Ana Sayfa YIL 15  SAYI 174-175-176  R.AHİR/C.EVVEL/C.AHİR 1425 / HAZ. TEM. AĞUS. 2004 E-Mail

HABER - YORUM

Hilafet Dergisi

AMERİKA (IRAKLI) MÜSLÜMANLARI KATLEDİYOR

Irak’taki Müslümanlara yönelik acımasız ve korkakça yapılmış olan katliamlar işgalci Amerika tarafından aralıksız devam etmektedir. Bu ise gündemde Filistin’deki göstergecilere yapılmış olan saldırıya ve 20 mayıs perşembe günü saat 14:30’da bir düğün salonuna yapılmış olan helikopter saldırısı sonucu yaklaşık 45 kişinin ölümüne neden olan saldırılara çok benzemektedir. Bu saldırı Suriye sınırına 50 km uzaklığında bir köyde meydana gelmiştir. Olay gerçekleşmeden önce Amerika birlikleri, duyulan silah seslerine yönelik bir inceleme başlatmış ve bu silah seslerinin düğün dolayısıyla atılan silah sesleri olduğuna karar vermiş ve olay yerini terk etmişti. Bu olayın hemen ardından olay yerine gelen bir helikopterin salona ateş açması sonucu içerde bulunan 15’i çocuk 10 kadından oluşan toplam 45 kişiyi katletmiştir.

Amerikan genel komutanı açıklamasında helikopterin gizli polis tarafından kullanılan sığınağa saldırı düzenlediğini belirtmiştir.

Bu açıklama korkakça yapılmış bir davranışın korkakça söylenmiş bir yalanıdır. Bu ise Amerika’nın suçsuz Müslümanları katlettiği ilk olay değildir.

Temmuz 2002’de Afganistan’ın Uruzgan şehrinde düğün merasimine yapılmış olan hava saldırısında toplam 47 kişi hayatini kaybetmiş ve 117 kişi de yaralanmıştı. Ve yine ayni bahaneleri uydurularak teröristleri imha ettiğini öne sürmüştür.

Açık ve net olması gerekir ki, Bağdat’taki Amerikan ve İngiliz askerleri ve komutanları tarafından Müslüman mahkumlara yönelik işkenceler, cinsel tacizler, tecavüzler ve öldürme olayları açığa çıktıktan sonra bir Müslüman’ın canı, malı ve namusu onlar için hiçbir değer teşkil etmediği apaçık ortaya çıkmıştır.

Onun yerine ise, teröristleri hayattan uzaklaştırma operasyonlarına başvurmuş ve basari elde etmiş ve gerek Filistinli olsun gerek Iraklı olsun onları sorgusuz sualsiz sokak ortasında katletmek kabul edilir hale gelmiştir. İntikam duygusu yalnız bırakılarak bu tür olaylara neden olmuştur.

Irak’taki Müslümanların hakkını savunacak Suriye askeriyesi nerde?

Daha ne kadar Suudi aileleri Amerikan ve İsrail tanklarına ve uçaklarına petrol vermeye devam edecek?

Sadece Hilafet’in emirliği altında bu ümmet tekrar hak ettiği pozisyonuna geri dönecek ve bütün işgalci güçleri Müslüman ülkelerinden yok edecektir.


 

AMERIKA İNSAN HAKLARI RAPORU DÜNYACA ALAY EDİLDİ

Yakın zamandaki Amerikan eyalet bakanlığı tarafından basına yansıtılan senelik insan hakları ihlalleri raporunu dünya çapında alaya uğramıştır.

“İnsan Hakları ve Demokrasi” isimli rapor mayısın 15’de basına verilmesi planlanmıştı. Fakat Abu Garip hapishanesinde Amerikan birlikleri tarafından Iraklı mahkumlara yapılan dünyaca ün kazanmış işkence resimleri ortaya çıkma sebebiyle 2 hafta ertelenmiştir.

267 sayfadan oluşan bu rapor Amerika’nın 101 ülkede yapmış olduğu insan hakları kampanyasını ele almıştır.

Fakat şimdi ise bunlar Amerika’nın milli sahada ahlak dersleri vermek için kurulmuş olan zarif bir girişim olarak nitelendiriliyor.

Colin Powell: “Amerikan resmi kayıtlarda Amerika’nın 2003-2004’de dünya çapında insan hakları ihlallerini açığa çıkarma ve tedavi girişimlerde bulunmuştur. Ayni zamanda yeni oluşmuş demokrasileri canlı ve dengeli tutmayı teşvik etmiştir.” diye bir beyanatta bulunmuştur .

Latin Amerikan İnsan Hakları Gözetim bölgesi başkanı José Vivanco: “Irak’taki mahkumlara yapılmış olan kotu muamele sadece Amerika’nın güvenilirliğini değil aynı zamanda insan hakları davasında da anıtsal bir felaket oluşturmuştur”, “Bu günlerde hiç kimse Amerika’nın İnsan Hakları konusundaki beyanatlarını dinlemek istemiyor” şeklinde bir açıklamada bulunmuştur. Aslında, daha önceki raporların içeriğinde ihlaller konusunda benzerlik gösteren ülkelere ceza/yaptırım uygulanmıştı.

Örneğin; raporda Suudi Arabistan’ın olumsuz İnsan Hakları Raporu’nu şöyle özetlemiştir: “Emniyet güçleri tutuklu ve mahkumlara yönelik işkence ve kötü muameleyi sürdürüp keyfi tutuklamalarda bulunup mahkumları kimseyle görüştürmediler.”

Yukarda gecen rapor bir Amerikan yetkilisinin su sözleri sarf etmeye sevk etti: “Bu rapor bizi iki yüzlü olarak niteliyor.”

