Batıdaki
yasayan Müslümanların çoğunluğunu gençler oluşturuyor.
Ellili, atmışlı ve yetmişli yıllarda Batıya göç eden
Müslümanların çocukları vardı ve bazılarının çocuklarının
çocukları oldu. Batıda yasayan Müslüman gençlerin çoğunluğu
20-30 yaşları arasındalar. Bu genç Müslüman nesil tüm hayatını
Batıda geçirmiştir. Batıda yetişmek Müslüman gençlerinin
üzerinde nasıl bir etki bıraktı? Müslüman toplumunda
Müslüman gençlerin rolü nedir? İslam ümmetine karşı Müslüman
gençlerin vazifeleri nedir? sorularını da beraberinde getirdi.
Bazı
gençler; “Batı yaşam tarzı” ağına takılmışlardır. Dünyada
hakim olan yaşam tarzı kapitalist tarzı ve Batı kültürüdür.
Batı kültürünün dünyada hakim olan kültür olduğu çok açık
ve nettir. Peki Batı kültürünün Müslüman gençliği
üzerindeki etkisi nedir? Gençler nasıl yaşıyorlar?
Müslüman
gençlere baktığımızda değişik gruplaşmalar görüyoruz:
Zamanını boşa harcayanlar, boş zamanlarında yaptıkları
şeyler müzik dinlemek, bilgisayar oyunları oynamak ve oynarken
namaz vakitlerini geçirmek, film seyretmek ve stres atmak ki; buna
alışveriş merkezlerini dolaşmak ve kız peşinde koşturmakta
dahildir.
Kulüpçüler:
İngiltere
kanununa göre serbest olan ve kullanıldığı takdirde polis
tarafından sadece bir uyarı alacak olan, kannabis uyuşturucusu
kullanan kolejli gençler, cinsel serbestlik, bir kız veya erkek
arkadaş sahibi olmak hoş, bu işlerin içerisinde bulunmamak ise
artık garip karşılanıyor.
Gangster
(mafya) olma adayları:
Bu
gençler hip-hop artistlerini takip ederler, Amerikan gangster rap
müziğini dinlerler, havalı bir şekilde yürürler, küfür
ederek konuşurlar, uyuşturucu kullanırlar ve ebeveynlerine
karşı gelirler.
Gangsterler
(çeteler, mafya üyeleri - mafya liderleri):
Gangsterlere
bağlı olanlar şeref ve gurur duygularını taşırlar. Bazı
mafya üyeleri sadece Müslümanlardan oluşmaktadır. Mesela Londra’daki
Brady St, Brick Lane, Canon St, Stepney Green bölgeleri. Müslüman
çeteler diğer Müslüman çetelerle dövüşüyorlar. Kısa bir
zaman önce kız meselesinden dolayı bir genç delikanlı 4
parmağını kaybetti. Mafya üyeleri uyuşturucuya esir oluyorlar
ve şiddet olaylarına karışıyorlar.
Müslüman
kızlar, uyuşturucu bağımlıları:
Şuanki
görüntü daha düşündürücü ve tedirgin edicidir. Şuan Canon
St ve Shadwell’de bazı Müslüman kızlar eroin kullanıyorlar ve
eroin satıcılığı yapıyorlar. Bu kızlar bizlerin kardeşleri
ve evlatları, isimleri Ayşe, Zeynep veya Fatma’dır. Böyle bir
haberi duyunca insan inanamıyor. Bunun üzerine ben de genç bir
isçi olan bir Müslüman kardeşimi aradım ve o bana durumun hayal
edebileceğimden daha kötü olduğunu söyledi. La havle vela
kuvvete illa billah!!! Zamanını boşa geçiren, çete adayı
olmayı isteyen Müslüman gençlik Batı kültürünün etkisi altında
kalmıştır. Batıda hakim olan Batı çağdaşlığını destekler
hale gelmişlerdir.
Özgürlük:
Partiler,
kokteyller düzenleme, uyuşturucu kullanma, asi olma, ana ve babaya
itaatsizlik ve gangster olma özgürlüğü! Onların hayata bakış
açıları ve fikirleri; güzel zaman geçirmekten ibarettir.
