyesiz şahsi özgürlük meselesi karşısında birer engel olmalılar.

- Gençler, toplumumuza ana ve babalarına bakmalılar, onları huzur evlerine yerleştirmemeliler.

- Ciddiyetle İslam’ı öğrenmek ve daha iyi bir Müslüman olmak için çalışmak baş meşguliyetimiz olmalı.

- Hayattaki hedefleri ve daha büyük bir ev olan meslek sahibi genç Müslümanlar part-time değil full-time Müslüman olmalılar.

- Bizler, çocuklarını İslami çevrede yetiştiren, İslam’a göre ticaret yapan ve hayatlarında meydana gelen en ufak sorunlarda İslam’a başvuran, bir toplum olmalıyız.

2- İslam ümmetine alakaları (bağlantıları) açıklamak:

- Gençlik, international (uluslar arası) olaylarda İslami bakış açısına ve İslam ümmetine bağlı kalmalı, Amerika ve İngiltere’nin bir zamanlar Saddam’ı destelediklerini fakat şu an onu terk etmeye, petrol çıkarları için daha fazla Müslüman öldürmeye hazır olduklarını açıklamalıyız.

- Ümmetin kurtuluşunun; sadece kukla rejimleri değiştirmek ve yerine Hilafet devletini getirmekle mümkün olduğunu açıklamalıyız.

3- İslam’ı diğer toplumlara aktarmak:

Gençler, sübyancılık, artan şiddet ve aile dağılmalarına İslami çözümler sunmalı. Kolejlerde, üniversitelerde seminerler düzenlenmeli ve Batılı bilginlerle tartışarak İslam; çöküşte olan Batı kültürüne alternatif bir ideoloji olarak sunulmalı. Bu İslam’ın bizden istediğidir.

Günümüzde İslam’ı adım adım takip etmeye başlayan gençler mevcuttur. Bu gençler İslam’ı part-time (yarım) değil ful-time (tümüyle) takip etmektedirler. Batı kültüründen kopup İslam’a sarılan birini mutlaka tanıyorsunuzdur. Hepiniz, kendisini davasına vermiş bir gangsterin nasıl fikri değişim yaşadığına şahit olmuşsunuzdur. Birçok kişi bu yolu seçmiş ve değişmiştir. Bu Allah’ın yardımıyla insanların değişebileceğine bir delildir.

Hepimiz şunu iyi idrak etmeliyiz ki; Müslüman gençlik geleceğin politikacıları, liderleri, bilim adamları, İslam ümmetinin atardamarıdırlar. Müslüman gençliğin Batı kültürünü bünyesine alarak satın alınmış olması Müslüman ümmetinin İslam kimliğini yitirmesine sebep olacaktır.

Seçenek bizimdir kardeşlerim!

Ya ahirette Allah (cc) tarafından ödüllendirilmek veya cehennemle cezalandırılmak.

İslam’ın bakış açısını yaşamak için Müslüman gençlere pratik adımlar, gençlere birkaç pratik öneriler:

Bu adımlar; İslam hükümlerini hayatlarına tatbik etmeyenler için bir başlangıç ve tatbik edenler için Allah’a olan itaatlerini İnşallah arttıracaktır...

a- İslam hakkında daha fazla bilgi edinmek. Çünkü; İbn Mace : “İlim öğrenmek her Müslüman’a farzdır.” Rivayeti geçiyor. Hayatımızdaki en önemli hedefmiş gibi hepimiz kesintisiz bir şekilde ilim öğrenmekle meşgul olmalıyız. Bizler aynı şekilde şerri hükümler ve hayattaki görevlerimiz hakkında bilgi sahibi olmak zorundayız. İngiltere’nin her yerinde, sizlere İslam şahsiyetini geliştirmekte yardımcı olabilecek Hizb-ut Tahrir üyeleri kardeşlerimiz mevcuttur. İslam kolektifliği (ortaklaşa çalışmayı) ve yardımlaşmayı içeren bir dindir ve biz Müslümanlar yardıma ihtiyacımız olduğu zaman bu yardımı yine Müslümanlardan istemeliyiz. Bizler düzenli bir şekilde bir çok bölgede Müslümanlara faydalı olacak konuları tartıştığımız tartışma alanları organize ediyoruz ki; böylelikle fikri seviyemizi yükseltmiş oluyoruz.

