Ana Sayfa YIL 13   SAYI 151   R.AHİR 1423   TEMMUZ 2002 E-Mail

ULUSLARARASI KRİZ GRUBU 30 OCAK TARİHLİ RAPORU

ICG International Crisis Group

IMU (Özbekistan İslami Hareketi)

ve

Hizb-ut Tahrir:

Afganistan Savaşı’nın İşaretleri

- 4. Ve Son Bölüm -

2000-2001 yıllarında Kırgızistan’da, daha acımasız bir politika izlendiğine ilişkin işaretler bulunmasına rağmen, Hizb-ut Tahrir üyeliğinin hükmü bir istisna olarak kalmaktadır. Polislerin artan kullanımı, Hizb-ut Tahrir’in propaganda aktivitelerinin sınırlandırılmasında bazı etkilere sahiptir. Ancak hareketin genişlemeye ve büyümeye devam ettiğine dair ileri sürülen birçok delil vardır.

Beyannameler gittikçe artarak, sadece Özbekçe değil, Kırgızca ve Rusça da yayınlanmaktadır. Bununla beraber Hizb-ut Tahrir, Kırgızistan’da öncekinden epeyce daha bir gizlilik içerisinde hareket etmektedir ki; belki daha fazla radikalleşmesi bir yana, otoritelerin işinin daha da zorlaşması ve diğerlerinin hareketin hedefleri ve taktiklerinden habersiz kalması söz konusudur. Kırgız otoriteleri, Özbekistan’ın beceriksiz taktikleri ile diyalog tabanlı daha ılımlı bir yaklaşım arasında bölünmüş görünmektedir. Şu anda onlar karışık, yani diyaloga açık ama aynı zamanda yerel olarak, Hizb-ut Tahrir üyelerine karşı baskıcı bir politika sürdürmektedirler: Buna ek olarak, harekete geniş çaplı olarak saldırmaları için insan gruplarını ve çeşitli kurumların desteğini güvence altına (satın) almaya çalışmak. Bir de yönetim kademelerinde bürokratik çıkarlar vardır ki; kendi güç ve nüfuzlarını genişletmek için Hizb-ut Tahrir’i bir “tehdit” olarak kullanmaktadırlar. Hem Ulusal Güvenlik Servisi hem de İçişleri Bakanlığı, sert bir çizgi izlemektedir ve (bundan dolayı) şiddet yanlısı yöntemler benimsemeyen polisten ve güvenlik güçlerinden bazı memnuniyetsizlikler bulunmaktadır.

Oş’daki İslami İşbirliği İçin İslami Merkezin müdürü ve eski Kırgızistan müftüsü Şeyh Sadık K. Kemaleddin, yerel ve ulusal hükümet yetkililerinin kendisine ve diğer yüksek (rütbeli) din adamlarına sık sık danıştıklarını ve dini aşırılık (radikalizm) ile mücadele konusunda nasıl bir strateji geliştirebileceklerini sorduklarını vurguladı. Şöyle dedi: “Başkanımızın komşu ülkelerde meydana gelenlerin (ülkemizde) tekrarlanmasına izin vermeyeceği için memnunum. Tavsiyelerimiz güzel meyveler verdi ve inanıyorum ki, eğer hükümetimiz Hizb-ut Tahrir konusunda politize olmaktan çekinirse, trajik olayları önleyebileceğiz.” Diğer taraftan burada bir tehlike söz konusudur. Şöyle ki; 11 Eylül’den sonra uluslararası politikalarda yaşanan “anti-terörizm” konusundaki gerilim, bazı hükümet üyeleri tarafından, Hizb-ut Tahrir’e karşı baskıların şiddetlendirilmesi için yeterli bir gerekçe olarak yorumlanabilecektir.

Tacik otoriteleri ise; 1999’dan beri, başta Kuzey Suğd Eyaleti’nde (eski adı Leninabad idi) olmak üzere, sayıları hızla artan Hizb-ut Tahrir üyelerine karşı, daha sert bir çizgi izlemektedirler. Sadece üyelik şüphesi bulunanların değil, şüphelilerden birinin tüm aile fertlerinin dahi tutuklandığı ilk kitlesel tutuklamalar, 2000 yılının başlarında gerçekleşti. Tacikistan’da kuzey bölgelerinin, geleneksel olarak, çok kopuk kalmasından dolayı, Hizb-ut Tahrir’in Suğd Eyaleti’nde büyümesi, bazı gözlemciler için sürpriz olmadı. Fakat büyüme daha çok Özbek kökenliler arasında oldu ve hareket birçok Tacik tarafından, bir dış fenomen (olgu) olarak görüldü.

Bununla birlikte, onun başarısının sebebinin bir bölümü, ülkenin yasal İslami muhalefet partisi -İslami Rönesans Partisinin (IRP), insanları hayal kırıklığına uğratmasından kaynaklanmaktadır. IRP liderlerinin hükümet ile işbirliği yapması, daha radikal İslami gruplar için, siyasal yelpazede doldurulmak üzere bir boşluk bıraktı. Diğer taraftan beceriksiz yönetime duyulan tepki, güvenlik servislerindeki birçok kimse arasında, siyasal İslam’a olan güvensizliğin kırılmasına ve elitler arasında, kırılgan bir barış sürecinin muhtemel istikrarsızlaşması korkusuna yol açabilir. Muhalefetteki politikacılar, hükümetin tepkisinin geleceğe yönelik problemlere zemin hazırlamasından endişe etmektedirler. Demokrat Partinin eski başkanı Cumabey Niyazov, ICG’ye şunları söyledi: “Parti aktivistleri, hapishaneye konulmakta ve beş yıl boyunca tutuklu kalmaktadırlar. Ceza süresi bitince dışarı çıkacaklar. Onlar hapishanede yalnızca (radikal) İslami teorileri öğretmekle kalmıyorlar, dahası suç dünyasının unsurlarıyla (diğer tutuklularla) da temasa geçiyorlar. Onlar hapishaneden çıkar çıkmaz, (yeni) gruplar oluşturacak ve sponsor arayışına yöneleceklerdir.