Harekete geçme sebepleri çıkarları veya eğlence içindir. Onların
İslam’a yabancı kaldıklarını ve hareket ettiklerini
görüyoruz. Onlar kendi kanunlarını yapıyorlar. “Hoşuma
giderse yaparım.” düşüncesi kapitalizmin şahsi özgürlük
konusuna bakış açısıdır. Fakat yinede bazıları : “Ben
gangster değilim!” diyeceklerdir.
Bazı
veliler Müslüman gençlere musallat olan bu hastalığı, Batı kültürünün
etkisini görüyorlar ve çocuklarına başka bir hedef ve bakış açısı
veriyorlar. Veliler : “Bir mesleğe sahip ol. İyi bir iş bul ve
para kazan. Ancak bu şekilde şiddetten ve mafyadan uzak kalınabilir.”
diyorlar. 20 ve 30 yaş gurupları arasındaki Müslüman gençlerin
geneli bu hedefi gerçekleştirdiler ve bir meslek sahibi oldular.
Çoğu genç doktor, ezacı veya işadamı oldu. Bazıları evli,
bir veya iki çocuk sahibiler. Onlar : “Ben gangster değilim,
sevgilim yok, uyuşturucu kullanmıyorum, küfür etmiyorum,
kulüplere gitmiyorum ve bir çok insanın arasına giriyorum.”
diyorlar. Onlar hayatta neye ulaşmayı hedefliyorlar? İslam’la
olan bağları nedir? Onların yaşam tarzında bir çok çelişkilerin
mevcut olduğunu görüyoruz. Öğlen paydosuna denk geldiği için
Cuma namazını kılıyorlar ve günde 5 vakit namaz kılmaya
zorlanıyorlar. Kariyer sahibi olan için, iş arkadaşlarıyla
beraber barlara gidiyorlar. İş arkadaşları içki içerken onlar
portakal suyu içiyorlar. Daha büyük bir eve sahip olmak için
faiz alıyorlar fakat haram diyerek banka hesaplarına gelen
faizleri almıyorlar. Kariyerlerinde başarılılar fakat İslam’ı
yaşamakta çok geriler. İslam’ı, kariyerleriyle çelişkiye
girmediği takdirde uyguluyorlar ve kariyerlerini engelleyecek
İslam hükümlerini arkaya atıyorlar.
Kısa
bir zaman önce göz testi için bir göz doktoruna gitmiştim.
Doktor bir Müslüman’ı andırıyordu ve bende : “Selamünaleyküm
” dedim. O utançla mırıldanarak cevap verdi. Onun gibi insanlar
Müslüman olduklarının bilinmesinden utanıyorlar ve işyerlerine
uyum sağlamaya çalışıyorlar. Hatta Allah’ın selamına cevap
vermiyorlar. Bu tutum, aynı Batıdaki kapitalist topluluklarında
bulunan Hıristiyanların tutumudur. Onlar biri öldüğünde veya
evlenecek olduklarında kiliseye giderler fakat bu meseleler
haricinde Hıristiyanlıkla bağları yoktur. Onlar seküler (akılcı)
bir görüşe sahipler.
Meslek
sahibi olan bazı Müslümanlar bu şekilde seküler (akılcı)
tutumu İslam’a karşı sergilemeye başladılar. İslam’ı
sadece ruhani ve şahsi bir mesele haline getirdiler. Bazıları
part-time (zamanın getirdiklerinin peşinde koşan yarım) Müslüman
oldular. Onlar neyi yapacaklarına ve yapmayacaklarına kendileri
karar veriyorlar. Onlar Allah’ın (cc) kanunlarına sadece bazı
meselelerde başvuruyorlar. Onların kendi arzuları fiillerinin
ölçüleri oldu. Hayata bakış açıları, hedefleri ve fikirleri
iyi bir iş, araba, eve sahip olmak ve zengin yaşam sürmekten
ibarettir. Kendi çıkarlarına göre hareket ediyorlar ve İslam’dan
hoşlarına gidenleri yerine getiriyorlar. Onlar Batının hayata
bakış açısını kabul etmektedirler ki bu; hayatın eğlence
olduğu ve lükse sahip olmak için çalışmayı içermektedir.
İslam’ı
bu şekle sokmayın!
Bu
fikir; gangsterlerin sahip oldukları fikrin tıpkısıdır, bu
fikir gangster fikridir. Gangster sadece belirli bir şekilde
konuşan ve hareket eden bir kişi değil, ayni zamanda asi tutum içerisinde
olan ve kendi kendine kanun koyan kişidir.