b- Fiillerimizin ahiretle olan alakası: Bir Müslüman fiillerini önce Allah rızası, sonra ahirete yani ödüllendirilme veya cezalandırılmaya bağlamalı. Müslüman haram işlemeyi düşündüğü an bu bakış açısını göz önünde bulundurmalı. Bu bilinç (ahiret bilinci) kişiyi haramdan koruyan kalkan olmalı ve bizleri daha fazla sevap kazanmaya itmeli. Eğer bizler ebeveynlerimize karşı asi gelmenin sınırında isek Peygamberimiz (sav)’min bu konuda ifade ettiği şeyi hatırlamalıyız.

Ebu Bekir’e Nüfey (ra)’dan söyle rivâyet olunmuştur: (Bir kere) Nebî (sav) (Ashâb'a) üç defa: “Büyük günahların en büyüğünü size bildireyim mi?” buyurdu. Ashâb: “Evet bildir, yâ Resulallah!” dediler. Resulullah (sav):

“Allah'a şirktir, anaya babaya ezâdır,” buyurdu. (Sonra) dayanmakta iken doğrulup oturdu. Hemen:

“İyi dinleyin, bir de; yalan yere şahâdettir,” buyurdu. Resulullah bu sözü, durmayıp tekrâr ediyordu. (O derece tekrarladı ki;) hattâ biz (Resûl-i Ekrem'e acıyarak): “Keşke sussa” diyorduk. (Buhari)

Eğer bizler farz olan namazı kılmamayı düşünüyorsak Peygamberimizin namaz kılmayanları imansızlıkla bir tuttuğunu bilmeliyiz. Bureyre (ra)’dan rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:

“Bizi küfür ehlinden ayıran ahd (sınır) namazdır. Şu halde namazı terk eden kimse küfre dönmüş olur.”

Cabir (ra) Peygamberimiz (sav)’den şöyle rivayet etmiştir: “Küfür, yahut şirk ile kul arasında namaz kılmaktan başka bir sınır yoktur.”

Az veya çok miktarda sarhoş eden içki veya uyuşturucu gibi maddelerin cazibesine kapılacağımız an Peygamberimizin (sav) uyarısını hatırlamalıyız: “Sarhoşluk veren her içecek haramdır. Sarhoş eden şeyin bir küpü de bir avuç dolusu da haramdır.”

Müslümanlar hesap gününde sahip oldukları BMW M3, 155 Mph top speed, 340 Bhp met 18 inch alloysın kendilerini cennete götürebilecek araç olmadığını idrak etmeliler. Bunlar ve hayatta sahip oldugumuz şeyler bizleri hesap gününde kurtaramayacaktır.

Limehouse tünelinde geçen gün gençler öldü. Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun. Ölümün her an gelebileceğini unutmamalıyız. Hangi işle meşgul olduğumuz zaman ölüm gelip kapıya dayanacak?

c- Doğru çevrede bulunmak: Şeytanın ona sunduğu cazibelere kapılmamak için doğru atmosfer bir Müslüman için hayati önem taşımaktadır.

d- Diğer insanlara Davayı taşımak: İslam’ı öğrenmenin yanı sıra İslam’ı diğer insanlara taşımalıyız. Peygamberimiz (sav) söyle buyurmaktadır:

“Bir ayet dahi bilseniz aktarın (anlatın).”

Davayı insanlara taşımak, marufu emredip münkeri nehyetmek farzdır ve böylelikle fiillerimizi gerçekleştirirken daha bilinçli olacağız.

