AMERİKA SİVİLLERİ AÇ
BIRAKIYOR
“Kilitlerin
ve engellerin yok edilmesi, bununla birlikte eğer doğruysa ele
geçirilmesi teklif edilmelidir. Bunun için çalışılmalıdır.
Böyle bir yıkım, insanları öldürmek veya boğmak demek
değildir. “Konferans masasında ortaya attığımız yüzeysellik
ile, mesela pirincin sel sularıyla telef edilmesi gibi yiyecek
üretilmediği sürece (bir milyondan fazla) insanın aç kalmasının
zamanı gelecektir.” (John Mc Naughton, ABD Dışişleri
Bakanlığı’nın Vietnam politikası. Noam Chomsky’nin ‘Arka
Oda Gençlerinin Zihniyeti’ isimli 1973 tarihli makalesinden
alıntı.)
Bugüne kadar
Amerika hep; Afganistan, Irak ve Libya üzerinde yaptırımlar
uygulanması ve 1998’de Sudan’daki eş-Şifa ilaç fabrikasının
bombalanması gibi sivillere pek çok eziyetlerin verilmesine
neden olan işlerin yüklenicisi oldu.
SAVAŞ DEVAM EDİYOR
Birleşik Devletler
ordusunun 1890’da 300 Lakotalıyı katletmesinden bu yana,
Amerikan kuvvetleri, dünya üzerinde birçok yere yüzlerce defa
müdahale etti. Bilinmektedir ki; Amerika İngiltere’den
bağımsızlığını kazandıktan sonra 216 defa diğer ülke
topraklarına ya asker gönderdi ya da askeri saldırıda bulundu.
1945’ten bugüne kadar tüm dünyada 20’den fazla ülkede açtığı
savaşlarda sivilleri katletti. Bugün yine Amerika müttefiki
İngiltere ile birlikte, açtığı zulüm savaşında Afganistan Müslümanları
üzerine saldırmaya ve bu defa da onları katletmeye hazırlanıyor.
ADANA’DA HİZB-UT TAHRİR OPERASYONU
Adana Emniyet Müdürlüğü
ekiplerince yapılan operasyonda yakalanan Hizb-ut Tahrir adına faaliyet
gösterdikleri iddiasıyla DGM’ye çıkartılan 9 kişiden 7’si
tutuklandı.
Edinilen bilgiye göre
sorgulamaları tamamlanan imamlar Ekrem Uslu ve Cumali Yağmur ile
Mustafa Toklu, Mustafa Kurt, Ramazan Kabaklı, Adnan İzgi ve
İbrahim Karataş, DGM nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı.
Sanıklar ilköğretim okulu öğretmeni Hanefi Nazlı ile Muhsin
İnceler ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Bu
arada, aynı operasyon çerçevesinde örgüt üyesi oldukları
gerekçesiyle jandarma tarafından yakalanan 6 kişinin ise savcılıkta
ifadelerinin alınmasına devam ediliyor.
Adana’da
düzenlenen operasyonlarda yakalanan, yasadışı Hizb-ut Tahrir
örgütü üyesi 15 kişiden 13’ü tutuklandı.
Adana Polisi’nin
Jandarma ile birlikte Seyhan İlçesi’nde düzenlediği
operasyonda; örgüt adına bildiri dağıttığı gerekçesiyle
Mehmet Ali Çelebi gözaltına alındı. Sanık Çelebi’nin
sorgulaması doğrultusunda, Hizb-ut Tahrir’le ilişkisi olduğu
öne sürülen 10 kişi daha yakalandı. Zanlılar arasında 2 cami
imamı ile bir öğretmenin de bulunduğu belirtildi.
Yakalananlardan ikisi serbest bırakılırken Devlet Güvenlik
Mahkemesi’ne sevk edilen 9 sanıktan 7’si tutuklandı.
Jandarmanın
kentte sürdürdüğü operasyonlar çerçevesinde de Hizb-ut Tahrir
örgütünün lideri olduğu belirtilen Mustafa Güler’in de
aralarında bulunduğu 6 kişi daha yakalandı. DGM’ye sevk edilen
sanıkların mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
BURSA’DA ‘HİZB-UT TAHRİR’E 7
TUTUKLAMA
Bursa Emniyet Müdürlüğü’nün,
düzenlediği operasyonda, yasadışı “Hizb-ut Tahrir”
örgütüne mensup oldukları iddiasıyla gözaltına alınan 12
kişiden 7’si tutuklandı.
