Ana Sayfa YIL 13   SAYI 145   ŞEVVAL 1422   OCAK 2002 E-Mail

BÜYÜK DEVLETLER İNSANLARIN AKIBETİYLE OYNUYORLAR

Hilafet Dergisi

Büyük devletler kendilerine yeni misyon edinmek suretiyle, dünyanın her bölgesinde işlerini kolaylaştırmak için yeni yeni yasalar üreterek bütün iktidarları etkileri altına aldıkları gibi seçtikleri yöneticilerin itaatsızlıklarına tahammül edemeyeceklerini, ters hareket etmeleri halinde en sert şekilde cezalandırılacaklarını beyan edip, amelleriyle de ortaya koyuyorlar. Bunu geçmişte de çeşitli şekillerde suikastlar yolu ile gerçekleştirmişlerdir. Artık bugün buna gerek duymadan istedikleri ülkenin yöneticisini ve kişilerini bulunduğu yerden alarak memleketlerinde yargılayıp cezalandırmaktadırlar.

Bu yeni oluşum hain idarecilerin işlerini biraz daha zorlaştıracak gibidir. Şöyle ki; ümmetle doğrudan karşı karşıya gelecekler, ümmetin asli değerlerine saldırılarını gizli değil açıkça yapmak zorunda kalacaklardır. Ya bu işi gerçekleştirecekler veya kapı kulu oldukları devletlerce cezalandırılacaklardır. Arafat’a yapılan tehdit ve Arafat’ın bu tehditler karşısında Müslümanlara karşı açıkça cephe alması son gelişmelere en güzel bir örnektir. Ayrıca insanlar, bu yılın başlarında Filipinler başkanı Joseph Estrada’nın nasıl devrildiğini gördü. Haber ajansları; devrilme nedeninin, onun yozlaşmasının ve başarısız yönetiminin bir sonucu olduğunu söylediler. Eğer onlar onun bozulduğunu ispatlarlarsa, onun ömür boyu hapse mahkum olmasına neden olacaktır. Ayrıca insanlar, Filipinler başkentinin caddelerinde on binlerce insanın Estrada’nın düşürülmesi çağrılarını dile getirdiği büyük gösterileri de gördü. Gazeteler, ordunun ve fakir insanların Estrada’nın düşürülmesinden sorumlu olduğunu yazdı.

Haberlerdeki bu sahneleri izlediğimiz zaman aklımıza şu soru geliyor: Gelişen bu üçüncü dünyada, bozulan tek adam Estrada mıdır? Özellikle bildiğimiz gibi O, birkaç yıl öncesine kadar, güç sahibi değildi. Oysa dünyanın diğer bölgelerinde 30-40 yıldır, fesatta uzmanlaşmış adamlar bulunmakta ve hiç kimse bunları devirmeye çalışmamaktadır.

Eğer bir yöneticiyi düşürmek için ordu ve fakirlik yeterliyse, bizler ülkelerimizde ordulara ve fakir insanlara sahip değil miyiz? Onların sözlüklerinde “Fesat” doğrunun ifadesidir ve anlamı bozmaktan başka bir şey değildir. Estrada, kendisinin düşürülmesine karar verilmeden önce de bozuktu. Fakat onların menfaatlerini koruma görevi tamamlanınca, onun işine son verdiler ve onun artık bozulduğunu ve düşürülmesi gerektiğini ilan ettiler. Zaten Markus ve Suharto’yu da aynı mazeret ve suçlama ile düşürmüşlerdi.

Yaşanan vakıalar gösteriyor ki, şu an için gücü elinde bulunan batılı kafirler, gerek ömürlerini uzatma, gerekse İslam beldelerindeki sömürülerini daha rahat bir şekilde elde etmek için böylesi bir metodu kullanmaktadır. Acaba İslam ümmeti yapılan bu oyunları ne zaman fark edecektir.

Bir yönetici; kendisini güç (yönetim) koltuğuna oturtan efendileri açısından hiçbir şey yanlış değilse bile bozuldukça bozulur. Ne zaman ki, onun efendilerinin menfaatini gerçekleştirme görevi biterse, işte o zaman işi biter ve önceden hazırlanan bahanelerle bozulduğu ilan edilir. Böylece onun devrilmesi bir gereklilik haline getirilir. Fakat insanlar bu gerçekten habersiz durumdadır. Onlar hep, gazetelerin dediği gibi yöneticinin, fakirlerin ve ordunun etkisiyle düşürüldüğünü zannederler. Oysa ordunun onlara olan sadakati bilinmektedir. Efendilerinin maslahatı için kendilerini yırtan kukla yöneticilerin sonu işte budur! İşleri biter ve tekmelenirler.

