Ana Sayfa YIL 14  SAYI 161  REBİYÜLEVVEL 1424  MAYIS 2003 E-Mail

EY İSLÂM ÜMMETİ! GÖZYAŞINDAN ÖNCE YAPILMASI GEREKENLERİ YAPIN

Hilafet Dergisi

Amin Maalouf, “Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri”nin girişinde, Şam kadısının, Bağdat’ta, halifenin divanına yaptığı baskını anlatır. Kadı Ebu-Saad el-Haravi’nin sarıksız kafası matem işareti olarak kazınmıştır. Kendisini sakinleştirmeye çalışan saraylıları iteler, salonun ortasına doğru ilerler ve kürsüde vaaz veriyormuş gibi nutuk atmaya başlar:

“Frenk taifesi dar-ül İslam’ı (İslam toprağını) istila ediyor” diye gürler:

“Müslümanlar hiç bu kadar aşağılanmadı. Ülkeleri, bundan önce hiç bu kadar vahşice perişan edilmedi. Durdurun bu katliamı..!”

Kadı’nın yanında, yağmalanan kentlerden kaçıp gelen, başı tıraşlı, yüzü sakallı, gözü yaşlı müminler vardır. El-Haravi, Frenk saldırısına Arap aleminin kayıtsızlığına isyan eder:

“Ne çok kan döküldü. Ne çok güzel kız, tatlı çehrelerini utançtan elleriyle örtmek zorunda kaldı. Yiğit Araplar hakarete alıştı mı? Şerefsizliği kabul mü ettiler?”

Salondakiler, “gözleri yaşla dolduracak” bu konuşma karşısında iç çekip ağlaşmaya başlar. Kızar El-Haravi:

“Kılıçlar savaş ateşini canlandırdığında, insanın en kötü silahı gözyaşıdır”.

Amin Maalouf’un anlattığı sahne, İslam alemi ile Batı arasındaki 1000 yıllık husumetin başlangıç noktası sayılan Kudüs’ün yağmalanması olayıdır. Bu husumetin -şimdilik- son meyvesi ise Bağdat istilası… Bu kez Frenk taifesinin dar-ül İslam’ı istilası, yine Bağdat’tan… (C. Dündar)

Görüntüler geldikçe anlıyoruz yakınlık derecemizi, ümmet bağlarımızı, kan bağımızı… Aileden biri gibi çığlıkları geliyor kulaklarımıza… Katliamı anlatan görüntüler burkuyor içimizi… Onların sesine kulak veriyor, gözyaşı döküyoruz. Ve 1000 yıl öncesinden bir Kadı’nın sesi çınlıyor kulağımızda:

“Tüfekler savaş ateşini canlandırdı. Artık insanların en kötü silahı gözyaşıdır.”

Ey ümmet!

Tarih çağırıyor seni. İnancın -imanın- bütün tazeliği ile sesleniyor sana…

Göz yaşını akıtmadan önce yapılması gerekenler var; düşüncenle birleşen davan, imanınla ateşlenen, sömürgecilere karşı direnciniz nerede?

“Ne oluyor size ki, Allah yolunda harcamıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Elbette içinizden, fetihten önce harcayan ve savaşanlar, daha sonra harcayıp savaşanlara eşit değildir. Onların derecesi, sonradan infak eden ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı vadetmiştir. Allah'ın yaptıklarınızdan haberi vardır.” (Hadid 10)

Ümmet olarak bunların hangi birisini yaptınız ki; ağlıyorsunuz. Çaresizlik evhamına kapılarak, kafanızı yere atıp, kendi kendinizden utanıyorsunuz. Amelden önce dualarla yetiniyor, köşenizden “İnşallah” dolu temennilerinizle ayağa kalmak isteyen duygularınızı köreltiyor, “Allah yardımcıları olsun” diyerek yetiniyorsunuz.

Evet, kafirler “haçlı ordularını” harekete geçirerek savaş ateşini bir kez daha yakmıştır. Bu savaşı söndürmenin yolu göz yaşı değildir. Bu savaşın karşılığında yapılmasını Allah (cc) yüce kitabında şöyle bildiriyor:

“Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın.” (Tevbe 14)

“İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise tâğut (bâtıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır.” (Nisa 76)

Sizlerin, ellerinizle koruduğunuz, bin bir umutlarla başınıza getirdiğiniz, el bağladığınız liderleriniz ne kadar korkaksa onlarda o kadar korkaktır. Şeytanın dostlarında asla cesaret yoktur. Onları cesaretlendiren sizlersiniz. Sömürgecilere kucak açanlara destek veren sizlersiniz. Başınıza bu günkü musibetleri getirenler her ne kadar onlar olsa da sizlerin olanlara sessiz kalışınız onları cesaretlendiriyor. Onlarsa çürük düzenleri ile sizlere korku salıyor.

Sizlerin göz yaşları sel olup aksa da Allah’ın dinine dönmedikçe, ona olan güveniniz ameli olarak ortaya çıkmadıkça Allah yardım edecek değildir:

“Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz.” (Muhammed 7)

Sömürgecilere ve onların ajanlarına karşı direnciniz amele dönüştüğü takdirde elbette Allah’ın vaadi gerçekleşecektir:

“Allah, sizlerden iman edip iyi davranışlarda bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini (İslâm'ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve (geçirdikleri) korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vadetti. Çünkü onlar bana kulluk ederler; hiçbir şeyi bana eş tutmazlar. Artık bundan sonra kim inkar ederse, işte bunlar asıl büyük günahkârlardır.” (Nur 55)

YIL 14  SAYI 161  REBİYÜLEVVEL 1424  MAYIS 2003

Yukarı