5 Ekim- Terörle Mücadele Şube
Müdürlüğü ekiplerinin çalışmaları sonucu kentin 7 ayrı bölgesinde
örgüt imzalı bildiri dağıttıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 12
kişi, emniyetteki sorgulamalarının ardından adliyeye sevk edildiler.
Nöbetçi
mahkemeye çıkarılan Bekir Kurtuluş, Nihat Türkoğlu, Ahmet Tayşi, Reşit
Şenkan, Nihat Kurtalan, Gürkan Engin, Mithat Bezek tutuklanırken, Cumali ve
Ferit Hürriyet, Muammer Çokçalış, Abdurrahman Şenkan ile Hasan Salihoğlu
tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldılar.
Hizb-ut
Tahrir örgütüne mensup oldukları iddia edilen kişilerin Davet-Cemaat-Cihat
diye adlandırdıkları üç aşamalı strateji ile “Raşid-i Hilafet Devleti”
kurmak için faaliyetlerde bulundukları bildirildi.
Bursa
Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, bu örgüte yönelik operasyonların süreceğini
bildirdiler.
ANKARA’DA HİZB-ÜT TAHRİR
OPERASYONU!
Hizb-ut Tahrir adlı
terör örgütüne mensup oldukları ve örgüt adına faliyette
bulundukları belirtilen 15 kişi gözaltına alındı.
Ankara Emniyet Müdürlüğü
Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne bağlı ekipler bir süre önce “Amerika
ile birlikte hareket etmek İslam’ın haram kıldığı büyük bir
cürümdür” diye bildiri dağıtan Hizb-ut Tahrir örgütüne yönelik dün
gece bir operasyon düzenledi. Operasyon sonucu örgüt mensubu olduğu
bildirilen 15 kişi yakalandı. Yakalanan kişilerle birlikte örgütsel
dokümanlar ve çok sayıda bildiri ele geçirildi. Gözaltına alınan kişilerin
sorgulamasının sürdüğü bildirildi.
Hizb-ut Tahrir örgütü adına
propaganda yaptığı ve bildiri dağıttığı bildirilen Salih Çınar adlı
kişi geçen hafta yakalandıktan sonra Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından
tutuklanmıştı.
Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün
yasadışı Hizb-üt Tahrir örgütüne yönelik operasyonunda gözaltına
alınanların sayısı 21'e çıktı.
Hizb-üt Tahrir
örgütünün, "Amerika ile Birlikte Hareket Etmek İslam'ın Haram
Kıldığı Büyük Bir Cürümdür" başlığını taşıyan bildiriler
dağıtması üzerine düzenlenen operasyon kapsamında gözaltına
alınanlardan birinin Türkiye sorumlusu ve bir kamu kurumunda memur olduğu
kaydedildi.
İslami esaslara dayalı
birleşik bir hilafet devleti kurmayı amaçlayan yasadışı örgütle ilgili
soruşturmanın tamamlandığı bildirildi.
ANKARA’DA HİZB-ÜT TAHRİR OPERASYONU
DEVAM EDİYOR
Ankara'da,
cumhuriyet aleyhine propaganda yapan ve bildiri dağıtan,
yasadışı Hizb-üt Tahrir örgütü üyesi 22 kişi yakalandı. Gözaltına
alınarak sorguları tamamlanan bu kişiler, DGM'ye gönderildi.
Edinilen
bilgiye göre, 28 Ekim günü Ankara'nın çeşitli yerlerinde,
"Cumhuriyet Bayramı kutlamaları hem sefihlik, hem de küfürdür"
başlığıyla ve Hizb-üt Tahrir adı altında bildiri dağıtıldığı
tespit edildi. Bunun üzerine, Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı
terörle mücadele şube ekipleri, bir operasyon başlattı.
Operasyon kapsamında, 22 kişi gözaltına alındı. Yakalanan
kişiler sorgulamalarında, örgüt sorumlularının talimatı
üzerine bildiri dağıttıklarını ifade ettiler. Emniyetteki
sorguları tamamlanan örgüt üyeleri, Ankara Devlet Güvenlik
Mahkemesi'ne (DGM) gönderildi.