Müslümanlar artık uyanmalı ve üzerlerinde oynanan oyunların ve planlanan entrikaların farkında olmalıdırlar. Böylece onlar Hakkı yerli yerince ikame edebilirler. Dolayısıyla milyonlarca insanın akıbetiyle oynayanların, gerçek bozukluklarının ve onlara sessiz kalanların ellerini uzandıkları yerden bilinçli bir şekilde çekebilirler. Onların oyunlarını ve ümmetin üzerindeki entrikalarını bozabilirler.

İslam Ümmeti yaklaşık 80 yıldır, ne kendilerinin ne de İslam’ın hayrını umursamayan yöneticilerin boyunduruğuna tahammül ediyor veya zorla boyun büktürülüyorlar. Pakistan’ın Müşerref’i Afganistan Müslümanlarının katledilmesine yardımcı olmak ve onlar için hazırlanan katliam komplolarına katılmak suretiyle; vahşi, küstah ve kibirli Batılı güçlere boyun eğen zelil kölelerinden biridir. İslam Ümmeti’nin küçük düşürülmesinin, kafirlerin Müslümanları ezmede tekrar tekrar cesaretlenmesinin ve Müslümanların topraklarının devamlı yağmalanmasının sebebi; Müslümanların bu hain yöneticileridir.

Dünya çapında ümmetin fasid ve zalim yöneticilerine, kendilerinin de kullanıldıklarını hatırlatmak gerekir. Kafirlerin kuklalarının bütün şerleri onları etkiliyor ve kuklalar İslam topraklarında kafirlerin zulümlerini kolaylaştırıyor

Tek doğru çözümün derhal Raşidi Hilafet Devleti’ni kurmak olduğunu onlara hatırlatıyoruz. Bu düzen kendilerini bugünkü alçaklık ve kapı köleliliğinden kurtarıp şerefli kılacaktır.

Ayrıca tüm Müslümanlar Raşidi Hilafet Devleti’ni kurmak noktasında odaklaşmalıdırlar.

Müslümanların toprakları üzerinde haksızca kurulmuş bulunan Türkiye, Libya, Suriye, Suudi Arabistan, Özbekistan, Mısır gibi tüm devletlerin Müslümanlara ve dava elemanlarına uyguladıkları zulüm ve baskılarına son vermeleri ve ümmetle beraber hareket etmelerine davet ediyoruz!..

Ey yöneticiler; sizin tek destekçiniz bu ümmettir. Kafirler sizi işleri doğrultusunda kullanmaktadırlar. Bütün dünyada olduğu gibi. Yeri ve zamanı geldiğinde sizleri yok edeceklerdir. Ziya Ülhak’ta sizin gibi düşünüyordu. Ve onun akıbetini hatırlayın. Menderes’te onlardan biriydi ve sonucu!..

Bozukluğun, geri kalmışlığın ve İslam Ümmeti’nin zayıf düşmesinin kaynağının tek nedeninin; Müslümanların bu yozlaşmış yöneticileri (yani sizlerin) olduğunu tekrar hatırlatıyoruz.

Ümmeti sizler bu hale getirdiniz!..

Ayrıca ümmetin tek bir noktaya yönelmesini istiyoruz. Bu nedenle; bu yönetimlerin değişmesi ve yerine İslam’ın gerçek ve pratik liderliği olan Raşidi Hilafet Devleti’nin kurulması için çağrılarımız, hain yöneticilerin zulmü üzerimizde ölüm rüzgarları estirse de devam edecektir.

Ey Müslümanlar!..

Sizlerin üzerine çöreklenmiş küfür sistemleri ve bozuk yönetimlerine karşı ümmetin salih evlatlarıyla birlikte olun!..

Ey Yöneticiler!..

Sizleri dünya ve ahirette bekleyen kötü akıbetten kurtulmak için Allah’ın dinine ve onu hakim kılmak isteyen ümmetin salih evlatlarıyla birlikte hareket edin!..

Hizb-ut Tahrir, ideolojisi İslam olan siyasi bir partidir. Hizb, Raşidi Hilafet’in yeniden kurulması suretiyle, İslami bir hayatı yeniden geri getirmek için Müslümanların üzerinde yaşadıkları beldelerde çalışmaktadır. Hizb çalışmasının her anında İslam Şeriatına bağlıdır. Üzerinde hareket ettiği metodunu Efendimiz Muhammed (sav.)’in Medine’de ilk İslam Devleti’ni kurmak üzere izlediği metoddan almıştır. Efendimiz (sav.) İslam Devleti’ni kurmak için sınırlandırılmış bir mücadele sergiledi ki; bu, fikri ve siyasi bir mücadeleydi. Dolayısıyla Hizb; İslam Şeriatı’nı tahrip ve terk eden yönetimlere karşı, şiddet kullanmaz ve silahlı mücadele yapmaz.

Allah’ın Rasulü (sav.) şöyle dedi:

“İyiliği emredin ve kötülükten nehyedin. Zalimleri kınayın, onu doğrunun tarafına çekin ve oraya bağlayın.”

YIL 13  SAYI 145  ŞEVVAL 1422  OCAK 2002

Yukarı