Ana Sayfa YIL 15  SAYI 174-175-176  R.AHİR/C.EVVEL/C.AHİR 1425 / HAZ. TEM. AĞUS. 2004 E-Mail

AİLE TERBİYESİNİN ÖNEMİ

Bülend S.

Şüphesiz ki, insanlar yaşamakta oldukları çevreden ve gelişen olaylardan etkilenmektedirler. Bu etkilenmenin neticesinde de insanın kişiliğinin ve karakterinin değişime uğraması kaçınılmazdır. Çocuklarımızın hayatında bu etkilenmenin ileride büyük bir rol oynayacağını ve bunun neticesinde de, nasıl bir kişiliğe, karaktere ve sosyal yapıya sahip olacaklarını kestirmek o kadar da zor değildir. Etkilenmedeki en önemli etken ise arkadaş faktörüdür. Çünkü çocuk zamanının çoğunu arkadaşları ile geçirdiği için birbirlerine yapmış oldukları iyi veya kötü hareketlerden, söylemiş oldukları güzel veya çirkin sözlerden maksimum derecede etkilenmekteler. Örneğin; kötü arkadaşları olan insanların çoğunun kötü yollara girdiklerini ve kötü alışkanlıklara başladıklarını görmekteyiz. Buda merdivenin basamakları gibidir. Kötü arkadaşlarının arasında ne kadar çok kalırsa kişi basamak basamak kötülüğün içine iner. İyi arkadaş edinen insanlar ise tersi bir yönde ilerleyerek kendilerini hayat sahasında insanların saygıyla karşılayacakları bir konuma yükseltirler. Bu hususta ahlak ve terbiye bakımından insanlığın en güzeli olan Resul (sav) arkadaş seçiminin ne kadar önemli olduğunu Ebu Musa (ra)’ın anlatımıyla bize şöyle bildiriyor:

Resul (sav) buyurdular ki: “iyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir ya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince: Ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın.” (Buhari, Müslim)

Bundan dolayı Müslüman olup Allah-u Teala’nın hükümlerine uyan aileler yine böyle ailelerle dostluk kursunki çocukların kötü arkadaşlar edinme olasılığı iyice azalsın ve birbirinden güzel örnekler alsınlar.

İnişli çıkışlı bu hayat merdiveninde, yükseklere çıkılabilmesi için bir insanın çocukluğunda almış olduğu aile terbiyesi çok önemlidir. Çünkü çocukların kişiliklerini oluşturacak olan ilk temel taşlarını aile yerleştirmeye başlar. Ve aileden aldıkları bu temel bilgiler ile çevrelerinde gelişen olayları kıyaslayıp, buna göre hareket ederler. Acaba ebeveynler nasıl bir terbiye vermeliler ki çocukları toplumda sevilip sayılan şerefli insanlar olabilsinler. Tabi ki, bu da ancak insanı kalkındırmaya tek müsait ideoloji olan İslam ideolojisinin ortaya koyduğu terbiye metoduyla gerçekleşecektir.

İslam terbiyesiyle terbiyelenmiş ve ahlakıyla ahlaklanmış olan bir insan, yalnız toplumda sevilip sayılan şerefli insan değil, Allah katında da şerefli bir insan olur ki; bu da merdivenin en üst basamağıdır. Buna en güzel örnek ise bizzat Resul (sav)'ın terbiye etmiş olduğu sahabelerin dönemidir. O cahiliye toplumunun içinden çıkan insanların ne kadar mutena insanlar haline geldiklerini, ne kadar büyük zaferler kazandıklarını, insanlık Arap Yarımadası dışında rezil ve sefil bir hayat yaşarken o insanların İslam terbiyesiyle kendilerini yetiştirip, amellerimde ölçü olarak haram ve helali benimsedikten sonra, İslam Devlet'inde zekat verecek tek Müslüman’ın dahi kalmadığı bir dönem yaşadıklarına şahit olmaktayız.

Kur'an ahlakıyla ahlaklanmış bu insanlar yüzyıllar boyu insanlara zulmetmiş, yönetmiş ve korku saçmış olan Devlet'leri ve medeniyetlerini yıkıp, yüzyıllar boyu onları yönetmiş ve onlara adaleti gösterip hükmetmiştir. İşte bize layıkıyla örnek olan bu insanlar inandıkları yolda hareket edip, Allah-u Teâla'nın yardımıyla güzel sonuca ulaşmışlardır. Demek ki, Resul (sav)'i ve sahabelerini örnek alacak olan insanlar sabreder ve azmederlerse bu yolda Allah-u Teala'nın yardımıyla muvaffak olacaklardır.zira bunu Allah (cc) bize vaat etmiş ve şöyle buyurmuştur.

“Ey iman edenler eğer siz Allah'a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.

