Ana Sayfa YIL 14  SAYI 166-167  ŞABAN/RAMAZAN 1424  EKİM/KASIM 2003 E-Mail

HABER - YORUM

Hilafet Dergisi

Kemal Gürüz Hizb-ut Tahrir hakkında hazırlanan teze dahi tahammülü olmadığını gösterdi.

‘Rektörler komitesi toplantısına üniversiteler ile hükümet arasındaki gerginlik damgasını vurdu. Toplantı öncesinde dini içerikli bir doktora tezi ve kitaptan bölümler okuyan Gürüz, "Bu kitabı yayınlayan kuruluşun ve bu tezi yazan kişilerin hamileri devletin fevkalade üst kademelerindedir. Bu anlayışla uzlaşma söz konusu değildir" ifadesini kullandı..

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz; “Atatürk ilkeleriyle İslamiyet’in çatıştığını, Atatürkçü duyarlılık ve kaygılar dini otantik şekliyle öğretmemeyi onu bir ölçüde değiştirerek tanımlamayı gerektirebilir ki bu dini inanç özgürlüğüne açık bir müdahaleyi teşkil eder” denildiğini kaydeden Gürüz, ardından bir doktora tezinin Hizb-ut Tahrir’e hitap edilen bir doktora tezinden alıntılar yaptı.

Anka Ajansı 24.10.2003

 

Yorum:

Doğru… Atatürk ilkeleri İslâmî temelleri esas almayan, hatta tümüyle İslam karşıtı bir düzendir. Bundan dolayı da İslam’la çatışması doğaldır. İslam nizamı da asla kendi dışındaki bir sistemi benimsemez. Orta yol bulmaya çalışanlar hata ederler. Kemal Gürüz kendi kimliğini burada hiç sapıtmadan ortaya koymuştur. İslam düşmanları arkalarına aldıkları devlet gücüyle İslâmî değerlere saldırmaktan uzak kalmıyorlar. Tarihte düşmanla diyalog kurulduğu da kaydedilmiş değildir. Bunlarla Müslümanlar adına ve İslâmî görünümle bir konsensüs sağlamak isteyenler yanılıyorlar.

Kemal Gürüz, demokratik kuralları sadık bir şekilde uygulayan hükümete de kafa kaldırmıştır. Oysaki bu hükümet kendilerine çok sadıktır. İstekleri dışındada başka bir iş yapacakları beklenmez. Saldırının amacı halen kendi gibilerinin güç sahibi olduklarını ispatlamaktır. Ayrıca bu gibi çıkışlar hükümet rotasından çıkmasın diye yapılan rötuşlardır. Kozlarını da daima İslamî değerler üzerinden gerçekleştiriyorlar.

Geçmiş tarihte hazırlanan tezle ortaya çıkışları asıl kendilerini rahatsız edenlere dikkati çekmek içindir. Kırıkkale Üniversitesi’nden uzaklaştırılan Yardımcı Doçent Alev Erkilet Başer’in hazırladığı tezde İslam Devleti Hilafet’in yeniden ikame edilmesi için çalışan Hizb-ut Tahrir’den bahsedilmiş ve kitlenin görüşleri kitaba aktarılmıştır. Burada söz konusu olan Alev Erkilet değil kendilerini, görüşleriyle rahatsız eden Hizb-ut Tahrir’dir. Çünkü Hizb-ut Tahrir ümmeti yeniden tek bir çatı (Hilafet) altında toplamak istemektedir. Bunun gerçekleşmesi (İnşaAllah bu mutlaka gerçekleşecektir) Kemal Gürüz gibi sabatayistlerin sonunu getirecektir. Onların asıl korkuları İslam’ın tekrar hayata geri dönmesidir.

Hilafet’e olan düşmanlıklarını açıkça ifade etmeye başladılar.

İP lideri Doğu Perinçek, son günlerde bazı eleştirilere uğrayan üniversite rektörleriyle dayanışma içinde olduklarını belirterek, "Hilafet Ordusu hortlamıştır. Aynı Kurtuluş Savaşı'ndaki gibi, Atatürk ve bağımsızlık mücadelesi verenlerin üzerine sürülmektedirler" dedi.