Sonuç
Şudur: Müslüman gençliği ister sokaklarda gangster olsun,
isterse hastanede çalışan bir doktor olsun, o Batının çizdiği
yolda yürümektedir. Allah (cc) bu tutum hakkında şöyle
buyuruyor:
“Kötü
duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün
mü? Sen (Resulüm) ona koruyucu olabilir misin?” (Furkan
43)
Arzularını
kendisine tanrı edineni gördünüz mü?
-Daha
geniş bir ev mi istiyorsun? Bankadan kredi çek!
-Maaşına
pirim mi istiyorsun? Patronla bir bara git!
-Kadın
mı istiyorsun? Bir sevgili bul!
Allah
(cc) arzularının peşi sıra gidenleri uyarıyor ve bu tutumdan
nehy ediyor. Yani bir Müslüman’ın tutumu bu şekilde
olmamalıdır. Bu Batı yaşam tarzına aittir, İslam’a değil!
İslam’ın
gençler için bir bakış açısı mevcuttur. Batılı gençler
özgür olmakla gururlanıyorlar fakat onlar hayatın gerçek anlamının
ne olduğunu yani insanoğlu için temel sorular üzerinde düşünmekte
serbest değiller. Bu temel soruları insan işyerinde veya okulda
sorduğu an fazla ciddi olduğu veya fazla derine indiği tepkisiyle
karsılaşıyor. Yani insanoğlu kendisi için hayati önem taşıyan
soruları cevapsız bırakmış, ardından Batı kültürünü kendi
bünyesine almıştır. Onlar bu hayattan öncesinin ve sonrasının
olmadığını iddia ediyorlar. Ve şu anki tek meselenin güzel
vakit geçirmek olduğunu söylüyorlar.
Diğer
taraftan İslam, bu sorular üzerinde aydın düşünceye ve insanoğlunun
var olmasının hedefinin ne olduğunu bulmaya davet ediyor. Ben
nereden geldim? Neden buradayım? Öldükten sonra ne olacak?
Bir
yaratıcı, Allah vardır! Bu dünyayı ve içerisinde bulunan, doğayı
veya günün akımı gibi bir çok mükemmel sistemi insan incelediğinde
bu gerçeği görecektir. Tabiatta olan biten her şeyi inceleyen
bir şahıs her şeyi organize ve kontrol eden bir yaratıcının
varlığını bulacaktır. Bunların sonucunda Allah (cc)’nun varlığını
kabul ediyoruz.
Eğer
bir yaratıcı varsa, O bizi neden dünyaya koymuş olabilir? Burada
olduğuma göre benden ne yapmam bekleniyor?
Beni
yarattığı için bu soruları beni yaratanın cevaplaması
gerekir. Hayatımızı nasıl tanzim etmemiz gerektiğini, toplumda
hakim olan moda, iş arkadaşları veya mafya liderleri değil,
sadece yaratıcı belirleyebilir. Yani aydın düşünce ve açık
deliller sonucunda hayatımızı tanzim eden bir yaratıcının
varlığına iman ediyoruz. Bu yüzden İslam’da imana düşünülerek
ulaşılır.
“Ben
cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye
yarattım.” (Zariyat 56)
İslam,
hayattaki hedefin ister ibadet etmek olsun veya bir devleti
yönetmek için olsun çıkan sorunlarda İslam şeriatına baş
vurarak, Allah’a itaat etme gereğini söylüyor. Bu yüzden
Müslüman gençler çıkan sorunlarında İslami çözümler aramalılar.
Kızlarla arkadaşlık hakkındaki sorulara, uyuşturucu konusuna,
yaşamda her zaman için neye öncelik verileceğine, işyerinde,
alkol bulunan bir partiye davet edildiğinde gidilip-gidilmeyeceği
hakkında, Irak’ın bombalanması hususunda sorunun çözümüne
İslam gençlere bir bakış açısı sunuyor.
İslam
fertler ve toplum için bir dindir:
“Allah
nezdinde hak din İslam’dır. Kitap verilenler,
kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık
yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın ayetlerini inkar
edenler bilmelidirler ki Allah’ın hesabi çok çabuktur.”
