TC.
80 yıldır tatbik ettiği küfür sistemiyle toplumu fesada uğrattı.
"Türkiye´de
3 Büyük İlde 27 Bin Kadın Resmi Fahişe Olmak İçin Vesika
Bekliyor"
AKŞAM
Gazetesi yazarlarından ve BBC Radyosu ile NTV televizyonunun görüşlerine
sıklıkla başvurduğu gazeteci Zülfikar Doğan, Türkiye'deki
ekonomik çöküntüye dramatik bir resmi veriyle dikkat çekiyor.
Doğan
yazısında şöyle diyor:
"Devlet
İstatistik Enstitüsü'nün Tüketim ve Gelir Anketi'ne göre,
ulusal gelirin yarıdan fazlasını alan en üst gelir grubunun payı
'yüzde yarım' azalmış. En alt gelir dilimindeki 13.5 milyon kişinin
payı ise yüzde yarım artmış. 1 milyon 400 bin doları, 13.5
milyon insana bölerseniz 'alttakilerin' durumlarının bayağı
iyileştiğini görürsünüz!
Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürü, sokağa
terk edilen çocuk sayısının bir yılda 8 binden 35 bine çıktığını
açıkladı. Yoksullar daha çok sayıda çocuğu cami avlusuna ve
çocuk yuvalarına terk ediyor. Genel Müdür, bu çocukların
giderek büyük bir sosyal mesele - bomba haline geldiğini söylüyor.
Daha
elim ve vahimi başta İstanbul, Ankara, İzmir, Adana emniyetlerine
genelevlerde - umumhanelerde çalışmak için 'vesika' başvurusunda,
sıra bekleyen kadınlar! Üç büyük il için gayri resmi sayı 27
bin. 27 bin kadın, çaresizlik, ekonomik sıkıntı nedeniyle
kayıtlı - vesikalı fahişelik yapıp hayatını kazanmak istiyor.
Gerçek sayıyı açıklasınlar öğrenelim. Yıllardır soyulan,
kredileri ötelenen, milyar dolarlık vergi iadeleri, katrilyonluk
vergileri kaçırılan, milli gelir toplamı kadar soyulup ütülen
bu ülkenin onbinlerce kadını genelevde 'tenasül uzvunu satma' sırasında.
Memleketi, ekonomiyi, bankaları, ticareti idare edenlerin,
soygunlara imza atanların, milletten üttükleri paraların
üstünde yatanların varsa vicdanlarına ithaf olunur!
AKŞAM
Gazetesi 13 Kasım 2003
Yorum
İnsanı
en yakından tanıyan ve insana en fazla değer veren sistem İslam
sistemidir. İslam sistemi tatbikten kaldırıldıktan (3 Mart 1924)
sonra yerine uygulanmaya konulan demokrasi, laiklik, cumhuriyet,
kapitalizm insanlığı ve değerlerini alt-üst etmiştir. Çünkü
bu nizamların temelinde fesat vardır. Allah (cc) şöyle buyuruyor:
“O,
dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde
ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak
için çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez.” (Bakara
205)
Bu
sistemler her şeyi mahvetmiştir. Her ne kadar sebep olarak
ekonomik sebepler gösterilse de altında yatan tek etken sistemin
kendisidir. Bu sistemler kargaşa ve anarşiyi üreten birer
virüstürler. Onların indinde insanlığın hiçbir değeri
yoktur. Bu yüzdendir ki aile yapısı alt-üst olmuş, bununla da
kalınmayıp insanlar alınıp satılan bir mal gibi kullanılmaya
başlanmıştır. Bu çirkef o kadar artmıştır ki artık kendi
yandaşları olan kuruluş ve basın da buna tahammül edemez hale
gelmiş olmalı ki durumdan şikayet etmektedir. Uygar toplum
seviyesini yakalamak herhalde onların indinde bu olsa gerek. Aşağılık,
rezillik, fuhuş, kumar, içki, eroin ve bunlarla batı uygarlığını
yakalamak. İşte bunların hepsi toplumu fesada uğratmıştır.