Haber3com 02.10.2003

Yorum:

Zamanın komünist zihniyetlileri ve savunucuları, komünizmin yıkıldıktan sonra gerçek tehlikenin İslam olduğunu ifade etmektedirler. Kapitalizmin düşmanı olanların ne de çabuk onların safına geçtiği Müslümanları şaşırtmamalı. Küfür tek millettir ve bunlar aynı zihniyet mensubudurlar. Elbetteki birbirlerini koruyacak ve İslam’a olan kinlerini kusacaklardır. Bu şu gerçeği ortaya koyuyor; 80’ninci yılını kutlayacakları cumhuriyet düzenleri maya tutmamıştır, ümmet kendileri için yegane sistemin İslam, koruyucu kalkanın Halife olduğunu idrak etmeye başlamasıdır. Çünkü bu ümmette zerre kadar da olsa Allah’a iman mevcuttur. Bu iman onları geri İslâmî hayata döndürecektir. Hilafet onları tek bir ümmet olarak yeniden kucaklayacak, küfür ehli ve yandaşları da işte o zaman bu dünyada ilk hüsrana uğrayacaktır. Ahiret boyutu ise Allah’ın azabı küfür ehli üzerine elbette çetin geçecektir.

Önce saldırıyorlar sonra kasıtlarının yanlış anlaşılmasından bahsediyorlar.

ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'un üst düzey yetkililerinden Korgeneral William Boykin, "Müslümanların tanrısının put olduğu"nu ileri sürdü. NBC televizyonunun görüntülerini yayınladığı Boykin'in sözlerine ilişkin görüşü sorulan Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, generali eleştirmekten kaçındı.

Bu konuşmalarında ABD'nin kökten dinci İslamî militanlarla yaptığı savaş için "Şeytanla savaş" ifadesini kullanan general, "Bizi yok etmek istiyorlar çünkü biz Hıristiyan bir ulusuz" diyor.

Kafirlerin bu saçmalıkları ne ilk ne de sondur. Sürekli İslam’a çatan saldırgan tavırlar sergiliyorlar. Haçlı seferlerinden bahsetmeleri gibi… Daha sonra yanlış anlaşıldı diyerek konuyu geçiştirmeye çalışıyorlar. Fakat kafirler içlerindeki kini açığa vurmakta son dönem cesaretli oldular. Onları şımartan ise şu an sahip oldukları güçtür. Gerçek kimlikleri de budur. Onlar asla İslam’ı ve Müslümanları kendilerine yakın hissetmediler. Devlet ve güç ten yoksun, darmadağın olmuş günümüz Müslümanlarının manzarası onları daha da cesaretli kılıyor.

Bunları susturmanın tek yolu Müslümanların yeniden tek bir ümmet ve Hilafet sancağı altında birleşmesinden geçer. İslam’ın hayatta olduğu dönemler nasıl ki İslam’a dil uzatma cüretini gösterememişlerse, Hilafetin yeniden kurulmasıyla aynı konum gerçekleşecektir.

 

ABD Korkmuş Bir Ülke

Havana - Amerikalı ünlü filozof ve dilbilimci Noam Chomsky, ABD Başkanı George W. Bush'un, 2004 yılında yeniden seçilebilmesi için "Amerikan güvenliğine yönelik yeni bir tehdit üretmesi" gerektiğini söyledi.

Chomsky, "ABD korkmuş bir ülke... Yakında olacak bir tehdidi zihinde uyandırmak kolaydır. Halkı uydurulmuş bir tehditle dehşete düşürmek için oynayacakları bir kart var. Bunu yapmak zor değil" dedi.

Anadolu Ajansı 30 Ekim 2003

 

Yorum:

Amerika’nın güttüğü politika neticesi hem kendi ülkesinde hem de dışarıda korku ve terör uyandırmıştır. 11 Eylül üzerine bina ettikleri siyasetleri halkı üzerinde korkuyu artırmış, aşırı derecede emniyet konusu gündeme oturmuş, sürekli terör kurguları ile yaşamaya itilmiştir. Bu siyaset dışarıda nefret, içerde korku doğurmuştur. Chomsky bunu açıkça ifade edenlerden biri. Bu da şunu gösteriyor: Kapitalizmin temsilcisi konumunda olan Amerika, dünyaya kokuşmuş sistemi sunarak artık dünya halklarını kandıramayacağına inanıyor. Bunun dışında yaşam kavgası verebilmek için güç kullanımını devreye koymuştur. Bu içeride terör korkusu, dışarıda ise aşırı askeri güç ve baskı siyasetini beraberinde getirdi. Bu gün Amerikan halkı her an bir saldırıyla karşı karşıya gelmekten korkar hale gelmiştir. Bush yönetimi oluşturduğu bu temel üzerinden siyaset yapmaktadır. Fikir babaları da bunun etkin olduğu kanaatine varmış olmalılar ki, halkını hiçe sayarak siyaset yapmaya kalkıyorlar. Sadece çıkarını düşünen bir düzende halkın hiç değeri yoktur...

YIL 14  SAYI 166-167  ŞABAN/RAMAZAN 1424  EKİM/KASIM 2003

Yukarı