(Ali-İmran 19)
“Bugün
dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım ve
size din olarak İslamiyeti beğendim.” (Maide 3)
Küçük
veya büyük ameller olsun, Müslümanlar hesaba çekileceklerdir:
“Kim
zerre miktarı hayır işlerse, onu görür. Kim de zerre miktarı
şer işlerse, onu görür.” (Zilzal 7-8)
İslam
bir dindir ve insanlığa aktarılmalıdır:
“Elif
Lam Ra. Bu bir kitaptır. Onu sana indirdik ki; insanları
Rablarının izniyle karanlıklardan aydınlığa, Aziz ve Hamid’in
dosdoğru yolunda çıkarsın.” (İbrahim 1)
“Bugün
dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım ve
size din olarak İslamiyeti beğendim.” (Maide 3)
İslam’ın
bizlere sunduğu bakış açısı:
1-
Bizlerin İslam’ı eksiksiz bir nizam olarak idrak etmemiz
gerektiği,
2-
Fiillerimizde İslam’a başvurmamız,
3-
İslam’ı öğrenip diğer insanlara aktarmamızdır. Sahabe ve
diğer gençler İslam’ın
belkemiğiydi.
Günümüzdeki gençler bazen İslam’ın sunduğu bakış
acısını kavramakta zorlanıyor. Onlar örnek olacak bir şahsiyet
sergilemiyorlar. Bazıları Britney Spears, Tupac Shakur, David
Beckham veya Micheal Jackson hakkında bildikleri kadar Cafer İbn
Ebu Talip, Abdullah İbn Mesud, Musab İbn Ümayr, Zübeyr İbn
el-Avvam, Halid İbn Velid, Esma bint Ebu Bekir, Zeyd İbn Haris,
Usame bin Zaid, Muhammed el Fatih ve Tarık bin Ziyad hakkında bir
şey bilmiyorlar. Bu insanlar İslam’ı anladıkları ve ona
sarıldıkları andan itibaren değişmiştirler.
Muhammed
(sav)’in zamanındaki ilk Müslüman gençlere bakın; İslam
gelmeden evvel, Mekke’de Batı toplumunun zihniyetine benzer bir
zihniyet vardı. Onlar kumar oynuyor, o zamanın modasını takip
ediyor ve içki içiyorlardı. Daha kötüsü onlar; “taşlara”
tapıyorlardı, üstelik nedenini dahi sormuyorlardı!!! Ali İbn
Ebu Talip (ra) (İslam için hayatı boyunca çalışmış olan bir
şahis) İslam’a en erken giren şahıslardandı. Kendi isteğiyle
8 yaşında İslam’ı kabul etti. Günümüzde 8 yaşındaki bir
çocuk düşünüldüğü an akla ilk Pokemon, Playstation 2 oyunları
ve en son çıkan filmlerle zamanını geçiren bir çocuk geliyor.
Bir de Ali (ra)’nın hayatına bakalım: Babası Ebu Talip gayri müslim
iken Ali Müslüman olmuştu. Ali (ra) İslam’ı kabul etmeden
evvel; “babanın iznini almayacak mısın?” diye sorulduğunda o
şöyle cevap vermiştir: “ Allah beni yaratırken babamdan izin
istememiştir. O zaman ben Allah’a itaat etmek için neden
babamdan izin alayım?”
Bir
keresinde Kureyşin kırk kadar lideri toplantı yapıyorlardı.
Orada toplanan kişiler toplum arasında en fazla sözü geçen
şahıslar, önde gelen politikacılar ve tanınmış şahıslar
idi. Bu toplantıda Peygamberimiz (sav) onları İslam’a davet
etti fakat onlar bu mesajı kabul etmediler. Ardından Ali (ra)
ayağa kalktı ve gözlerinin içine baka baka: “Ben ona inanıyorum
ve her zaman arkasındayım.” dedi. Ali (ra) hayatını İslam için
çalışmakla geçirdi.
Ali
(ra) Peygamberimizin (sav) hicret ettiğinde onun yatağına
yatmıştı. O din uğrunda, dini korumak için, kendi canını vermeye
hazırdı. Muhammed (sav)’in ölümü tüm insanlık için
Rahmetin ve önderliğin sonu anlamına gelmekteydi.
Ali
(ra) davetin ilk yıllarında, Müslümanların az sayıda
oldukları anda ve genç olduğu zamanlarda dahi cesaretle
Peygamberimizin (sav) yanında idi.
