Ana Sayfa YIL 13   SAYI 158   ZİLHİCCE 1423   ŞUBAT 2003 E-Mail

KALKAN [2]

Yusuf PATEL

Halife baskıcı olsa dahi zekat ona veya onun görevlendirdiği görevlilere ödenir. Nizami tatbikte eksiklikler olsa dahi bu böyledir. Suhayl b. Abi Salih babasının şöyle dediğini rivayet etmektedir:

“Saad bin Ebu Vakkas’a, Ebu Hureyre’ye, Abu Said el-Hudri’ye ve İbn Ömer’e sordum: “Bu lider, gördüğünüzü (kötülük) yapmaktadır. Zekatımı ona ödemeli miyim?” Onların hepsi şöyle dediler: “Ona öde” İbn Ömer: “Allah’ın senin işlerini yönetmesi için getirdiği kişiye ver. Her kim iyi olursa, bu kendi içindir ve herkim kötü olursa bu da kendine karşıdır” dedi.

İslam devletinin zekatı korumasının önemi Ebu Bekir’in zekatı memurlara ödeşmeyip inkar edenlere karsı verdiği savaşta daha açık görülüyor. Ebu Bekir (ra) şöyle demiştir:

“Peygamber (sav)’e verdikleri bir urganı (ipi) benden sakınırlarsa onlarla savaşırım.”

Halife zekat toplayacak görevlileri belirler. Zekat hakkı olan sekiz sınıftan biri de sadaka (zekat) toplayan amillerdir (memurlardır). Sağlıklı olsalar dahi onlara sadaka verilir. Ebu Said (ra)’dan rivayet edildiğine göre Allah’ın Resulü Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

“Zengine sadaka helal değildir, ancak Allah yolunda savaşa çıkmış olursa veya yolcu olursa veya fakir komşuya sadaka verilir, o da sana hediye eder veya seni davet ederse müstesna.”

Busr b. Said; İbn Asaidi al-Maliki’nin şöyle söylediğini rivayet etmiştir:

“Ömer sadaka toplamayla beni görevlendirmişti. Sadakaları toplayıp verdiğimde o bana maaş verirdi. Ben: “Bunu Allah rızası için yaptım” dedim. O: “Sana verdiğimi al, bende Peygamber (sav) zamanında görevli idim. O beni görevlendirmişti ve ben senin bana dediğini ona söylemiştim. Peygamber (sav) bana şöyle dedi:

“Dilenmeden sana bir şey verilirse, ondan yiyiniz ve hayır ediniz.”

İslam’ın ceza kanunları sistemden bir parçadır. Mesela; suçsuz insanı öldürmeye para cezası vermek gibi.

Bu hükümler bir halifenin otoritesi altında uygulanabilir. İslam, belirli kaynakları (İslam devleti için çok önemli olan) savaş (cihad) için harcanmasını öngörmüştür. Devlet kaynakları sadece halife tarafından kullanılabilir.

Kaynakların bir diğer kesimi, ümmete ait olan petrol, altın, uranyum, vs gibi kaynaklardır. Bu kaynaklar halife tarafından gözetilir ve dağıtılır.

İslam, aynı zamanda kadın ve erkek arasındaki alakaları da belirlemiştir. Bu alakalar arasında evliliğin düzenlenmesi, boşanma, mirasın dağılımı, çocukların veliler üzerindeki bakım hakkı ve diğer mevzular mevcuttur.

Bu kuralları tümüyle uygulamak için yasal sistem yani bir devlet şarttır. Her alanda mevcut olan İslam hükümlerine ve organizelerine kısa bir bakış, İslam’ın Hilafet devleti olmadan topluma yerleşmesinin mümkün olmadığını gösterecektir. Diğer bir ifade ile; Hilafet, İslam hükümlerinin toplumda uygulanabilmesi için en önemli unsurdur. İslam’ı uygulamanın metodunun Hilafet olduğunu söylemek daha doğru olur. Hilafetin yokluğu, İslam ideolojisini teorik bir kalıba sokmaktadır. Hilafetin kaldırılmasından, dolayısıyla şuan İslam otoritesinin mevcut olmamasından dolayı İslam hükümleri uygulanmamakta ve kılıftan kılıfa sokulmaktadır.

İslam yönetimde olmadığı müddetçe bir düğüm olarak kalır. Bundan dolayı asırlarca varlığını devletle korumuştur. İslam’ın diğer hükümleri de bu şekilde korunmuştur. İslam yönetim sisteminin kaldırılmasıyla İslam’ın hükümleri de tahrif edilmiş, asıl manasından saptırılmıştır. Bu nedenle yönetimin kaldırılması büyük olaylara neden olmuştur.

Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “İslam’ın düğümleri birer birer yürürlükten kaldırılacaktır ta ki, hepsi kaldırılana dek. Ve ilk kaldırılacak olan yönetimdir ve en son kaldırılacak olan ibadettir.” (Müsned Ahmed)

Resul (sav) şöyle buyurmuştur: “Halife kalkandır, arkasında savaşılır ve koru-nulur.” (Müslim)

Çevre kirliliği

Bazı varlıklar bir takım elementlerin çevresinde yaşamak zorundalar, hatta bu elementlerin yokluğu onların sonları anlamına gelmektedir. Müslümanlar olarak ta bizlere Allah (cc) ve O’nun Peygamberi Muhammed Mustafa (sav) tarafından hayatta (yaşamımızda nasıl hareket edeceğimiz) belirlenmiştir. Allah (cc) bizlere İslam çerçevesinde normal bir yaşam öngörmüştür. Bugün, azda olsa İslam ahkamından bilgisi olan herhangi bir şahıs yaşantımızın İslam dışı olduğunu görmekte zorluk çekmeyecektir.

Bir Müslüman’ ın hayatının ucuz olduğu, İslam’ın kurallarının işlemediği bir çevre normallikten çok uzaktadır. Ve bizler bu (İslam’ın gereklerinin dışında) cereyan eden yaşam dolu çevreye uymak ve alışmak zorunda değiliz. Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Müminler birbirlerine karşı sevgi, saygı, muhabbet ve merhamet beslemekte bir vücuda benzerler. Vücudun bir organı acı çektiğinde diğer organlar ona uykusuzluk ve savunma ile tepki verirler.” (Müslim, K.Adab 4685)

İslam hükümlerinin genelde mevcut olmadığı bir çevre bizlerin katlanabileceği bir çevre değildir. Sadece bir kalkanın (Hilafet sisteminin) dairesi içerisindeki bir çevre bizler için yeterince güvenli ve koruyucudur.

İmam el-Gazali (ra) kalkanın (Hilafetin) mevcut olmadığından dolayı zuhur eden sorunları aktarırken şunları yazmıştır:

“Kadılar azledilmişler, vilayetleri yürürlükten kaldırılmıştır, otorite sahipleri olanların emirleri yerine getirilemiyor ve tüm insanlık haramın eşiğindedir.” (El-iktisad fil İtikad sayfa 240)

Ebu Bekir Sıddık (ra) bir hutbesinde şöyle söylemiştir:

“Müslümanların iki emire sahip olması caiz değildir. Sebep her ne olursa olsun, idareleri ve kanunları farklı olacaktır, birliktelikleri bölünecektir ve birbirleriyle çekişme içerisinde olacaklardır. Ardından sünnet kaldırılacak, yenilik belirecektir ve fitneye hizmet edilecektir.”(Allah ondan razı olsun.)

Öyle ise bizler, hangi cesaretle birden fazla yöneticiyi ve İslam beldelerinin bugünkü bölünmüşlüğünü kabul ediyoruz?!

Bir Müslüman için en önemli ve en kısa zamanda yerine getirilmesi gereken mesele siyasi bir meseledir. Ki bundan kastımız; siyasetin ana temeli olan Hilafettir.

Hilafet tüm farzların tacıdır. Yokluğu; günümüzdeki kötü siyasi olayları doğurmuştur. Bu olayların en güzel şekilde çözümü; olaylara aydın bir yaklaşımı içeren ve onu insan fıtratına uygun bir şekilde çözecek olan önemli siyasi nizamı çözüm olarak getirmekle mümkündür.

Yahudilerin Filistin’i işgali ve Mescidi Aksa üzerindeki baskısı, Amerika’nın Ned ve Hicaz (Suriye’de) ve diğer ülkelerdeki baskı, Amerika’nın Afganistan’a baskı, Hindistan’da Hintlilerin baskı, Keşmir konusu, Sudan’ın Güney problemi, Doğu Timor sorunu, Kıbrıs ve diğer acilen çözülmesi gereken bütün meseleler İslami Hilafetin yokluğundan kaynaklanmaktadır. Kalkan (Hilafet) demek; bütün meseleler için köklü çözüm demektir.

“Halife kalkandır, arkasında savaşılır ve korunulur.” (Muslim)

 

YIL 13  SAYI 158  ZİLHİCCE 1423  ŞUBAT 2003

Yukarı