İnsanları ve her şeyi bozmuştur. Onların insanlık adına öğünecekleri
hiçbir şeyleri yoktur. 80 yıl sonra geldikleri netice işte
budur. Bundan kurtulmaları içinde onlara Allah (cc)’nın şu
hitabıyla seslenmek istiyoruz:
“…Artık
Allah'ın nimetlerini hatırlayın da yeryüzünde fesatçılar
olarak karışıklık çıkarmayın.” (A’raf 74)
Fransa
başbakanı Jean-Pierre Raffarin, okullarda başörtünün takılmasında
yasaklamada oldukça ısrarlı görünüyor.
Fransız
başbakanı Jean-Pierre Raffarin hükümetinin, bütün okullarda
Müslüman öğrenci kızların başörtü kullanmalarını şiddetle
yasaklamak istediklerini açıkladı. Raffarin’e göre bu tutum, “Başörtü
takmak için radikal kesiminin uyguladığı baskı sonucu olarak öğrenci
kızları” korumak amaçlı!!!
Kadın
hakları savunan ve “Halk için federal hareket partisi”nin
üyesi olan Fransız Başbakanı Raffarin, hükümetin başörtü
ile ilgili bir kanun çıkartılması halinde partisinin büyük rol
oynayacağını kaydetti. Parti toplantısına katılan Raffarin bu
kararın, din ile alakalı olmayıp kadınlar ile ilgili kısıtlamalar
ve engellerin kaldırılması ile ilgili olduğunu ileri sürdü!!!
Hatırlanacağı
üzere başörtünün yasaklanma saldırısı arkasında Fransız
kadın hakları örgütleri ve siyasi kadın şahsiyetler duruyordu.
Bu örgüt ve siyasi şahsiyetlere göre, Müslüman ailelerin başörtü
takmak için kendi kızlarına büyük baskı yaptıklarını iddia
ediyorlardı. Bu örgüt ve siyasi şahsiyetler başörtüyü, bir
“dinin böbürlenme sembolü” olarak niteliyorlardı.
Fransız
içişleri bakanı ve uzun zamandır başörtünün yasaklanmasına
karşı çıkan Nikolay Sarkozy ise; “Sadece Müslümanları
kapsamadığı için başörtü kanununa ilişkin düşüncelerini
değiştirdiğini” ifade etti.
Aynı
partinin başkanı Alean Juppeh şöyle dedi: “Böbürlenmek, aşırı
uçlara gitmek, tahrik etmek ve misyonerlik yapmak demektir. Bu da
kabul edilemez.”
www.aljazeera.net
02.12.2003
Suriye
güvenlik mahkemesi “Hizb-ut Tahrir”in 5 üyesini hapis cezasına
çarptırıyor.
Suriye;
“birkaç gün önce; 1999’dan beri tutuklu bulunan beş lider
genç hapis cezasına güvenlik mahkemesi tarafından çarptırıldıklarını”
açıkladı. Hizb-ut Tahrir’in kaynaklarının “Al-hayat”a
verdiği bilgilere göre Suriye güvenlik mahkemesinin 5 ila 10 yıl
arasında cezalandırdığı gençler şunlar:
1.
Ahmad Hazim, Lübnan Üniversitesi öğretim üyesi (yaş 66).
10 yıl hapis.
2.
Mustafa Hazma, Suriye Milli Eğitim Bakanlığında bir öğretmen
(yaş 38). 8 yıl hapis.
3.
Abdulhafiz Şama, Suriye Milli Eğitim Bakanlığında bir öğretmen
(yaş 50). 8 yıl hapis.
4.
Muhammad Hkalaf, Humus’da diş hekimi (yaş 34). 8 yıl hapis.
5.
Abdulhkalik Alhakki, Humus’da tüccar (yaş 35). 8 yıl hapis.