PAKİSTAN'A AB'DEN DE
DESTEK
ABD'nin
Afganistan operasyonu dolayısıyla, ülke içinde zor günler
geçiren Pakistan'a bir destek de, Avrupa Birliği'nden geldi. AB
Komisyonu, birlik pazarlarının Pakistan'a daha fazla açılması için
bazı önlemler alınacağını bildirdi. Bu önlemler arasında,
tekstil sektöründeki kotaların yükseltilmesi ve bu alandaki
gümrük vergisinin kaldırılması var.
Komisyonun
ticaretten sorumlu üyesi Pascal Lamy, Brüksel'de yaptığı açıklamada,
Pakistan ile ticari ilişkiler konusunda kapsamlı bir öneriler
paketi hazırladıklarını duyurdu.
Pakistan'ın,
11 Eylül olaylarından sonraki durumunun göz önünde bulundurulduğunu
ve konuya öncelik verildiğini ifade eden Lamy, tekstil ve giyim
sektörünün, Pakistan'ın AB'ye ihracatının dörtte üçünü
oluşturduğunu, bu alandaki kotaların yükseltileceğini bildirdi.
AB
pazarlarının Pakistan'a daha fazla açılması için, tekstil ve
giyim sektöründe uygulanan yüzde 7'lik gümrük vergisinin,
gelecek Ocak ayından itibaren kaldırılacağını anlatan Lamy,
bunun, Pakistan'a, yılda 150 milyon euroluk gelir sağlayacağını
belirtti.
Tekstil
kotalarında da yüzde 15 oranında artış yapılacağını
kaydeden Lamy, bunun da, 2004 sonuna kadar, Pakistan'a 150 milyon
euroluk bir gelir artışı sağlayacağını bildirdi.
"Ticaretin,
barış için bir silah olduğunu" söyleyen Lamy, "Umarım
Pakistan'a verdiğimiz bu büyük taviz, bu ülke ile ekonomik ve
siyasi bağlarımızın güçlenmesini sağlar" dedi.
ABD’DEN İSRAİL’E KIRMIZI KART
ABD’nin,
İsrail’in düzenlediği, Filistinli eylemcileri hedef alan
öldürme eylemlerine karşı olduğu bildirildi. ABD Dışişleri
Bakanlığı sözcüsü Philip Reeker, ABD’de 11 Eylül’de
meydana gelen terörist saldırılar sonrasında ilk defa Filistinli
bir eylemcinin, İsrail askerlerince düzenlenen operasyonla
öldürülmesinden sonra yaptığı açıklamada, “Biz, kişileri
hedef alan öldürme eylemleri düzenleme siyasetine karşıyız. Bu
konudaki görüşümüz değişmedi” dedi.
ABD’DE ÇATLAK VAR
Beyaz Saray’ın
şahin sivilleri, bir an önce kara harekâtına geçilmesini
istiyor, askerler direniyor: “Bin Ladin’in yeri bile belli değilken
olmaz”
BÜYÜ BOZULDU
ABD’nin,
günlerdir masum Afganlıları katlederek “terör” estirmesi,
dünyanın gözünü açtı... Belçika’dan sonra, S. Arabistan ve
Pakistan da saldırının derhal durdurulmasını istediler. Rusya
ise, verdiği desteği gözden geçirmeye hazırlanıyor
DÜNYA “GERÇEK TERÖR”Ü GÖRDÜ
ABD’nin “Haçlı
Savaşı” olarak başlattığı ve “terörle mücadele” adına
“terörist saldırılar” gerçekleştirdiği ortaya çıkınca,
dünya ülkelerinden “isyan” sesleri yükselmeye başladı...
BM
İnsan Hakları Koordinatörü Jean Ziegler, milyonlarca sivilin
hayatını tehlikeye soktuğu için, saldırının derhal
durdurulmasını istedi...
Suudi Arabistan İçişleri Bakanı Prens Naif ise, “Krallığımız
terörizme karşıdır, ancak ABD’nin verdiği karşılığı da
onaylamamaktadır” dedi.
Pakistan Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada da,
“Taliban’ı hiçbir zaman terörist olarak görmedik. Saldırı
kısa tutulmalı” denildi.
Rusya Federasyonu eski Başbakanı Yevgeni Primakov ise, “İntikam
hareketi, Afganistan dışına çıkarsa, o zaman Rusya, ABD’ye
verdiği desteği düşünmek zorunda kalacaktır” dedi. Tüm
bunlar, ABD Başkanı Bush’un arkasındaki desteği kaybettiğini
ortaya koyuyor.
