Ana Sayfa YIL 14  SAYI 168  ŞEVVAL 1424  ARALIK 2003 E-Mail

HABER - YORUM

Hilafet Dergisi

TC. 80 yıldır tatbik ettiği küfür sistemiyle toplumu fesada uğrattı.

 "Türkiye´de 3 Büyük İlde 27 Bin Kadın Resmi Fahişe Olmak İçin Vesika Bekliyor"

AKŞAM Gazetesi yazarlarından ve BBC Radyosu ile NTV televizyonunun görüşlerine sıklıkla başvurduğu gazeteci Zülfikar Doğan, Türkiye'deki ekonomik çöküntüye dramatik bir resmi veriyle dikkat çekiyor.

Doğan yazısında şöyle diyor:

"Devlet İstatistik Enstitüsü'nün Tüketim ve Gelir Anketi'ne göre, ulusal gelirin yarıdan fazlasını alan en üst gelir grubunun payı 'yüzde yarım' azalmış. En alt gelir dilimindeki 13.5 milyon kişinin payı ise yüzde yarım artmış. 1 milyon 400 bin doları, 13.5 milyon insana bölerseniz 'alttakilerin' durumlarının bayağı iyileştiğini görürsünüz!

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürü, sokağa terk edilen çocuk sayısının bir yılda 8 binden 35 bine çıktığını açıkladı. Yoksullar daha çok sayıda çocuğu cami avlusuna ve çocuk yuvalarına terk ediyor. Genel Müdür, bu çocukların giderek büyük bir sosyal mesele - bomba haline geldiğini söylüyor.

Daha elim ve vahimi başta İstanbul, Ankara, İzmir, Adana emniyetlerine genelevlerde - umumhanelerde çalışmak için 'vesika' başvurusunda, sıra bekleyen kadınlar! Üç büyük il için gayri resmi sayı 27 bin. 27 bin kadın, çaresizlik, ekonomik sıkıntı nedeniyle kayıtlı - vesikalı fahişelik yapıp hayatını kazanmak istiyor. Gerçek sayıyı açıklasınlar öğrenelim. Yıllardır soyulan, kredileri ötelenen, milyar dolarlık vergi iadeleri, katrilyonluk vergileri kaçırılan, milli gelir toplamı kadar soyulup ütülen bu ülkenin onbinlerce kadını genelevde 'tenasül uzvunu satma' sırasında. Memleketi, ekonomiyi, bankaları, ticareti idare edenlerin, soygunlara imza atanların, milletten üttükleri paraların üstünde yatanların varsa vicdanlarına ithaf olunur!

AKŞAM Gazetesi 13 Kasım 2003

Yorum

 İnsanı en yakından tanıyan ve insana en fazla değer veren sistem İslam sistemidir. İslam sistemi tatbikten kaldırıldıktan (3 Mart 1924) sonra yerine uygulanmaya konulan demokrasi, laiklik, cumhuriyet, kapitalizm insanlığı ve değerlerini alt-üst etmiştir. Çünkü bu nizamların temelinde fesat vardır. Allah (cc) şöyle buyuruyor:

“O, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez.” (Bakara 205)

Bu sistemler her şeyi mahvetmiştir. Her ne kadar sebep olarak ekonomik sebepler gösterilse de altında yatan tek etken sistemin kendisidir. Bu sistemler kargaşa ve anarşiyi üreten birer virüstürler. Onların indinde insanlığın hiçbir değeri yoktur. Bu yüzdendir ki aile yapısı alt-üst olmuş, bununla da kalınmayıp insanlar alınıp satılan bir mal gibi kullanılmaya başlanmıştır. Bu çirkef o kadar artmıştır ki artık kendi yandaşları olan kuruluş ve basın da buna tahammül edemez hale gelmiş olmalı ki durumdan şikayet etmektedir. Uygar toplum seviyesini yakalamak herhalde onların indinde bu olsa gerek. Aşağılık, rezillik, fuhuş, kumar, içki, eroin ve bunlarla batı uygarlığını yakalamak. İşte bunların hepsi toplumu fesada uğratmıştır. İnsanları ve her şeyi bozmuştur. Onların insanlık adına öğünecekleri hiçbir şeyleri yoktur. 80 yıl sonra geldikleri netice işte budur. Bundan kurtulmaları içinde onlara Allah (cc)’nın şu hitabıyla seslenmek istiyoruz:

“…Artık Allah'ın nimetlerini hatırlayın da yeryüzünde fesatçılar olarak karışıklık çıkarmayın.” (A’raf 74)

 

Fransa başbakanı Jean-Pierre Raffarin, okullarda başörtünün takılmasında yasaklamada oldukça ısrarlı görünüyor.