Peygamberimiz
(sav) Ali (ra)’yı İslam hükümlerini tatbik etmesi için Yemen’e
kadı olarak tayin etti.
Ali
(ra) cennetle müjdelenenler arasında idi.
Ali
(ra) Hendek ve birçok cihad mücahididir.
Ali
(ra) İslam’la hükmedip İslam’ı tüm dünyaya yayan
dördüncü halife idi.
Ali
(ra) kendisini İslam’a adayan, gençliğin örneği ve muhteşem
bir Müslümanlık kariyerine sahip idi. Bu günümüzdeki kariyer
ve bahçesinde huzurlu büyük bir ev peşine koşturan gençliğin
zıttıdır!
Usame
İbn-i Zeyd 17 yaşında ordunun, sahabelerin başına geçirilmişti.
Çünkü sadece dünyayla fazla ilgisi olmayan bir genç değil
aynı zamanda İslam davasını diğer insanlara taşıyan
birisiydi. Günümüzdeki gençlerin yaşıtları İslam devletinde
ordular yönetmişken onlar (şimdikiler) mafya liderleridir.
Cafer
İbn_i Ebu Talib henüz 20 yaşlarında kral Necaş’inin
karşısına çıkıp İslam’ı anlatacak ve bir çok Müslüman’ı
koruyacak seviyedeydi. O anlaşmalar yapmadı veya ismini değiştirmedi.
Aksine Cafer İbn Ebu Talip İslam’dan, taviz vermemiş, meydan
okumuş ve İslam’ı korumuştur. Günümüzde İslam fikri
saldırı altındadır, terörist olarak etiketlenmektedir ve İslam
kaba erkekler yetiştiren baskıcı bir din olarak gösterilmektedir.
İngiltere veya Amerika gibi batılı ülkelerin çarpık
siyasetlerini ortaya koyacak ve fikri bir mücadeleye girecek 20 yaşlarındaki
gençlik nerede?!!
Diğer
örnekler:
Sahabenin
kadın ve erkek, gençlerinden İslam liderliğine dair bir çok
örnekler sunulabilir. Şunu da unutmamalıyız ki; bu muhteşem
şahsiyetler sahabelerden sonra da var olmuşlardır. İmam Şafi,
ümmetin en büyük alimlerinden biri; 7 yaşında iken Kur’anı
ezberlemiş, müçtehit! 14 yaşında bir çocuğa Kur’an ve Sünnetten
çıkan İslam hükümlerinin sorulması hayal bile edilemez.
İspanya’yı
(Endülüs’ü) fetheden Tarık Bin Ziyad ve İstanbul’u
(Konstantiniye’yi) fetheden Muhammed el-Fatih genç idiler.
Bunlar
gençliğin İslam’ı; İslam emirlerine göre yaşanılması
gerektiğini, Kur’an ile hükmedilmesi gereken bir İslam devleti
olması ve tüm insanlığa bu dinin yayılması gerektiğini
kavradıktan sonra nasıl değiştiklerinin sadece bir kaç örneğidir.
Bunlar; İslam’a sarılmanın ve İslam’ın hayata bakış açısını
takip etmenin meyveleridirler. Onlar böylelikle dünya liderleri
olmuşlardır.
Müslüman
gençler İslam’ın gelecekteki bel kabuğudur. Peki biz neyiz? O
örnek gençlere Allah (cc) vahiy mi gönderiyordu? Onlar melek
miydi? Hayır! Onların o zaman sahip oldukları ve takip ettikleri
şey şuan hala mevcuttur. Onlarda; Allah’ın (cc) kelamı ve Peygamberin
(sav) sünneti vardı. Ve bizler onları adım adım takip
edebiliriz.
Şimdi
kendimize; Müslüman gençliğin taklitçi değil nasıl lider
olacağını sormalıyız. Müslüman toplumunun lideri olmak için
neye ihtiyacımız var? İslam şahsiyetimizi korumak mı? Gençler,
İslam ümmetinin ön saflardaki savunucu olduğunu artık idrak
etmeliler.
1-
İslam ahkamına bağlı kalmak:
-
Gençler, bizim toplumumuza uyuşturucunun, diskoteklerde eğlenmenin
ve özgürlüğün girmemesini garantilemeliler.