PENTAGON DA İKİYE BÖLÜNDÜ
Dünya halkları da
“devlet terörü”nü görmeye başladı... Daha önce; ABD’nin
“misilleme”de bulunmasını destekleyen Fransızların oranı yüzde
78 iken, bu oran, yüzde 49’a düştü... Öte yandan; Taliban’ın,
“karşı propaganda” atağı ile “sivillerin katledildiği”ni
belgelemesi, İngiltere’yi de, Amerika’yı da ikiye böldü.
İkili, kara harekatından endişeli. İngiltere Başbakanı Tony
Blair, Ortadoğu’da şiddetin durdurulması için BM kararlarının
uygulanması gerektiğini söyledi ve Ortadoğu barışıyla sadece
11 Eylül saldırılarının ardından, teröre karşı koalisyona
Arapları da dahil etmek için ilgilendikleri iddialarını
reddetti. Blair, 11 Eylül öncesi İsrail-Filistin barışının
sağlanması için harcanan çabalara dikkat çekti.
Blair, Usame
bin Ladin’in Filistin davasını temsil etmediğini de vurguladı.
Usame Bin Ladin’in son günlerde propaganda amacıyla bu konuyu
kullandığını belirten Blair, “Bu kişi bir teröristtir ve
Filistinlileri de, onların davalarını da temsil etmiyor” dedi.
Blair, Usame Bin Ladin’in bu sözlerinin Ortadoğu’da zaten
hassas olan dengeleri daha olumsuz biçimde etkilediğini ifade
etti.
Blair, Bin Ladin’in,
ABD ve İngiltere’nin Filistin davasında çözüm aramalarını
da “Arap dünyasına yaranma çabası” olarak nitelediğini
hatırlatırken, “Bu da yalan, zira ABD ve diğer bütün Batılı
ülkeler 11 Eylül saldırıları öncesinde sorunun çözümü
için kollarını sıvamış, ellerinden gelen çabayı gösteriyorlardı”
dedi.
ARAFAT: DEVLET DESTEKLİ TERÖRİZMİ DE
KINIYORUZ
Filistin Devlet
Başkanı Yaser Arafat da Başbakan Blair ile son derece yapıcı
bir toplantı yaptıklarını ifade etti. Sözlerinin başında 11
Eylül saldırılarını lanetleyen Arafat, “Her türlü
terörizmi, devlet destekli terörizm de dahil olmak üzere
lanetliyoruz” dedi.
Terörizm yaratmanın
sadece bir ırk, din ya da coğrafyanın işi olmadığını, terörist
saldırıların her kesimden gelebileceğini belirten Arafat, İslam’ın
sevgi, hoşgörü ve barış dini olduğunu vurguladı. Kur-anı
Kerim’in de sevgi ve hoşgörünün önemine işaret ettiğini
hatırlatan Arafat, Allah’ın en sevgili kullarının barış ve
hoşgörü içinde yaşayanlar kabul edildiğini kaydetti. Arafat,
uluslararası kamuoyunun barış için büyük destek verdiğini de
hatırlatırken, Başbakan Blair’e bu çabalar çerçevesinde
Filistinlilerin yaşadıkları bütün olumsuzlukları
anlattığını ifade etti. Yaser Arafat, ilan ettikleri ateşkese tümüyle
uyduklarını belirtti ve İsrail devletine, hemen bir araya gelerek
kalıcı bir barışı sağlamanın gereklerini yerine getirme çağrısında
bulundu. Böyle bir görüşmede aralarında Kudüs sorunu,
göçmenlerin durumu, güvenlik meseleleri ve su sorunu gibi konuların
bulunduğu bütün sorunların görüşülmesi gereğine işaret
eden Arafat, BM kararlarının uygulanması ve İsrail’in
işgalinin sona erdirilmesinin de şart olduğunu ifade etti.
Arafat, “Böylece hem bizim çocuklarımız, hem de İsrail’in
çocukları barış içinde yaşasın” dedi.
Filistin lideri,
Başbakan Tony Blair ile yaptığı görüşmenin ardından
İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw ile de bir araya geldi.
BBC’ye demeç veren Straw, “Filistin devleti barışa giden
yolda tanınmalı” dedi.
Straw, Mitchell
planının uygulamaya sokulamadığını da belirterek, “Bundan
sonra her iki taraftan da çok daha etkin adımlar atmalarını
bekliyoruz” ifadesini kullandı.
Mitchell
planında, şiddet olaylarına son verilmesi ve görüşme masasına
oturmadan önce karşılıklı güven artırıcı önlemler alınması
öngörülüyor.
