ABD Başkanı Bush’un haçlı seferlerini ilan etmesinin ardından
dünyanın çeşitli kesimlerinde sistematik olarak bir savaş
yürütülmektedir. Savaş alanları farklı olmasına rağmen işlev
aynıdır. Savaşın taktiği, üslubu, sadece Müslüman kesimi içermekle
birlikte uygulanış şekli her yerde aynıdır. Yani Amerikan modeli bir
savaş Müslüman beldelerinde ateşini yakmaktadır. Bu savaşın
içerisinde her tarafta Amerikan askerinin olması şart değildir.
|
|
Şart; benimsenen taktiğin Amerikanca olmasıdır ve Amerika’yı razı
etmesidir. Bu olaylar Amerikanın dünyanın sıcak bölgeleri dediği
İslam coğrafyası/Orta Asya’dan Güney Afrika’nın diğer ucunu kapsayan
çizgide devam etmektedir.
Dünyanın neresinde olursa olsun Müslümanlara karşı işlenen
katliamlar ve saldırıların Amerikan teröründen kopuk olduğu
düşünülemez. Saldırılardaki benzerlikler ve işkenceler bunun açık
kanıtlarıdır.
Bunun bir örneğini Müslümanlar geçtiğimiz günlerde Tayland /
Patani’de yaşamışlardır.
Filistin’deki, Bosna’daki, Irak'taki, Afganistan’daki, Sudan’daki,
Keşmir’deki Tayland / Patani'deki ve diğer İslam beldelerinde kanlı
senaryolar tek elden üretilmektedir. kİ; Afganistan’da kapalı
kamyonlarda havasız bırakılarak katledilen onlarca Müslüman'ın
katlinin aynısını Tayland / Patani’de Müslümanlar yaşıyor ve bu olay
karşısında dünyanın sesi çıkmıyor.
İslam dünyasının çeşitli kesimlerinde yapılan bu gibi terör
pazarlamacılığı ne yazık ki rağbet görmektedir. Her ülke bu senaryo
ile pirim yapıp ödül alma peşindedir. Bu işe, Kafir ülkelerin hepsi
dahil olduğu gibi Müslüman beldelerdeki hain idarecileri de eklemek
mümkündür. Pakistan lideri Müşerref gibiler yaptıkları işlerden
dolayı Amerika tarafından açıkça ödüllendirildiği herkesçe
bilinmektedir.
Bu saldırılar İslam ümmetinin tümünü kapsayan şekilde cereyan
ediyor. İslam beldesinin ve Müslümanların hiç biri bu saldırılardan
beri değildir. Bunun iki alanda gerçekleştiğini görüyoruz.
Birincisi; bilfiil işgaller ve doğrudan katliamlar; Irak’ta
Afganistan’da, Filistin’de vb. yerlerde gerçekleşmektedir. İşte,
Tayland / Patani’de yaşanan olayda temiz, zarif Müslüman
bedenlerinin dünya kamuoyu önünde, önce yerlerde süründürülerek
tekmelenmesi ve daha sonra gayri insani bir muameleye tabi tutularak
kamyonlar içerisine sıkıştırılıp yüzlerce kişinin katledilmesi…
Saldırıların bölge ayırımı yapılmadan bütün Müslümanları kapsadığı
gayet açıktır.
Patani Tayland'ın güneyindeki eski Patani Sultanlığı'nın
topraklarında yaşayan Malay Müslümanlarıdır. Filistin’de, Bosna’da
olduğu gibi onlarda etnik soykırıma, inançlarından dolayı
saldırılara maruz kalıyorlar. Budist Tayland yönetimi onların
Ramazan ayı içerisinde olduklarını, oruçlu olduklarını bile bile bu
zulmü işlemiştir. Tayland hapishanelerinde işkence ile öldürülen,
kaybolan, kurşunlanan Patanili Müslümanların konumu Filistinli
Müslümanların konumundan farklı değildir. Şaron nasıl öldürmekten,
zulmetmekten zevk alıyorsa, Tayland Başbakanı Thaksin Şinavatra’da
aynısıdır. Şımarık, pis kafir; "büyük iş başardıkları" için
askerlerini kutlamaktan kendini alamıyor.