Aynı
kaynaklar, Suriye rejimi geçen yıl hizbin 8 üyesini daha tutuklamıştı.
Ancak bu gençler yargılamak üzere mahkemeye sevk edilmediler. Bu
gençler şunlar:
1.
Abdulmu’min Diyab.
2.
Abdulvahid Al-Husayin.
3.
Yusuf Maravi.
4.
Ahmad Kurdiye.
5.
Khalid Maravi.
6.
Haşim Al-Sabbağ.
7.
Mahmud Said.
8.
İsmail Zahra.
Kaynaklara
göre, Suriye’de 3-15 yıl hapis cezasına çarptırılan gençlerin
sayısı 65. Bu gençlerin büyük bir kısmı mahkumiyeti bir sene
önce bittiği halde rejim onları serbest bırakmıyor. Ayrıca
Hizb-ut Tahrir gençlerinin ceza evindeki durumlarının son derece
zor olduğunu kaydetti.
www.daralhayat.com
04.12.2003
Mübarek
Ramazan’ın son on günlerinde Özbekistan’da 20 Müslüman kadın
tutuklandı.
20.11.2003’de
Özbekistan Mergenan şehrine bağlı emniyet güçleri, “Saadet
Abdullah Yiyefa” isimli bir Müslüman kadının evine ani baskın
düzenledi. Bu ani baskın sonucu, kadir gecesini ihya etmek üzere
bir araya gelen 20 Müslüman kadın tutuklanıp, emniyet güçlerine
ait jiplere zorlanarak bindirildiler ve emniyet merkezine
götürüldüler. Bu tutuklamaların gerçekleşmesi için Hizb-ut
tahrir’in neşriyatları yerleştirildi!
Görgü
tanık bir kadının “Hürriyet” kanalına verdiği ifadeye göre;
“Bu kadınlar sadece kadir gecesini ihya etmek için toplandılar.
Fakat emniyet güçleri bu Müslüman kadınları Hizb-ut tahrir’in
neşriyatlarını evde yerleştirerek haksız yere tutukladılar...”
21.11.2003’de
20 Müslüman kadın Mergenan’ın merkez camisinin önünde
toplanarak bir gösteri düzenlediler. Cuma namazından çıkanlar
emniyet teşkilatının bir gün önce tutukladığı kadınları
derhal serbest bırakmalarını çağrısında bulundular.
İnsan
hakları savunucusu Ahmed Can Muhammed Ömerof’a göre; “Gösterideki
kadınlar bir konuşma yaparak, kocalarının ve akrabalarının şu
anda hapishanelerde çok şiddetli işkence gördüklerini, kocalarının
sadece İslam davasını taşıdıkları için tutuklandıklarını,
onların durumunun çok kritik ve zor olduğunu, ayrıca devlet de
bu ailelerin maaşlarını ödemediğini anlattılar.” Ve
şunu eklediler: “Ey iman edenler! Bu zulme karşı susacak
mısınız? Konuşmayacak mısınız? Neden yardım etmiyorsunuz?”
Haberlere
göre; zorlanarak emniyet teşkilatına götürülen Müslüman kadınlar,
yargıtay huzurunda yargılanarak 5000-10.000 Özbek Sum (para
birimi) para cezasına çaptırıldılar. Daha sonra bazı polis ve
belediye görevliler eşliğinde evlerine bırakıldılar.
www.muslimuzbekistan.com
Kimlerle
Dost Olmak istiyorlar?!
Türk
hükümeti geçtiğimiz günlerde ABD ile sönük geçen ilişkileri
düzeltmek amaçlı bazı ziyaretlerde bulunuldu. Ticari ve siyasi
alanda yakınlık kurma çabaları terörizminde bahane edilerek
ileri seviyelere çıkartılması hedeflendi. T.C. başbakanını
ABD’ye davet ettirmek içinde ayrıca girişimlerde bulunuldu.