Fransız başbakanı Jean-Pierre Raffarin hükümetinin, bütün okullarda Müslüman öğrenci kızların başörtü kullanmalarını şiddetle yasaklamak istediklerini açıkladı. Raffarin’e göre bu tutum, “Başörtü takmak için radikal kesiminin uyguladığı baskı sonucu olarak öğrenci kızları” korumak amaçlı!!!

Kadın hakları savunan ve “Halk için federal hareket partisi”nin üyesi olan Fransız Başbakanı Raffarin, hükümetin başörtü ile ilgili bir kanun çıkartılması halinde partisinin büyük rol oynayacağını kaydetti. Parti toplantısına katılan Raffarin bu kararın, din ile alakalı olmayıp kadınlar ile ilgili kısıtlamalar ve engellerin kaldırılması ile ilgili olduğunu ileri sürdü!!!

Hatırlanacağı üzere başörtünün yasaklanma saldırısı arkasında Fransız kadın hakları örgütleri ve siyasi kadın şahsiyetler duruyordu. Bu örgüt ve siyasi şahsiyetlere göre, Müslüman ailelerin başörtü takmak için kendi kızlarına büyük baskı yaptıklarını iddia ediyorlardı. Bu örgüt ve siyasi şahsiyetler başörtüyü, bir “dinin böbürlenme sembolü” olarak niteliyorlardı.

Fransız içişleri bakanı ve uzun zamandır başörtünün yasaklanmasına karşı çıkan Nikolay Sarkozy ise; “Sadece Müslümanları kapsamadığı için başörtü kanununa ilişkin düşüncelerini değiştirdiğini” ifade etti.

Aynı partinin başkanı Alean Juppeh şöyle dedi: “Böbürlenmek, aşırı uçlara gitmek, tahrik etmek ve misyonerlik yapmak demektir. Bu da kabul edilemez.”

www.aljazeera.net 02.12.2003

Suriye güvenlik mahkemesi “Hizb-ut Tahrir”in 5 üyesini hapis cezasına çarptırıyor.

Suriye; “birkaç gün önce; 1999’dan beri tutuklu bulunan beş lider genç hapis cezasına güvenlik mahkemesi tarafından çarptırıldıklarını” açıkladı. Hizb-ut Tahrir’in kaynaklarının “Al-hayat”a verdiği bilgilere göre Suriye güvenlik mahkemesinin 5 ila 10 yıl arasında cezalandırdığı gençler şunlar:

1. Ahmad Hazim, Lübnan Üniversitesi öğretim üyesi (yaş 66). 10 yıl hapis.

2. Mustafa Hazma, Suriye Milli Eğitim Bakanlığında bir öğretmen (yaş 38). 8 yıl hapis.

3. Abdulhafiz Şama, Suriye Milli Eğitim Bakanlığında bir öğretmen (yaş 50). 8 yıl hapis.

4. Muhammad Hkalaf, Humus’da diş hekimi (yaş 34). 8 yıl hapis.

5. Abdulhkalik Alhakki, Humus’da tüccar (yaş 35). 8 yıl hapis.

Aynı kaynaklar, Suriye rejimi geçen yıl hizbin 8 üyesini daha tutuklamıştı. Ancak bu gençler yargılamak üzere mahkemeye sevk edilmediler. Bu gençler şunlar:

1. Abdulmu’min Diyab.

2. Abdulvahid Al-Husayin.

3. Yusuf Maravi.

4. Ahmad Kurdiye.

5. Khalid Maravi.

6. Haşim Al-Sabbağ.

7. Mahmud Said.

8. İsmail Zahra.

Kaynaklara göre, Suriye’de 3-15 yıl hapis cezasına çarptırılan gençlerin sayısı 65. Bu gençlerin büyük bir kısmı mahkumiyeti bir sene önce bittiği halde rejim onları serbest bırakmıyor. Ayrıca Hizb-ut Tahrir gençlerinin ceza evindeki durumlarının son derece zor olduğunu kaydetti.

www.daralhayat.com 04.12.2003

 

Mübarek Ramazan’ın son on günlerinde Özbekistan’da 20 Müslüman kadın tutuklandı.

 20.11.2003’de Özbekistan Mergenan şehrine bağlı emniyet güçleri, “Saadet Abdullah Yiyefa” isimli bir Müslüman kadının evine ani baskın düzenledi. Bu ani baskın sonucu, kadir gecesini ihya etmek üzere bir araya gelen 20 Müslüman kadın tutuklanıp, emniyet güçlerine ait jiplere zorlanarak bindirildiler ve emniyet merkezine götürüldüler. Bu tutuklamaların gerçekleşmesi için Hizb-ut tahrir’in neşriyatları yerleştirildi!

