Kemal
Gürüz Hizb-ut Tahrir hakkında hazırlanan teze dahi tahammülü
olmadığını gösterdi.
‘Rektörler
komitesi toplantısına üniversiteler ile hükümet arasındaki
gerginlik damgasını vurdu. Toplantı öncesinde dini içerikli bir
doktora tezi ve kitaptan bölümler okuyan Gürüz, "Bu kitabı
yayınlayan kuruluşun ve bu tezi yazan kişilerin hamileri devletin
fevkalade üst kademelerindedir. Bu anlayışla uzlaşma söz konusu
değildir" ifadesini kullandı..
Yüksek
Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz; “Atatürk
ilkeleriyle İslamiyet’in çatıştığını, Atatürkçü duyarlılık
ve kaygılar dini otantik şekliyle öğretmemeyi onu bir ölçüde
değiştirerek tanımlamayı gerektirebilir ki bu dini inanç
özgürlüğüne açık bir müdahaleyi teşkil eder” denildiğini
kaydeden Gürüz, ardından bir doktora tezinin Hizb-ut
Tahrir’e
hitap edilen bir doktora tezinden alıntılar yaptı.
Anka
Ajansı 24.10.2003
Yorum:
Doğru…
Atatürk ilkeleri İslâmî temelleri esas almayan, hatta tümüyle
İslam karşıtı bir düzendir. Bundan dolayı da İslam’la çatışması
doğaldır. İslam nizamı da asla kendi dışındaki bir sistemi
benimsemez. Orta yol bulmaya çalışanlar hata ederler. Kemal Gürüz
kendi kimliğini burada hiç sapıtmadan ortaya koymuştur. İslam düşmanları
arkalarına aldıkları devlet gücüyle İslâmî değerlere
saldırmaktan uzak kalmıyorlar. Tarihte düşmanla diyalog kurulduğu
da kaydedilmiş değildir. Bunlarla Müslümanlar adına ve İslâmî
görünümle bir konsensüs sağlamak isteyenler yanılıyorlar.
Kemal
Gürüz, demokratik kuralları sadık bir şekilde uygulayan hükümete
de kafa kaldırmıştır. Oysaki bu hükümet kendilerine çok sadıktır.
İstekleri dışındada başka bir iş yapacakları beklenmez.
Saldırının amacı halen kendi gibilerinin güç sahibi olduklarını
ispatlamaktır. Ayrıca bu gibi çıkışlar hükümet rotasından
çıkmasın diye yapılan rötuşlardır. Kozlarını da daima
İslamî değerler üzerinden gerçekleştiriyorlar.
Geçmiş
tarihte hazırlanan tezle ortaya çıkışları asıl kendilerini
rahatsız edenlere dikkati çekmek içindir. Kırıkkale
Üniversitesi’nden uzaklaştırılan Yardımcı Doçent Alev
Erkilet Başer’in hazırladığı tezde İslam Devleti Hilafet’in
yeniden ikame edilmesi için çalışan Hizb-ut Tahrir’den
bahsedilmiş ve kitlenin görüşleri kitaba aktarılmıştır.
Burada söz konusu olan Alev Erkilet değil kendilerini, görüşleriyle
rahatsız eden Hizb-ut Tahrir’dir. Çünkü Hizb-ut Tahrir ümmeti
yeniden tek bir çatı (Hilafet) altında toplamak istemektedir.
Bunun gerçekleşmesi (İnşaAllah bu mutlaka gerçekleşecektir)
Kemal Gürüz gibi sabatayistlerin sonunu getirecektir. Onların
asıl korkuları İslam’ın tekrar hayata geri dönmesidir.
Hilafet’e
olan düşmanlıklarını açıkça ifade etmeye başladılar.
İP
lideri Doğu Perinçek, son günlerde bazı eleştirilere uğrayan
üniversite rektörleriyle dayanışma içinde olduklarını belirterek,
"Hilafet Ordusu hortlamıştır. Aynı Kurtuluş Savaşı'ndaki
gibi, Atatürk ve bağımsızlık mücadelesi verenlerin üzerine
sürülmektedirler" dedi.
Haber3com
02.10.2003
Yorum:
Zamanın
komünist zihniyetlileri ve savunucuları, komünizmin yıkıldıktan
sonra gerçek tehlikenin İslam olduğunu ifade etmektedirler.
Kapitalizmin düşmanı olanların ne de çabuk onların safına geçtiği
Müslümanları şaşırtmamalı. Küfür tek millettir ve
bunlar aynı zihniyet mensubudurlar. Elbetteki birbirlerini
koruyacak ve İslam’a olan kinlerini kusacaklardır. Bu şu gerçeği
ortaya koyuyor; 80’ninci yılını kutlayacakları cumhuriyet düzenleri
maya tutmamıştır, ümmet kendileri için yegane sistemin İslam,
koruyucu kalkanın Halife olduğunu idrak etmeye başlamasıdır.