Amerikan basını da bu temaslara övgüler yağdırdı:
“ABD'de
yayımlanan The Washington Post gazetesinde yer alan bir
değerlendirmede, "Irak Savaşı'nda Türkiye'nin Amerikan
askerlerine topraklarını açmayışıyla gerilen Türk-Amerikan
ilişkilerinin olumlu yöne doğru umutlu bir dönüş içinde olduğu"
belirtildi.” A. Ajans 10/12/03
Yorum
Sormak
istiyoruz: Bu siyasiler ne yapmak istiyorlar? Bunların gözleri
gerçekten mi kör? Yoksa açıktan kafirlerin uşaklık
yaptıklarını mı beyan etmek istiyorlar? İdare ettikleri
milyonlarca insanların varlığını nasıl görmezlikten
geliyorlar. Kafir Amerikan askerlerinin yaptıkları katliamları,
işgali, sömürüyü hiç mi hissetmiyor, basında-medyada takip
etmiyorlar mı? İşte dost olarak istediğiniz ülkenin misyonu:
ABD
Askerleri Afganistan´da 6 Çocuk Daha Öldürdü
ABD
askerlerinin Afganistan'ın doğusunda düzenlediği bir operasyonda
6'sı çocuk 8 kişi öldürüldü.
ABD'nin
Afganistan'ın güneyindeki Gazne kentinde hafta sonu düzenlediği
hava saldırısında da 9 çocuk ölmüştü.”
A.
Ajans 10/12/03
Rumsfeld'den
operasyonlara destek
Amerika
Birleşik Devletleri Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Afganistan ve
Irak'ta isyancı liderlerin öldürülmelerine yönelik çabaları
desteklediğini söyledi. Rumsfeld, Amerika'nın, isyancı
liderlerin yakalanmaları ya da teslim olmalarını görmekten mutlu
olacağını belirtti. Amerikan Savunma Bakanı, 'Onları öldürmek
de, bizi aynı derecede mutlu eder.' dedi.
Afganistan'da
birkaç gün önce isyancı liderlere karşı düzenlenen bir
operasyonda dokuz çocuk ölmüştü.
BBC
Radyosu Türkçe Yayını İnternet Sitesi 10 Aralık 2003
Yorum
Kim
bu isyancı dediği!!! Çocuklar, kadınlar, sivil halk, dağ
başında yaşayan masum insanlar mı?
Dost
olmak için koştuğunuz Amerika, Sırp zulmünü kendine örnek
alarak, Irakta Müslüman kadın ve kızlara tecavüz etmiyor mu?
Afganistan’da yaptığı gibi masum insanları toplayıp isyancı
diye öldürmüyor mu? Ayrıca onları toplu mezarlara gömmüyor
mu?
Bu
çirkin olayları dünyanın gözü önünde alenen gerçekleştiren
şımarık kafirlerle diz dize gelmekten Allah’tan korkmuyor
musunuz? Böyle yapmakla onları ödüllendirmiş olmuyor musunuz?
Bu olaylar sizin için sıradan olup sizde mi ileride böyle olaylar
tezgahlıyorsunuz!
Yoksa
sizde mi onlardansınız!!!
Alman
yöneticileri ne yapmak istiyor?!
“Almanya’nın
Bavyera Eyaleti, Okullarda Başörtüsünü Yasaklama Kararı Aldı”
Almanya'nın
Bavyera eyalet hükümeti, okullarda başörtüsünü yasaklamayı
kararlaştırdı. Eyalet Eğitim Bakanı Monika Hohlmeier
tarafından "kadını küçük düşürdüğü"
gerekçesiyle hazırlanan ilgili yasa tasarısını kabul eden hükümet,
tasarıyı eyalet meclisinin onayına sunma kararı aldı.
A.