-
Gençler, onları günümüzdeki bu hale iten seviyesiz şahsi
özgürlük meselesi karşısında birer engel olmalılar.
-
Gençler, toplumumuza ana ve babalarına bakmalılar, onları huzur
evlerine yerleştirmemeliler.
-
Ciddiyetle İslam’ı öğrenmek ve daha iyi bir Müslüman olmak
için çalışmak baş meşguliyetimiz olmalı.
-
Hayattaki hedefleri ve daha büyük bir ev olan meslek sahibi genç
Müslümanlar part-time değil full-time Müslüman olmalılar.
-
Bizler, çocuklarını İslami çevrede yetiştiren, İslam’a göre
ticaret yapan ve hayatlarında meydana gelen en ufak sorunlarda
İslam’a başvuran, bir toplum olmalıyız.
2-
İslam ümmetine alakaları (bağlantıları) açıklamak:
-
Gençlik, international (uluslar arası) olaylarda İslami bakış açısına
ve İslam ümmetine bağlı kalmalı, Amerika ve İngiltere’nin
bir zamanlar Saddam’ı destelediklerini fakat şu an onu terk etmeye, petrol çıkarları için daha fazla Müslüman öldürmeye
hazır olduklarını açıklamalıyız.
-
Ümmetin kurtuluşunun; sadece kukla rejimleri değiştirmek ve
yerine Hilafet devletini getirmekle mümkün olduğunu açıklamalıyız.
3-
İslam’ı diğer toplumlara aktarmak:
Gençler,
sübyancılık, artan şiddet ve aile dağılmalarına İslami
çözümler sunmalı. Kolejlerde, üniversitelerde seminerler
düzenlenmeli ve Batılı bilginlerle tartışarak İslam; çöküşte
olan Batı kültürüne alternatif bir ideoloji olarak sunulmalı.
Bu İslam’ın bizden istediğidir.
Günümüzde
İslam’ı adım adım takip etmeye başlayan gençler mevcuttur.
Bu gençler İslam’ı part-time (yarım) değil ful-time (tümüyle)
takip etmektedirler. Batı kültüründen kopup İslam’a sarılan
birini mutlaka tanıyorsunuzdur. Hepiniz, kendisini davasına
vermiş bir gangsterin nasıl fikri değişim yaşadığına şahit
olmuşsunuzdur. Birçok kişi bu yolu seçmiş ve değişmiştir. Bu
Allah’ın yardımıyla insanların değişebileceğine bir
delildir.
Hepimiz
şunu iyi idrak etmeliyiz ki; Müslüman gençlik geleceğin
politikacıları, liderleri, bilim adamları, İslam ümmetinin atardamarıdırlar. Müslüman gençliğin Batı kültürünü
bünyesine alarak satın alınmış olması Müslüman ümmetinin
İslam kimliğini yitirmesine sebep olacaktır.
Seçenek
bizimdir kardeşlerim!
Ya
ahirette Allah (cc) tarafından ödüllendirilmek veya cehennemle
cezalandırılmak.
İslam’ın
bakış açısını yaşamak için Müslüman gençlere pratik adımlar,
gençlere birkaç pratik öneriler:
Bu
adımlar; İslam hükümlerini hayatlarına tatbik etmeyenler için
bir başlangıç ve tatbik edenler için Allah’a olan itaatlerini
İnşallah arttıracaktır...
a-
İslam hakkında daha fazla bilgi edinmek. Çünkü; İbn Mace : “İlim
öğrenmek her Müslüman’a farzdır.” Rivayeti geçiyor. Hayatımızdaki
en önemli hedefmiş gibi hepimiz kesintisiz bir şekilde ilim öğrenmekle
meşgul olmalıyız. Bizler aynı şekilde şerri hükümler ve
hayattaki görevlerimiz hakkında bilgi sahibi olmak zorundayız.