Çünkü bu ümmette zerre kadar da olsa Allah’a iman mevcuttur.
Bu iman onları geri İslâmî hayata döndürecektir. Hilafet onları
tek bir ümmet olarak yeniden kucaklayacak, küfür ehli ve yandaşları
da işte o zaman bu dünyada ilk hüsrana uğrayacaktır. Ahiret boyutu
ise Allah’ın azabı küfür ehli üzerine elbette çetin
geçecektir.
Önce
saldırıyorlar sonra kasıtlarının yanlış anlaşılmasından
bahsediyorlar.
ABD
Savunma Bakanlığı Pentagon'un üst düzey yetkililerinden
Korgeneral William Boykin, "Müslümanların tanrısının put
olduğu"nu ileri sürdü. NBC televizyonunun görüntülerini
yayınladığı Boykin'in sözlerine ilişkin görüşü sorulan
Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, generali eleştirmekten kaçındı.
Bu
konuşmalarında ABD'nin kökten dinci İslamî militanlarla yaptığı
savaş için "Şeytanla savaş" ifadesini kullanan general,
"Bizi yok etmek istiyorlar çünkü biz Hıristiyan bir
ulusuz" diyor.
Kafirlerin
bu saçmalıkları ne ilk ne de sondur. Sürekli İslam’a çatan
saldırgan tavırlar sergiliyorlar. Haçlı seferlerinden bahsetmeleri
gibi… Daha sonra yanlış anlaşıldı diyerek konuyu geçiştirmeye
çalışıyorlar. Fakat kafirler içlerindeki kini açığa vurmakta
son dönem cesaretli oldular. Onları şımartan ise şu an sahip
oldukları güçtür. Gerçek kimlikleri de budur. Onlar asla İslam’ı
ve Müslümanları kendilerine yakın hissetmediler. Devlet ve güç
ten yoksun, darmadağın olmuş günümüz Müslümanlarının
manzarası onları daha da cesaretli kılıyor.
Bunları
susturmanın tek yolu Müslümanların yeniden tek bir ümmet ve
Hilafet sancağı altında birleşmesinden geçer. İslam’ın
hayatta olduğu dönemler nasıl ki İslam’a dil uzatma cüretini
gösterememişlerse, Hilafetin yeniden kurulmasıyla aynı konum gerçekleşecektir.
ABD
Korkmuş Bir Ülke
Havana
- Amerikalı ünlü filozof ve dilbilimci Noam Chomsky, ABD Başkanı
George W. Bush'un, 2004 yılında yeniden seçilebilmesi için "Amerikan
güvenliğine yönelik yeni bir tehdit üretmesi" gerektiğini
söyledi.
Chomsky,
"ABD korkmuş bir ülke... Yakında olacak bir tehdidi
zihinde uyandırmak kolaydır. Halkı uydurulmuş bir tehditle
dehşete düşürmek için oynayacakları bir kart var. Bunu yapmak
zor değil" dedi.
Anadolu
Ajansı 30 Ekim 2003
Yorum:
Amerika’nın
güttüğü politika neticesi hem kendi ülkesinde hem de dışarıda
korku ve terör uyandırmıştır. 11 Eylül üzerine bina ettikleri
siyasetleri halkı üzerinde korkuyu artırmış, aşırı derecede
emniyet konusu gündeme oturmuş, sürekli terör kurguları ile
yaşamaya itilmiştir. Bu siyaset dışarıda nefret, içerde korku
doğurmuştur. Chomsky bunu açıkça ifade edenlerden biri. Bu da
şunu gösteriyor: Kapitalizmin temsilcisi konumunda olan Amerika,
dünyaya kokuşmuş sistemi sunarak artık dünya halklarını
kandıramayacağına inanıyor. Bunun dışında yaşam kavgası
verebilmek için güç kullanımını devreye koymuştur. Bu içeride
terör korkusu, dışarıda ise aşırı askeri güç ve baskı
siyasetini beraberinde getirdi. Bu gün Amerikan halkı her an bir
saldırıyla karşı karşıya gelmekten korkar hale gelmiştir.
Bush yönetimi oluşturduğu bu temel üzerinden siyaset yapmaktadır.
Fikir babaları da bunun etkin olduğu kanaatine varmış olmalılar
ki, halkını hiçe sayarak siyaset yapmaya kalkıyorlar. Sadece çıkarını
düşünen bir düzende halkın hiç değeri yoktur...
|