Kadın-erkek ayırımı yapılmadan her gün Müslümanların öldürüldüğü
Tayland’ta yaklaşık 5 milyon Müslüman bulunmaktadır.
İngilizlerin Atatürk’le birlikte İslam Devleti Hilafeti yıkma
çalışmalarını yaptıkları dönemlerde bölge Malezya bölgesinden
koparılarak 1902'de İngiltere ile yapılan bir anlaşma sonucu
Tayland'a bağlandı. Bugünkü Malezya’nın bir parçası olması gereken
Patani, Tayland'a verilmiştir. Tıpkı Kıbrıs’ın İngilizlere terki
gibi.
Tayland’da ABD'nin en büyük askeri varlığı bulunmaktadır. ABD'nin
Irak işgalinde de yakın müttefiklerinden olan Tayland, öldürdüğü
Müslümanlar karşılığında askeri yardımlar almaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunun yıl dönümünü kutlarken Hilafetin
ortadan kaldırılması ile ümmetin bu günkü düştüğü hali görmezlikten
gelmektedir, bu olayı kınamaya dahi cesaret edememektedir. İşlenen
bütün bu katliamlarda bu devletin katkısı vardır. Çünkü onun yolu
ile ümmet sahipsiz kalmıştır. Bu sahipsiz kalış ki, tarihte belki
bunun bir örneği dahi yaşanmış olsun. Bu sahipsizlik kafirlerin
elinde Müslümanları haysiyetsiz kıldı. Bu sahipsizlik en korkak
milletleri dahi Müslüman katliamı yapmada cesaretli kıldı. Bundan
dolayı İslam coğrafyasının her köşesinde periyodik/düzenli olarak
Müslümanlar öldürülüyor veya horlanıyor.
Sahipsizlik, haçlı çapulcularının savaşını Ortadoğu, Orta
Asya ve Afrika'da, Güneydoğu Asya'da sürdürmesini sağladı. Yani
İslam Ümmeti tümden hedef alındı.
İkincisi; İslam ümmetinin değerlerine saldırı ki; bu dünyanın
her yerinde sergilenmektedir. 11 Eylül hareketinden sonra
Müslümanlar ve İslam her yerde bu saldırılardan nasibini almaktadır.
Eğitim alanlarından iş yerlerine kadar, devlet dairelerinden
caddelerin her köşesine kadar Müslümanlar sistematik bir baskı
altına alındı. Fransa’nın okullarında başörtüsünü yasaklaması,
Pakistan’ın medreseleri kapatıp laik eğitim alanlarına çevirmesi,
Patani'deki medreselerde İslamî eğitimin yasaklanıp kapatılması, CIA
elemanlarını Patanili Müslümanların medreselerinde İslam dersi
vermeye kalkışmaları bu saldırılardan sadece bir kesittir.
Biz biliyoruz ki; ümmet tarihinin en zor dönemlerinden birini
yaşıyor. Eğer İslam ümmeti yerinde başka bir ümmet olsa idi bu kadar
baskı ve saldırılara elbette tahammül edemezlerdi. Ümmeti bu denli
dayanıklı kılan şey sahip oldukları akideleridir. Onları zayıf
kılansa akidelerinden neşet eden hükümlerden uzak olmalarından
dolayıdır. Bunu bilen kafirler fırsatı ganimet bilerek Müslümanlara
saldırıyorlar ve onları akidelerinden uzaklaştırmanın yollarını
arıyorlar. Fakat nafile…
Bu ümmet İnşallah geçmişte olduğu gibi bu zorlu günleri
atlatacaktır. Onlar İnşallah en yakın zamanda kalkanlarına
kavuşacaklardır.
Patani’de hunharca katledilen kardeşlerimize Allah’tan rahmet
diliyoruz. Sabırsa geride kalanlar için…
Allah’ın laneti ise; eli kirli, Budist kafirlerine ve bu gibi
olaylarda susan Müslümanların başlarındaki hain yöneticilerine
olsun. Allah sizi kahretsin!...
Selamsa; ümmetin gören gözü, tutan eli olup yeniden izzet ve
şerifine kavuşturmak için o günün aşkıyla amel edenlere olsun…