Görgü tanık bir kadının “Hürriyet” kanalına verdiği ifadeye göre; “Bu kadınlar sadece kadir gecesini ihya etmek için toplandılar. Fakat emniyet güçleri bu Müslüman kadınları Hizb-ut tahrir’in neşriyatlarını evde yerleştirerek haksız yere tutukladılar...”

21.11.2003’de 20 Müslüman kadın Mergenan’ın merkez camisinin önünde toplanarak bir gösteri düzenlediler. Cuma namazından çıkanlar emniyet teşkilatının bir gün önce tutukladığı kadınları derhal serbest bırakmalarını çağrısında bulundular.

İnsan hakları savunucusu Ahmed Can Muhammed Ömerof’a göre; “Gösterideki kadınlar bir konuşma yaparak, kocalarının ve akrabalarının şu anda hapishanelerde çok şiddetli işkence gördüklerini, kocalarının sadece İslam davasını taşıdıkları için tutuklandıklarını, onların durumunun çok kritik ve zor olduğunu, ayrıca devlet de bu ailelerin maaşlarını ödemediğini anlattılar.” Ve şunu eklediler: “Ey iman edenler! Bu zulme karşı susacak mısınız? Konuşmayacak mısınız? Neden yardım etmiyorsunuz?”

Haberlere göre; zorlanarak emniyet teşkilatına götürülen Müslüman kadınlar, yargıtay huzurunda yargılanarak 5000-10.000 Özbek Sum (para birimi) para cezasına çaptırıldılar. Daha sonra bazı polis ve belediye görevliler eşliğinde evlerine bırakıldılar.

www.muslimuzbekistan.com

 

Kimlerle Dost Olmak istiyorlar?!

 Türk hükümeti geçtiğimiz günlerde ABD ile sönük geçen ilişkileri düzeltmek amaçlı bazı ziyaretlerde bulunuldu. Ticari ve siyasi alanda yakınlık kurma çabaları terörizminde bahane edilerek ileri seviyelere çıkartılması hedeflendi. T.C. başbakanını ABD’ye davet ettirmek içinde ayrıca girişimlerde bulunuldu. Amerikan basını da bu temaslara övgüler yağdırdı:

“ABD'de yayımlanan The Washington Post gazetesinde yer alan bir değerlendirmede, "Irak Savaşı'nda Türkiye'nin Amerikan askerlerine topraklarını açmayışıyla gerilen Türk-Amerikan ilişkilerinin olumlu yöne doğru umutlu bir dönüş içinde olduğu" belirtildi.” A. Ajans 10/12/03

Yorum

 Sormak istiyoruz: Bu siyasiler ne yapmak istiyorlar? Bunların gözleri gerçekten mi kör? Yoksa açıktan kafirlerin uşaklık yaptıklarını mı beyan etmek istiyorlar? İdare ettikleri milyonlarca insanların varlığını nasıl görmezlikten geliyorlar. Kafir Amerikan askerlerinin yaptıkları katliamları, işgali, sömürüyü hiç mi hissetmiyor, basında-medyada takip etmiyorlar mı? İşte dost olarak istediğiniz ülkenin misyonu:

ABD Askerleri Afganistan´da 6 Çocuk Daha Öldürdü

ABD askerlerinin Afganistan'ın doğusunda düzenlediği bir operasyonda 6'sı çocuk 8 kişi öldürüldü.

ABD'nin Afganistan'ın güneyindeki Gazne kentinde hafta sonu düzenlediği hava saldırısında da 9 çocuk ölmüştü.” A. Ajans 10/12/03

Rumsfeld'den operasyonlara destek

 Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Afganistan ve Irak'ta isyancı liderlerin öldürülmelerine yönelik çabaları desteklediğini söyledi. Rumsfeld, Amerika'nın, isyancı liderlerin yakalanmaları ya da teslim olmalarını görmekten mutlu olacağını belirtti. Amerikan Savunma Bakanı, 'Onları öldürmek de, bizi aynı derecede mutlu eder.' dedi.

Afganistan'da birkaç gün önce isyancı liderlere karşı düzenlenen bir operasyonda dokuz çocuk ölmüştü.

BBC Radyosu Türkçe Yayını İnternet Sitesi 10 Aralık 2003

Yorum

Kim bu isyancı dediği!!! Çocuklar, kadınlar, sivil halk, dağ başında yaşayan masum insanlar mı?

Dost olmak için koştuğunuz Amerika, Sırp zulmünü kendine örnek alarak, Irakta Müslüman kadın ve kızlara tecavüz etmiyor mu? Afganistan’da yaptığı gibi masum insanları toplayıp isyancı diye öldürmüyor mu? Ayrıca onları toplu mezarlara gömmüyor mu?