Üç ülkenin (Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan) hepsinde de, yönetimlerin tepkisi; kısmen sadece gerçek güvenlik endişeleriyle sonuçlanabilir. Örneğin; 2000 yılında Tacikistan’ın Suğd Eyaleti’nde, [aslında nüfuz kazanmak arzusuyla yerel yetkililer tarafından provake (tahrik) edilen], birçok (yaklaşık 400 defa) tutuklama operasyonları düzenlendiği öne sürülmektedir. Parti aktivistlerinin [ortalama sekiz ila on iki yıl arasında] mahkum edilmesi, ortalama üç ila beş yıl arasında mahkumiyetler verilen Duşanbe’den dikkat çekici derecede daha şiddetliydi. Suğd Eyaleti’nde verilen para cezaları [yaklaşık 500$] da yine hem Duşanbe’den hem de Kırgızistan’dan çok daha yüksekti.

IV. SONUÇ

Geleceğe bakıldığında, hem bölgedeki yönetimler hem de uluslararası toplum açısından, mevcut sosyal kargaşaları harekete geçirecek köklü nedenlerin üstesinde gelinmesi, önemli olacaktır. Ekonomik ilerleme statik (durağan) kaldığı ve siyasal sistem de sadece retorik (lafta kalan) bir his olarak demokratik olmaya devam ettiği sürece; -adı ister Hizb-ut Tahrir, ister IMU, isterse başka bir şey olsun- daha aşırı İslami organizasyonlar, cazibeleriyle (çekim güçleriyle) daha fazla büyüyebileceklerdir.

Son birkaç yıl boyunca hareketin dinamiklerinden yola çıkıldığında; bölgedeki yönetimler farklı bir yaklaşım tarzı izlemedikleri sürece, Hizb-ut Tahrir’in büyümeye devam edeceği kesindir. Bazı üyeler tarafından, kendilerine şiddet kullanımı için izin verilmemesi nedeniyle üzüldükleri ve IMU’ya sempati duydukları şeklinde, şahsi olarak yapılan açıklamalar ve hareketin işsiz ve eğitimsiz gençleri kazandığı gerçeği; Hizb-ut Tahrir’in er geç daha askeri (şiddet yanlısı) bir hareket haline dönüşeceği ihtimalini gündeme getirmektedir. Bu olması muhtemel durumlar; devletlerin harekete yönelik politikalarının ve genel sosyo-ekonomik şartların boyutlarına bağımlıdır. Birçoğu da, bölgede inanç özgürlüğüne ilişkin politikalara ve sivil toplumun genel duruma bağlı olacaktır.

Terörizm ile mücadeleye verilen destek büyük çapta olmasına rağmen; eğer uluslararası toplum Orta Asya’da önlem almak adına, (terörizm ile mücadeleye ilişkin) kuralların işletilmesinin devamına izin verirse, bunun uzun vadedeki sonuçları korkunç olacaktır. Hizb-ut Tahrir’in IMU ile ilişkileri, özel bir dikkate layıktır. Hizb-ut Tahrir üyeleri, diğer organizasyonlarla sağlam (içli-dışlı) bağlantılarının olduğunu yalanlamakla birlikte, aynı zamanda kendi hedefleri için, onlara yakınlık gösterdiklerini kabul etmektedirler.

Geçmişte liderler arasında görüşmeler yapıldığına dair raporlar ve Namangani’nin Hizb-ut Tahrir’i desteklediğine dair kayıtlar bulunmaktadır!. Birçok eski IMU savaşçısının yeni bir bağlılık ve liderlik arayışı içerisinde olabilmesinden bu yana, Hizb-ut Tahrir çekici yeni bir yuva haline dönüşebilir. Bu da Hizb-ut Tahrir’in giderek artan potansiyeli ile beraber, daha da radikalleşmesi anlamına gelebilir.

Bununla beraber, özellikle uluslararası askeri kuvvetlerin IMU’nun üzerine gitmesinden (onu bitirmesinden) ötürü; Hizb-ut Tahrir liderliği muhtemelen yakın dönemde, şiddet dışı olduğu şeklindeki genel kabulü korumaya devam edecektir. Diğer taraftan bölgedeki yönetimlere karşı oldukları için (partiye) katılan sıradan üyeler; IMU gibi alternatif bir şiddet yanlısı grubun yeniden ortaya çıkması halinde, partiden ayrılabilirler. Her iki durumda da, bu hareketlerin hitabetini ayakta tutan şartlar altında Orta Asya; mevcut düzeni yok etmeyi hedefleyen radikal İslami hareketlerin meydan okuması ile karşı karşıya kalacaktır.

Özbekistan ve ona komşu devletler

***

Oş/Brüksel 30 Ocak 2002

Kaynak: www.crisisweb.org

Bu raporun orijinali: A400538_30012002.pdf [307 kb]

Türkçe metni (tüm): IMU VE HIZB-UT TAHRIR.pdf [197 kb]

YIL 13  SAYI 151  R.AHİR 1422  TEMMUZ 2002

Yukarı