İngiltere’nin her yerinde, sizlere İslam şahsiyetini geliştirmekte
yardımcı olabilecek Hizb-ut Tahrir üyeleri kardeşlerimiz
mevcuttur. İslam kolektifliği (ortaklaşa çalışmayı) ve
yardımlaşmayı içeren bir dindir ve biz Müslümanlar yardıma
ihtiyacımız olduğu zaman bu yardımı yine Müslümanlardan
istemeliyiz. Bizler düzenli bir şekilde bir çok bölgede
Müslümanlara faydalı olacak konuları tartıştığımız
tartışma alanları organize ediyoruz ki; böylelikle fikri
seviyemizi yükseltmiş oluyoruz.
b-
Fiillerimizin ahiretle olan alakası: Bir Müslüman fiillerini
önce Allah rızası, sonra ahirete yani ödüllendirilme veya
cezalandırılmaya bağlamalı. Müslüman haram işlemeyi düşündüğü
an bu bakış açısını göz önünde bulundurmalı. Bu bilinç
(ahiret bilinci) kişiyi haramdan koruyan kalkan olmalı ve bizleri
daha fazla sevap kazanmaya itmeli. Eğer bizler ebeveynlerimize karşı
asi gelmenin sınırında isek Peygamberimiz (sav)’min bu konuda
ifade ettiği şeyi hatırlamalıyız.
Ebu
Bekir’e Nüfey (ra)’dan söyle rivâyet olunmuştur: (Bir kere)
Nebî (sav) (Ashâb'a) üç defa: “Büyük günahların en büyüğünü
size bildireyim mi?” buyurdu. Ashâb: “Evet bildir, yâ
Resulallah!” dediler. Resulullah (sav):
“Allah'a
şirktir, anaya babaya ezâdır,” buyurdu. (Sonra) dayanmakta
iken doğrulup oturdu. Hemen:
“İyi
dinleyin, bir de; yalan yere şahâdettir,” buyurdu. Resulullah bu
sözü, durmayıp tekrâr ediyordu. (O derece tekrarladı ki;) hattâ
biz (Resûl-i Ekrem'e acıyarak): “Keşke sussa” diyorduk.
(Buhari)
Eğer
bizler farz olan namazı kılmamayı düşünüyorsak
Peygamberimizin namaz kılmayanları imansızlıkla bir tuttuğunu
bilmeliyiz. Bureyre (ra)’dan rivayet edildiğine göre
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
“Bizi
küfür ehlinden ayıran ahd (sınır) namazdır. Şu halde namazı
terk eden kimse küfre dönmüş olur.”
Cabir
(ra) Peygamberimiz (sav)’den şöyle rivayet etmiştir: “Küfür,
yahut şirk ile kul arasında namaz kılmaktan başka bir sınır
yoktur.”
Az
veya çok miktarda sarhoş eden içki veya uyuşturucu gibi
maddelerin cazibesine kapılacağımız an Peygamberimizin (sav)
uyarısını hatırlamalıyız: “Sarhoşluk veren her içecek
haramdır. Sarhoş eden şeyin bir küpü de bir avuç dolusu da
haramdır.”
Müslümanlar
hesap gününde sahip oldukları BMW M3, 155 Mph top speed, 340 Bhp
met 18 inch alloysın kendilerini cennete götürebilecek araç olmadığını idrak etmeliler. Bunlar ve hayatta sahip oldugumuz
şeyler bizleri hesap gününde kurtaramayacaktır.
Limehouse
tünelinde geçen gün gençler öldü. Allah’ın rahmeti
üzerlerine olsun. Ölümün her an gelebileceğini unutmamalıyız.
Hangi işle meşgul olduğumuz zaman ölüm gelip kapıya dayanacak?
c-
Doğru çevrede bulunmak: Şeytanın ona sunduğu cazibelere
kapılmamak için doğru atmosfer bir Müslüman için hayati önem
taşımaktadır.
d-
Diğer insanlara Davayı taşımak: İslam’ı öğrenmenin yanı
sıra İslam’ı diğer insanlara taşımalıyız. Peygamberimiz
(sav) söyle buyurmaktadır:
“Bir
ayet dahi bilseniz aktarın (anlatın).”
Davayı
insanlara taşımak, marufu emredip münkeri nehyetmek farzdır ve böylelikle
fiillerimizi gerçekleştirirken daha bilinçli olacağız.