WASHİNGTON-ABD’NİN YENİ TERÖRLE
MÜCADELE YASASININ DA YARDIMIYLA, İSTEDİĞİ HER BİLGİSAYAR
KLAVYESİNDEKİ VURUŞU İZLEMEYE ALACAĞI BELİRTİLDİ
ABD Başkanı
George W. Bush, terörizmle mücadele yasasını, Cuma günü
imzalamıştı. Buna göre, ABD Adalet Bakanlığına bağlı Federal
Soruşturma Bürosu FBI yetkililerinin, izleme ve dinleme
faaliyetleri inanılmaz ölçüde genişletildi. Bush`un imzasının
kurumasını beklemeden ve haftasonu olmasına bakmadan Washington`daki
en üst düzey hukukçular, ülkedeki federal savcılara, 30 sayfalık
bir e-mail göndererek, hükümetin, yüksek teknoloji aletlerinin
nasıl kullanılacağını anlattılar. Amerikan basınına
yansıyan e-mailde, sadece bir yargıç tarafından verilecek
izinle, şüphelinin e-mailleri, hatta bilgisayar klavyesine her
vuruşu, özel bir sistemle takip edilecek. Polis, üç aydan fazla
bir süre boyunca, gizlice bir kişinin evinde çeşitli defalar
arama gerçekleştirebilecek. Şüphelinin bilgisayarının içine,
izlemeyi kolaylaştırıcı aletler yerleştirilebilecek. Bu sayede,
başka türlü keşfedilmesi neredeyse imkansız olan, gizli
dosyalara giden şifrelerin de çözülmesi bekleniyor. Merkezi İstihbarat
Teşkilatı CIA`in de, özellikle Arapça dilinde bütün dünyada
yayın yapan televizyon ve radyo yayınlarını, uzmanların
izlemesi için İngilizceye çeviren programlar geliştirdiği belirtiliyor.
Ancak bu sistemin, her beş kelimede bir hata yaptığına da dikkat
çekiliyor.
11 EYLÜLDEN BU YANA ABD İLE MÜTTEFİKLERİ
ARASINDAKİ EN BELİRGİN ANLAŞMAZLIKLARDAN BİRİ SUUDİ PRENSİ
NAİF’TEN GELDİ
Naif, Suudi Haber
Ajansı’na yaptığı açıklamada ABD’nin teröristleri,
bombardıman yapmaksızın etkisiz hale getirmesi gerektiği yönünde
görüş bildirdi. Naif, “Bu bombardıman masum insanları
öldürüyor. Bundan hiç memnun değiliz” diye konuştu.
Prens Naif’in
bu açıklamaları, bölgedeki siyasi desteğini korumak isteyen ABD’nin
üstündeki diplomatik baskıyı artırdı. Pakistan Devlet
Başkanı Pervez Müşerref ile İslamabad’da görüşen
Dışişleri Bakanı Colin Powell da, Pakistan’ın kendilerine
verdiği desteği överek askeri ilişkileri güçlendirmeyi
taahhüt etti.
Ancak Powell’ın
ziyareti sırasında Pakistan’daki protestolar, Müşerref’in
ABD’ye daha fazla destek veremeyeceğini ortaya koydu.
PAKİSTAN’DAKİ İÇ KARIŞIKLIK
Pakistan İçişleri
Bakanı Muiniddin Haydar, Afganistan’da ABD öncülüğünde
yürütülen savaşın uzamasının, Pakistan’daki iç karışıklığın
önlenmesi çabalarına zarar vereceğini söyledi. ABD Dışişleri
Bakanı Colin Powell ile görüşen Haydar, can kayıplarının
artması ve savaşın uzaması halinde, Pakistan’ın “bazı
kurumlarının” bundan zarar göreceğini belirtti.
BÖLGEDE TANSİYON YÜKSELİYOR
10 aylık ateşkesi
bozan Hindistan’ın dün Keşmir’de ateş açması ve 1 kişinin
ölmesiyle bölgedeki gerilim yeniden tırmandı. 11 Eylül’den
beri en sert açıklamasını yapan İran Dini Lideri Ayetullah
Hamaney de ABD’nin Taliban’a karşı düzenlediği harekatın,
“tüm dünyayı savaşın içine doğru çektiği”ni ifade etti.