Bazı insanlar İslam’ın hükümlerini takip etmeyi rahip veya rahibe, robot gibi olma ve hiçbir zaman istirahat etmenin olmadığı düşüncesine kapılıyorlar. Ayşe (ra) şöyle rivayet ediyor:

“Üç dünyalık şey Allah’ın Resulüne zevk verirdi: Yiyecek, kadın ve koku. Bunlardan ikisine çok önem verirdi. O kadın ve kokuya çok önem verirdi fakat yiyeceğe değil.” (Musned)

Peygamberimiz sahabelerle ve zevceleriyle sık istirahat etmiştir. Fakat yine de dikkatli olmalıyız ki, kafirlerin yaptığı gibi hayatımızı eğlence ve istirahatla geçirmeyelim. Yani İslam’ı hayatında tatbik eden biri olmak için BMW’den vazgeçmemize gerek yok.

e- Gençliğimizin değerini bilmek: Gençliğimizde fikri seviyemizi yükselterek ve Davayı taşıyarak İslam’ı yaşamak potansiyeline sahip oluruz. Gençlik ebediyen kalıcı değildir ve bundan istifade etmeliyiz. Geçmişte insanlığın önderleri olan Müslüman gençliğinin adımlarında yürüdüğümüze emin olmalıyız. Peygamberimiz (sav) söyle buyuruyor:

“Başınıza beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini iyi bilin: yaşlılıktan önce gençliğin, hastalıktan önce sağlığın, fakirlikten önce zenginliğin, meşguliyetten önce boş zamanın ve ölümden önce hayatın değerini bilin.” (Tirmizi)

Bunlar, Kur’anı Kerimin hükümlerine uyarak, diğer insanlara İslam’ı taşıyarak ve İslam’ı tekrar hakim kılmak için çalışarak Allah’a itaat etmenin bir kaç pratik yollarını realize etmenin (gerçekleştirmenin) yoludur.

Müslüman gençlere yardımcı olmada velilerin rolü:

“Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında acımasız, güçlü, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.” (Tahrim 6)

İslam davasıyla uğraşan gençlere veliler engel olmamalılar. Bazı anne babalar kızlarının örtünmesine sevinmiyorlar. Bazıları; “Neden o şeyi başına bağladın, şimdi seninle kim evlenir?” diyorlar. Baba oğlunun namaz kıldığına seviniyor fakat bundan fazlasını yani Irak sorunu için bir çözüm içeren bildirileri dağıtmasını veya Hilafet devletini kurmak için çalışmasını istemiyor. Gençlerimizi İslam’a itmek yerine bazılarımız onları İslam’dan uzaklaştırıyor. Bu haramdır ve Allah (cc) mutlaka bunların hesabını soracaktır. Veliler çocuklarında İslam şahsiyeti oluşturmaları ve İslam davasını yüklenmelerinde yardımcı olmalılar. Bazı veliler gençlere destek oluyorlar ve onlarda değişiyorlar. Hatta bazıları çocuklarından daha aktif bir sekilde Davayı taşıyarak çocuklarını utandırıyorlar. Allah (cc) onları ödüllendirsin!

Gençlerimizin gelişmesiyle ilgilenmemiz gerek ve onlara İslam’ın bir din olduğunu ve hükümlerinin takip edilmesi gerektiğini anlatarak Batı kültürüne onları kurban vermemeliyiz.

Sonuç:

Gençler yüzeysel Batı kültürünü ve onu (özgürlük anlayışını) kabul etmemeliler. Gençler İslam’ı şahsi ve ruhani bir kılıfa sokan bu seküler imajı yıkmalılar. Gençler artık İslam için full-time çalışmalılar. Artık gençlerin İslami bakış açısına sahip olmalarının vakti gelmiştir.

1. İslam hükümlerine bağlı kalmak.

2. İslam’ın bir hayat nizamı (ideoloji) olduğunu kavramak.

3. İslam’ı çevremize aktarmak.

Anne babalar çocuklarına İslam’ı yaşamada yardımcı olmalılar. İslam’in bakış açısına bağlı kalarak bizler mafya liderleri değil dünya liderleri olacağız. Böylelikle hesap gününde Allah (cc), hayatımızda gerektiği gibi yani tam bir Müslüman olarak geçirdiğimiz için bizlerle gurur duyacaktır. Ve hayatta ki asil görevimiz yerine getirilmiş olacaktır.

Allah (cc) bizlere yardımcı olsun, amellerimizi kabul etsin ve bizleri Cennete girmeye layık görsün. Amin!!!

[Konferans : 16/09/2002]

YIL 13  SAYI 156  ŞEVVAL 1423  ARALIK 2002

Yukarı