Ajans 10/12/03
Almanya´da
İslam Öğretmenleri Yetişiyor
Almanya’da
İslam dersi öğretmenleri yetiştirmek için ilk adım atıldı. Münster
Wilhelms Üniversitesi, 5 yıl sonra ilk öğretmenlerini mezun
edecek...
Almanya’nın
Münster kentindeki Wilhelms Üniversitesi’nde bu hafta başında
”Din Araştırmaları Merkezi” başlığı altında yeni bir kürsü
açıldı. Merkezin genel müdürü Thomas Bauer, üniversitenin
Almanya’da böyle bir girişime öncülük yapmasından gurur
duyduğunu söylüyor.
Almanya’da
yaşayan Müslümanları temsil eden çok sayıda dernek, yaklaşık
20 yıldır okullarda İslam dersi verilmesini talep ediyor. Müslüman
öğrencilerin sayısının 700 bini bulduğu belirtiliyor. Sorunu
Kuzey
Ren Vestfalya Eğitim Bakanlığı yetkilisi Annegret Hasenclever,
Alman yetkililerin muhatap alacağı Müslüman kuruluş
sayısının birden fazla olmasının önemli bir sorun oluşturduğu
görüşünde. Hasenclever, ”Kiliselerde olduğu gibi Müslümanlarda
muhatap bulmak kolay değil. Ancak eyalet hükümetinin iradesi, her
türlü zorluğa rağmen böyle bir bölümün açılmasıydı”
diye konuşuyor.
Alman
DW Radyosu Türkçe Yayınları İnternet Sitesi 10/12/03
Yorum
Bir
taraftan yasaklar, diğer taraftan İslam dersi Öğretmenleri
yetiştirme…
Anlaşılır
değil. Müslümanların değerlerine saldırmak ve onları
yasaklamada Almanya Eyaletleri kararlar alırken böyle bir girişimin
nedenini biraz garip değil mi!
Bu
karaların çıkmasında Müslümanları rahatlatacak bir unsur
yoktur. Yasaklamakla saten saldırgan ve İslam düşmanlığını
sergilediklerini gösteriyorlar. İslam dersi öğretmenliği veya
buna benzer Alman girişiminin arkasında mutlaka başka hesaplar
yatmaktadır. Eğer maksadı Almanya’daki Müslümanlara İslam’ı
öğretmekse, Müslümanların uyguladıkları İslam’ın
kurallarını neden yasaklıyor? Aynen İslam beldelerinde
uyguladıkları politikayı ülkelerinde de uygulama peşindeler.
Yani onlar için açık tehdit İslam’dır. İslam’ın siyasi
hayata inmesi kukla yöneticiler gibi bunları da rahatsız eder.
Bu
gibi yapılanmalarla İslam dinin kendilerindeki kilise anlayışlı
bir dini konuma oturtmak istemekteler. Demokrasi, diyalog, hürriyet
ve bunun gibi kendi kavramları ile sulandırılmış bir din
anlayışını İslam’ın kendisi imiş gibi verme planları
vardır. Böylece göçmen Müslümanlar ve kendi halkının İslam’a
olan meylini kıracaktır.
Yetiştirdikleri
uşakları gibi kendileri de gördüler ki; İslam serbest
bırakıldığı takdirde bütün toplumları etkileme gücüne
sahiptir. İslam’ın önünde duracak hiçbir şeyleri yoktur.
Kendi nizamları ve kültürleri insanın fıtri yapısına uygun
olmadığından her gün sarsıntı geçiriyor ve çöküyor. Bu
noktada insanların doğruya ulaşmasını engelleme ise ancak bu
gibi yasaklar ve saptırmalarla gerçekleştirilmeye çalışılıyor.
Ama beyhude… Çünkü Allah (cc) şöyle buyurdu:
“Allah'ın
nurunu ağızlarıyla (üfleyip) söndürmek istiyorlar. Halbuki
kafirler hoşlanmasalar da Allah nurunu tamamlamaktan asla vazgeçmez.”
(Tevbe 32)
|