ANALİSTLER, SUUDİ ARABİSTAN’DA DA
OPERASYONA TEPKİNİN GİDEREK ARTTIĞINA İŞARET EDİYORLAR
Reuters’ın görüşünü
aldığı Riyadlı bir kişi, bu kadar kısa zamanda sempatinin
öfkeye dönüşmesine inanamadığını anlatıyor. 11 Eylül’den
beri Riyad yönetimi, kendi hava sahasından Afganistan’a karşı
düzenlenecek operasyonlara izin vermedi. Prens Abdullah, Başkan
Bush ile görüşmekten kaçındı, Müslüman din adamları ABD’ye
karşı fetva yayınladı, 11 Eylül soruşturmalarında Suudi
bağlantısı aranması ABD’ye karşı tepkiyi artırdı.
New York Times
gazetesinde Pazar günü yer alan bir haber, ABD’nin bu konudaki
duygularını dile getirdi. Suudi Arabistan’ın tutumunu ‘zararlı’
olarak nitelendiren New York Times, yıllardır yürütülen “olumsuz”
pazarlığın -Suudi rejiminin petrol akışı karşısında
koruması- artık ‘savunulamaz’ olduğunu yazdı.
Washington’a
bulunan Amerikan Yatırım Enstitüsü’nde Ortadoğu çalışmaları
direktörü David Wurmser, ABD’nin bölgedeki politikasının tamamıyla
Suudi Arabistan üzerine kurulu olduğuna işaret ederek, “Eğer
duyduğumuz her şey doğru ise tehlike ile karşı karşıyayız”
öngörüsünde bulundu.
Wurmser savaşın
tekrar gözden geçirilmesi gerekeceğini, Suudi desteğinin çökme
ihtimaliyle paralel olarak Pakistan’ın da geri adım
atabileceğini savundu.
ARAFAT KAN BAĞIŞI YAPTI
Amerika’da binalar
bombalanınca Arafat hemen kan bağışı yaptı. Halbuki, Amerika
tarafından beslenen Yahudiler her gün Filistin de bir kaç
Müslüman’ı öldürüyor ve bir çok Müslüman’ı
yaralıyorlar. Arafat hiç bir zaman onlara bir kan damlası bile
bağışlamış değildir.
10/10/01’de
Filistin’de Amerika’ya karşı ve Afganistan’daki kardeşleri
için Müslümanlar yürüyüşler düzenleyince Arafat polisi
bunları dağıtmak için bunlara Yahudiler gibi saldırıp bu Müslümanlardan
3 kişi öldürdüler ve bir çok kişiyi yaraladılar.
HAİN İDARECİDEN ABD’YE TAM DESTEK
12/10/01’de
BBC şu haberleri nakletti: Azerbaycan Amerika’ya tam desteğini göstermek
için El-Kaide örgütüne mensup olabilecek bir Mısırlı Müslüman’ı
Mısır’a teslim etti. Bu haberle birlikte şu haberi aktardı:
Öte yandan geçen ağustos ayında Azerbaycan emniyet teşkilatları
Hizb-ut Tahrir’e bağlı olan bir grup kişilerin tutuklandığı
haberini verdi. (Sayının ne kadar olduğunu söylemedi). Bunların
milli emniyeti tehdit ettiklerine dair ithamlar yöneltildi.
Pakistan da Müşerref
rejimi Müslümanların Afganistan’a girip kardeşleri yanında
cihad etmelerini engellediği gibi yürüyüşleri düzenleyenlere
ateş açarak bir kaç kişiyi öldürdü ve bir çok kişiyi de
yaralamıştır. Aynı anda Müslüman memleketi olan Pakistan’ın
topraklarını Amerika’ya açıyor ve Afganistan’daki Müslümanları
öldürmeye müsaade ediyor. Müşerref Atatürk’ü örnek edindiğini
daha önce açıklamıştı. Atatürk’ü örnek alan kimseden başka
ne beklersiniz.
ABD VE İNGİLTEREYE DESTEK VEREN MÜRTED
VE KAFİR OLUR
Suudi Arabistan’da
Riyada yakın Beride adlı yerde oturan Hammud bin Ukula Eşueybi
adlı bir hoca şu açılamada bulundu: “Amerika’ya ve
İngiltere’ye destek veren mürted ve kafir olur.”
Suudi Arabistan
rejimi bu alimi soruşturmaya aldı. İkinci Körfez savaşında
buna benzer bir fetva vermiş ve akabinde hapse atılmıştı.
|