Bazı
insanlar İslam’ın hükümlerini takip etmeyi rahip veya rahibe,
robot gibi olma ve hiçbir zaman istirahat etmenin olmadığı düşüncesine
kapılıyorlar. Ayşe (ra) şöyle rivayet ediyor:
“Üç
dünyalık şey Allah’ın Resulüne zevk verirdi: Yiyecek, kadın
ve koku. Bunlardan ikisine çok önem verirdi. O kadın ve kokuya
çok önem verirdi fakat yiyeceğe değil.” (Musned)
Peygamberimiz
sahabelerle ve zevceleriyle sık istirahat etmiştir. Fakat yine de
dikkatli olmalıyız ki, kafirlerin yaptığı gibi hayatımızı
eğlence ve istirahatla geçirmeyelim. Yani İslam’ı hayatında
tatbik eden biri olmak için BMW’den vazgeçmemize gerek yok.
e-
Gençliğimizin değerini bilmek: Gençliğimizde fikri seviyemizi yükselterek
ve Davayı taşıyarak İslam’ı yaşamak potansiyeline sahip
oluruz. Gençlik ebediyen kalıcı değildir ve bundan istifade
etmeliyiz. Geçmişte insanlığın önderleri olan Müslüman
gençliğinin adımlarında yürüdüğümüze emin olmalıyız.
Peygamberimiz (sav) söyle buyuruyor:
“Başınıza
beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini iyi bilin:
yaşlılıktan önce gençliğin, hastalıktan önce sağlığın,
fakirlikten önce zenginliğin, meşguliyetten önce boş zamanın
ve ölümden önce hayatın değerini bilin.” (Tirmizi)
Bunlar,
Kur’anı Kerimin hükümlerine uyarak, diğer insanlara İslam’ı
taşıyarak ve İslam’ı tekrar hakim kılmak için çalışarak
Allah’a itaat etmenin bir kaç pratik yollarını realize etmenin
(gerçekleştirmenin) yoludur.
Müslüman
gençlere yardımcı olmada velilerin rolü:
“Ey
inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan
ateşten koruyun. Onun başında acımasız, güçlü, Allah’ın
kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan
melekler vardır.” (Tahrim 6)
İslam
davasıyla uğraşan gençlere veliler engel olmamalılar. Bazı anne
babalar kızlarının örtünmesine sevinmiyorlar. Bazıları; “Neden
o şeyi başına bağladın, şimdi seninle kim evlenir?”
diyorlar. Baba oğlunun namaz kıldığına seviniyor fakat bundan
fazlasını yani Irak sorunu için bir çözüm içeren bildirileri
dağıtmasını veya Hilafet devletini kurmak için çalışmasını
istemiyor. Gençlerimizi İslam’a itmek yerine bazılarımız
onları İslam’dan uzaklaştırıyor. Bu haramdır ve Allah (cc)
mutlaka bunların hesabını soracaktır. Veliler çocuklarında
İslam şahsiyeti oluşturmaları ve İslam davasını yüklenmelerinde
yardımcı olmalılar. Bazı veliler gençlere destek oluyorlar ve
onlarda değişiyorlar. Hatta bazıları çocuklarından daha aktif
bir sekilde Davayı taşıyarak çocuklarını utandırıyorlar.
Allah (cc) onları ödüllendirsin!
Gençlerimizin
gelişmesiyle ilgilenmemiz gerek ve onlara İslam’ın bir din
olduğunu ve hükümlerinin takip edilmesi gerektiğini anlatarak
Batı kültürüne onları kurban vermemeliyiz.
Sonuç:
Gençler
yüzeysel Batı kültürünü ve onu (özgürlük anlayışını)
kabul etmemeliler. Gençler İslam’ı şahsi ve ruhani bir
kılıfa sokan bu seküler imajı yıkmalılar. Gençler artık
İslam için full-time çalışmalılar. Artık gençlerin İslami
bakış açısına sahip olmalarının vakti gelmiştir.
1.
İslam hükümlerine bağlı kalmak.
2.
İslam’ın bir hayat nizamı (ideoloji) olduğunu kavramak.
3.
İslam’ı çevremize aktarmak.
Anne
babalar çocuklarına İslam’ı yaşamada yardımcı olmalılar.
İslam’in bakış açısına bağlı kalarak bizler mafya
liderleri değil dünya liderleri olacağız. Böylelikle hesap
gününde Allah (cc), hayatımızda gerektiği gibi yani tam bir Müslüman
olarak geçirdiğimiz için bizlerle gurur duyacaktır. Ve hayatta
ki asil görevimiz yerine getirilmiş olacaktır.
Allah
(cc) bizlere yardımcı olsun, amellerimizi kabul etsin ve bizleri
Cennete girmeye layık görsün. Amin!!!
[Konferans : 16/09/2002]
|