Şüphesiz ki, Amerika’nın bu raporu ertelemesindeki asil maksadı, Irak İnsan Hakları safında eski güvenilirliğini kazanmaktı.

Amerika hiç zaman kaybetmeden kamuoyundan özür dileyip, Irak’taki 7 birliğini İnsan Hakları mahkemesine sevk etmiş ve şimdilik birini yargılamıştır. Fakat, Amerika’nın eski güvenilirliğini yeniden kazanmak için yapmış solduğu bu çabalar fazla etkili olamamıştır.

Çünkü, Amerika’nın ihlal konumunda uzun ve kötü bir geçmişi vardır.

Bu ulus için tek değer yargısı ulusal çıkarlarıdır.


 

G7, OPEC’TEN PETROL ÜRETİMİNİ ARTTIRMASINI İSTEDİ

21 yıldan sonra petrol fiyatlarının artması ve varil başına 40 doları geçince, bir grup zengin ülkeler (G7) petrol üretiminin artmasını istediler. Fakat petrol üreten kartel Beyrut’taki OPEC toplantısını haziranın 3’ne erteleyince büyük bir olumsuz tepki görmüştür.

New Yorkt’a G7 liderleri: “Biz, petrol üreticilerinden yeterli donanımda bulunmalarını ve petrol fiyatlarını eski ve dengeli bir hale geri getirmelerini istiyoruz” diye bir açıklamada bulunmuşlardır.

Amerikan Enerji Bakanı Spencer Abraham Suudi Arabistan petrol üretiminin günde 2 milyon varile kadar arttıracağını kabul ettiğini söylemiştir.

Ardından Suudi Arabistan Petrol Bakanı Ali al-Naimi ile gerçekleşen bir özel toplantıda Abraham İngiltere’nin bütün isteklere karşı gelebilmek için petrol üretimini günde 10.5 milyon varile kadar çıkarma girişimlere cevaz verdiğini açıklamıştır. Petrol endüstrisi ile yakın ilişkide olan Amerika, günlük 12.2 milyon varil ihraç edip, günlük 20 milyon varil tüketmektedir. Irak Petrol Bakanı İbrahim Bahr al_Uloum: “Biz her türlü üretim artışını destekliyor ve piyasadaki dengesini sağlayabilmesi için çaba gösteriyoruz” diye beyan etmiştir.

Iran Petrol Bakanı Bijah Zangaheh de ayni şekilde Suudi Arabistan Bakanına bu konuda destek vermiştir.

Müslüman ülkeleri zengin G7 ülkelerini (İngiltere ve Amerika dahil) bu konuda tatmin etmek için sabırsızlanırken, Venezuela Enerji Bakanı Rafael Ramirez ayni fikirde olmadığını ve piyasadaki fiyat artışının üretimle alakalı olmadığını belirtmiştir.

Oysa 1973’teki petrol ambargosunda Amerika’nın donanım eksikliğini Venezuela karşılamıştı. Yine de Amerika’nın şimdiki hükümeti bir çok Müslüman ülkesini desteklediği gibi Venezuela’ya bu konuda destek vermemiştir. Başbakan Chavez bu konuda baskılara ve bir çok Amerikan arkalı girişimlere direnç göstermiştir.

Bu ise, Müslüman dünyasının örnek alması gereken durumlardan bir tanesidir.

Amerika’nın önderlik yaptığı koalisyon Irak’taki Müslümanları katlettiği bir zamanda, bizim şerefsiz yöneticilerimiz bu petrolü silah olarak kullanmaları mı gerekir yoksa düşmanlarını memnun etmek için sabırsızlanmaları mı gerekir???


 

RAFAH’A İSRAİL SALDIRISI

Geçen ay İsrail güçleri Gaza’daki Rafah mülteci kampına güvenlik operasyonu adı altında gerçekleştirdiği saldırıda sivil halka ait yerleşim birimlerini yerle bir etmiştir. Gökkuşağı olarak isimlendirilen bu operasyonda Rafah mülteci kampı ile bağlantısı olduğu sanılan militer saldırılarına yönelik bir intikam saldırısıydı.

Son saldırılara baktığımızda 3 gün zarfında yaklaşık 40 Filistinli hayatını kaybetmiş fakat İsrail yanlısı hiç bir kayıp olmamıştır.

BM Filistin’e Yardim Teşkilatı ile İsrail arasında çıkan çelişkide, teşkilat Filistinlere ait 180 evden bahsederken İsrail sadece 12 evden bahsetmektedir.

İsrail Adalet Bakanı Josef Lapid yaşlı bir Filistinli kadının resimleri Nazi kampında öldürülen büyük annesini hatırlattığını söyleyince, Ariel Sharon tarafından çok şiddetli bir şekilde uyarılmış ve bu tür benzetmelerin kabul edilemeyeceği konusunda çok şiddetli tepki göstermiştir. Bu son saldırılarda dikkati çeken ise BM hariç kamuoyundan kayda değer hiç bir tepkinin olmamasıdır. Bu ise dünyadaki çifte standart uygulamasının göze çarpan bir örneğidir. Filistin halkına yönelik gaddarlıklar en son İntifa’dan bu yana hep gözardı edilmiştir.

Irak’ın konumuna gelince, kendileri tarafından başa getirilen diktatörden kurtarma bahanesiyle savaşa koşa koşa katılmışlardır. İnsanlığın kale burçları olduklarını iddia eden bu ülkelerde ise, asıl bilinmesi gereken husus kendi menfaat ve çıkarları olduğunu ve onları harekete geçiren insanlık değil sırf maddi çıkarları olmasıdır.

YIL 15  SAYI 174-175-176  R.AHİR/C.EVVEL/C.AHİR 1425 / HAZ. TEM. AĞUS. 2004

Yukarı