Bu çirkin olayları dünyanın gözü önünde alenen gerçekleştiren şımarık kafirlerle diz dize gelmekten Allah’tan korkmuyor musunuz? Böyle yapmakla onları ödüllendirmiş olmuyor musunuz? Bu olaylar sizin için sıradan olup sizde mi ileride böyle olaylar tezgahlıyorsunuz!

Yoksa sizde mi onlardansınız!!!

 

Alman yöneticileri ne yapmak istiyor?!

 “Almanya’nın Bavyera Eyaleti, Okullarda Başörtüsünü Yasaklama Kararı Aldı”

Almanya'nın Bavyera eyalet hükümeti, okullarda başörtüsünü yasaklamayı kararlaştırdı. Eyalet Eğitim Bakanı Monika Hohlmeier tarafından "kadını küçük düşürdüğü" gerekçesiyle hazırlanan ilgili yasa tasarısını kabul eden hükümet, tasarıyı eyalet meclisinin onayına sunma kararı aldı. A. Ajans 10/12/03

Almanya´da İslam Öğretmenleri Yetişiyor

 Almanya’da İslam dersi öğretmenleri yetiştirmek için ilk adım atıldı. Münster Wilhelms Üniversitesi, 5 yıl sonra ilk öğretmenlerini mezun edecek...

Almanya’nın Münster kentindeki Wilhelms Üniversitesi’nde bu hafta başında ”Din Araştırmaları Merkezi” başlığı altında yeni bir kürsü açıldı. Merkezin genel müdürü Thomas Bauer, üniversitenin Almanya’da böyle bir girişime öncülük yapmasından gurur duyduğunu söylüyor.

Almanya’da yaşayan Müslümanları temsil eden çok sayıda dernek, yaklaşık 20 yıldır okullarda İslam dersi verilmesini talep ediyor. Müslüman öğrencilerin sayısının 700 bini bulduğu belirtiliyor. Sorunu

Kuzey Ren Vestfalya Eğitim Bakanlığı yetkilisi Annegret Hasenclever, Alman yetkililerin muhatap alacağı Müslüman kuruluş sayısının birden fazla olmasının önemli bir sorun oluşturduğu görüşünde. Hasenclever, ”Kiliselerde olduğu gibi Müslümanlarda muhatap bulmak kolay değil. Ancak eyalet hükümetinin iradesi, her türlü zorluğa rağmen böyle bir bölümün açılmasıydı” diye konuşuyor.

Alman DW Radyosu Türkçe Yayınları İnternet Sitesi 10/12/03

 Yorum

 Bir taraftan yasaklar, diğer taraftan İslam dersi Öğretmenleri yetiştirme…

Anlaşılır değil. Müslümanların değerlerine saldırmak ve onları yasaklamada Almanya Eyaletleri kararlar alırken böyle bir girişimin nedenini biraz garip değil mi!

Bu karaların çıkmasında Müslümanları rahatlatacak bir unsur yoktur. Yasaklamakla saten saldırgan ve İslam düşmanlığını sergilediklerini gösteriyorlar. İslam dersi öğretmenliği veya buna benzer Alman girişiminin arkasında mutlaka başka hesaplar yatmaktadır. Eğer maksadı Almanya’daki Müslümanlara İslam’ı öğretmekse, Müslümanların uyguladıkları İslam’ın kurallarını neden yasaklıyor? Aynen İslam beldelerinde uyguladıkları politikayı ülkelerinde de uygulama peşindeler. Yani onlar için açık tehdit İslam’dır. İslam’ın siyasi hayata inmesi kukla yöneticiler gibi bunları da rahatsız eder.

Bu gibi yapılanmalarla İslam dinin kendilerindeki kilise anlayışlı bir dini konuma oturtmak istemekteler. Demokrasi, diyalog, hürriyet ve bunun gibi kendi kavramları ile sulandırılmış bir din anlayışını İslam’ın kendisi imiş gibi verme planları vardır. Böylece göçmen Müslümanlar ve kendi halkının İslam’a olan meylini kıracaktır.

Yetiştirdikleri uşakları gibi kendileri de gördüler ki; İslam serbest bırakıldığı takdirde bütün toplumları etkileme gücüne sahiptir. İslam’ın önünde duracak hiçbir şeyleri yoktur. Kendi nizamları ve kültürleri insanın fıtri yapısına uygun olmadığından her gün sarsıntı geçiriyor ve çöküyor. Bu noktada insanların doğruya ulaşmasını engelleme ise ancak bu gibi yasaklar ve saptırmalarla gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Ama beyhude… Çünkü Allah (cc) şöyle buyurdu:

“Allah'ın nurunu ağızlarıyla (üfleyip) söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler hoşlanmasalar da Allah nurunu tamamlamaktan asla vazgeçmez.” (Tevbe 32)

YIL 14  SAYI 168  ŞEVVAL 1424  ARALIK 2003

Yukarı