İnkar edenlere gelince onların hakkı yıkımdır. Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır.” (Muhammed 7-8)

Biraz önce merdivenin üst basamaklarında olan sahabenin yaptıklarını örnek olarak verdik. Gerçekten bu insanlar hakkında okunan kitaplar, söylenen sözler insana bir rahatlık veriyor. Fakat birde madalyonun öteki yüzü var. O da günümüzdeki Müslümanların bu merdivenin neresinde olduğudur! Maalesef günümüzde bu basamaklara çıkabilenler çok azdır. Peki neden azdır? Çünkü günümüzde çocuklarına İslam terbiyesi verecek olan insanların çoğunun kendilerinin İslam'dan haberi yoktur. Günden güne de Allah'ın ayetlerinden uzaklaşmaları ise olayın en acı boyutu. Eğer insan bir şeyi öğrenmediyse nasıl öğretebilir! Kendilerini kaptırmış oldukları modernleşme sevdası ve zengin olma hayalleri ile yanıp kavrulmakta olan bu insanlar çocuklarına nasıl bir terbiye verebilir! Onların vereceği terbiye bir asra yakın zamandan beri Müslümanları zelil bir şekilde yaşamaya sevk eden, adı Müslüman olan yöneticilerin almış oldukları terbiyedir. İşte düşmüş olduğumuz bu alçaklığın sebebi, eğer bu durumun farkındaysak bununda tek bir sebebi var oda Allah'ın ipine sarılmamamızdandır yani yukarda belirttiğimiz o cahiliye toplumunun insanını dünyanın efendisi yapan değerlere sarılmayışımızdandır. Sahabenin yaptığı gibi amellerimize haram ve helali ölçü almayışımızdandır. Eğer biz haramı helali ölçü almazsak çocuklarımızda almaz. Biz haramı helali ölçü alalım ki, çocuklarımız da alsın. Biz Allah-u Teâla’nın ipine sarılalım ki çocuklarımızda sarılsın. Çocuklarımızdan da onların çocukları görüp örnek alsınlar ki onlarda sarılsınlar. Ve yüzyıldır nesilden nesile gömüldükleri bu sapıklıktan kurtulsunlar.

“Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar, nefislerinin arzusuna uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler.” (Meryem 59)

Cumhuriyet'ten bu yana bizim koynunuza girip bizi uyutan batılı olma hevesi gözlerimizi o kadar kör etmiş ki, Allah-u Teâla'nın gönderdiği Kur'an’ı okumaktan bile geri kalmışız. Bu sapıklığın, geri kalmışlığın ve cahilliğin, namazı bırakmamızın sebebi ise Allah-u Teâla'nın hükümlerini rafa kaldırıp, unutmamızdan başka bir şey değildir. Zira biz Allah'ın dinine yardımdan geri kaldık ve yukarda da okuduğumuz ayette (Muhammed 7) olduğu gibi Allah'ta bize yardımda geri kaldı.

İşte başımıza yüzyıla yakın bir süredir gelen yıkım ve işlerimizin boşa çıkması, yakın geçmişteki atalarımızın çocuklarına namazı ve Allah-u Teâla'nın hükümlerini öğretip uygulatmadıklarından dolayı gelmiştir. Namazı kılmayan bu nesil işte böyle geldi. Babamın babası babama öğretmedi, babamda bana öğretmedi. İşte bu nesil böyle geldi. Su kesildi, ağaç sarardı ve kurudu. İşte bu nesil böyle geldi.

Bakın Din'i çocuklarına öğretmeyip nesillerini kurutan atalarımızın, babalarımızın, eğer öğretmezsek bizlerin kıyamet günü halimiz ne olacak. Allah c.c. bize şöyle haber veriyor.

“Ateşe arz olunurlarken onların, zilletten başlarını öne eğerek, gizli gizli göz ucuyla baktıklarını göreceksin, inananlarda; İşte asıl ziyana uğrayanlar, Kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini günaha sokanlardır, diyecekler. Kesinlikle biliniz ki zalimler sürekli bir azap içindedir.” (Şura 45)

Buradan size sesleniyorum, ben müslümanım diyen bütün annelere ve babalara!!! Çocuğunuza ilk önce imanı öğretin. Onlara Allah sevgisini aşılayın. Ondan sonra Muhammed Mustafa (sav) sevgisini aşılayın ki, onu örnek alıp gösterdiği yolda yürüsünler. Sahabenin sevgisini aşılayın ki, ışık saçan o yıldızlara bakıp yönlerini kaybetmesinler. Onlara melekleri sevmeyi öğretin ki; bıkmadan usanmadan Allah-u Teâla'yı tesbih edip ona kullarını affetmesi için yalvaran o nurların Allah-u Teâla'dan bizim için diledikleri mağfirete layık olup, onların yalvarışlarını boşa çıkarmasınlar. Bunları yapalım ki hepimizi yaratan Allah-u Teâla yaptıklarımızı boşa çıkarmasın. Allah sevgisini ve O'ndan korkmayı öğrettiğimiz bu çocukların güzel amellerinden dolayı göğüslerimizi kabartıp mutlu etsin.

Hepimiz biliyoruz ki, bütün anneler ve babalar çocuklarının yapmış oldukları güzel amellere sevinirler ve iftihar ederler. Hele de başkaları tarafından çocukları övülürse! Maşaallah ne kadar güzel terbiye almışlar ailelerinden, çok terbiyeli çocuklarmış denildiğini duyarlarsa bu onların çok hoşuna gider. Bakın Ayet'i Kerime'de Allah-u Teâla buna ne kadar muhteşem bir örnek veriyor.

“…İncil'deki vasıfları da şöyledir; Onlar filizlerini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerinde hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kafirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükafat vadetmiştir.” (Fetih 29)

Gelin çocuklarınızı Allah-u Teâla'ya layık bir şekilde yetiştirin ki, Allah'ın katına çıktığınız vakit hoşnut olacağınız bir şekilde karşılanasınız. İnşaallah hepimiz işleyeceğimiz iyi amellerle ziyandan kurtulup, Allah-u Teâla'nın karşısına yüzümüz kızarmadan çıkarız.

“Asra yemin ederim ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak inanıp iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” (Asr 1,2,3)

YIL 15  SAYI 174-175-176  R.AHİR/C.EVVEL/C.AHİR 1425 / HAZ. TEM. AĞUS. 2004

Yukarı