Ana Sayfa YIL 16  SAYI 182  MUHARREM 1426 / ŞUBAT 2005 E-Mail

Irak'ta Yapılan Seçim ve Sonuçları

Salih DOĞAN

30 Ocak 2005 Irak halkı oy kullanmak için sandık başına gitti. Bu seçimin öncesinde ve sonrasında çok şeyler konuşuldu, yazıldı, çizildi. Bundan sonrada bu hususta yazılıp çizilmeye ve üzerinde konuşulmaya devam edilecektir. Biz de bu yazımızda Irak seçimleri öncesi ve sonrası üzerinde kısaca durmak istiyoruz.

 

1- Irak'ta seçim öncesine bir bakış:

Amerika'nın Irak'ı işgalinden seçim dönemine kadar yaptıklarını şu şekilde sıralamak mümkündür.

a- Daha önceden planlanmış olan Irak'ın üçe bölünmüşlüğünün zemininin hazırlanması. Ki; bunu Amerika adım adım gerçekleştirmiş gözükmektedir.

Şii bölgesi,

Sûnnî üçgen,

Kürt bölgesi.

Bu şekilde, seçim öncesi Irak'ın fiilen bölünmüşlüğü gerçekleşmiş durumdadır.

b- Seçim öncesinde belirlenen alanlara nüfus kaydırması yapılmıştır.

% 65 Sûnni kesimin çoğunlukta olduğu Irak, Amerikanın planlı şekilde gerçekleştirdiği çalışmalar neticesinde değişmiştir. Irak, Sûnni kesim; Kürt, Türkmen, Arap ayırımına tabi tutulmuştur. Türkmen kesiminin bulundukları alanlarda da Kürtlerle nüfus şişirme (dışarıdan getirilen kişilerce yerli halkın azınlığa düşürülmesi) gerçekleştirilmiştir. Kerkük'te olduğu gibi.

Direnişin canlı olduğu bölgelerde de nüfusu eritme politikası adım adım uygulanmıştır. Örneğin; işgal öncesi yaklaşık olarak 400 bin kişilik bir nüfusa sahip olan Felluce'nin Amerikan ve işbirlikçi güçler tarafından dağıtıldığını görüyoruz. Katliamlar ve göç sonucu bu şehir adeta boşaltılmış vaziyettedir. Şu an orada kaç kişinin kaldığı bilinmemektedir. Kuşatma sırasında verilen rakam 10 ila 30 bin kişi olarak telaffuz edilmiştir. Yani seçim öncesinde Felluce yok edilmiştir. Bunun yanında Sûnni üçgen olarak adlandırılan bölgede ve Türkmenlerin yaşadıkları bölgelerde yerleşik nüfusun baskılar sonucu yerlerinden edildiği bilinmektedir. Bu bölge sakinleri ya köylere gitmişlerdir veya şehir dışında çadırlara çekilmişlerdir. Çatışmalara rağmen yerleşim birimlerinde kalanların sayısı önceye (işgal öncesine) oranla daha azdır.

Ortaya çıkan tablo şudur:

-Şii kesime dokunulmamış, Irak nüfusunu temsilde % 65'lık orantıyla birinci sıraya getirilmiştir.

-Kürt kesiminde şişirmelerden dolayı orantı % 10 civarlarında gösterilmekte.

-Sûnni kesime gelince; % 20,

-Türkmenler; % 3,

-Hıristiyanlar; % 2. (1)

Bu orantılardaki yüzdelik hiçbir zaman gerçeğin kendisi değildir. Değişik araştırmalarda farklı verilen bulunduğunu burada belirtmek isteriz.(2)

Buradan hareketle gelmek istediğimiz nokta şudur: Seçim öncesi Irak üzerinde kurulacak olan yeni karton devletçiklerin hazırlığı yapılmıştır. Amerika burada, daha önce İngilizlerin İslam coğrafyasını parçalamada takip ettiği yolu takip etmektedir.

Kavmiyetçiliğin yanında inançlara dayalı bölme politikasının Irak'ta Amerikalılarca uygulandığını görmekteyiz. Bu hususu şu haberle pekiştirmek istiyoruz. Merkezi Haber Alma Örgütü CIA'nın eski Ortadoğu uzmanı Reuel Marc Gerecht'in şunları söylüyor:

"Bence bir Lübnan örneğinden çok, bir çeşit federalizm ortaya çıkacak. Geçici İdari Yönetim zaten bir ölçüde bunu içeriyor." (3)

 

2- Tarihte örneği görülmemiş bir seçim

Aslında seçimin Irak için fazla bir önem arzettiğini söylemek mümkün değildir. Çünkü işgal altındadır. İşgal altında nasıl bir seçim yapılırsa yapılsın işgalcinin isteği doğrultusunda yapılacağı gayet açıktır.

Amerika Afganistan'da da bunun bir benzerini gerçekleştirdi ve ajanı olan Karzai'yi % 90'lık bir oran ile Başkan tayin etti. Irak'ta olacakta bundan farklı değildir.

Bunu, bir komediye dönüşmüş olan seçim hazırlıkları ve gidişattan anlamak mümkündür. Seçmen listesinin asılı olmaması, seçilecek adayların genelinin seçmen tarafından bilinmemesi, sandıkların nerelerde kurulacağının önceden açıklanmaması, seçilecek kişilerin ne amaçla seçileceğinin seçmen tarafından bilinmemesi, partilerin seçim amaçlarının ne olduğunun bilinmemesi, bazı bölgelerde seçime katılanların engellenmesi gibi hususlar bu seçimin göstermelik bir seçim olduğunu ortaya koymaktadır.

Her türlü sahtekarlığın yapıldığı seçimi Batı medyası ve İslam alemindeki uydu medya çok abartılı bir şekilde dünya kamuoyuna yansıttılar. Seçimi demokrasinin zaferi olarak ilan ettiler. Bu konudaki başlıklardan bazıları;

-Irak'taki eski geçici Amerikan yönetiminin lideri Paul Bremer, Pazar günkü seçimleri demokrasinin zaferi olarak niteledi ve bu konudaki kaygıları boşa çıkardığını belirti.(4)

-Tüm bunlara rağmen sandık başına giden Iraklıları kutlamak gerek. Üstelik katılım oranı birçok köklü demokrasiyi kıskandıracak düzeyde gerçekleşti. (5)

-Kadınlar korkmadı. Bazı Iraklı kadınlar sandığa gidebilmek için çocuğunu evde bırakırken bazıları da yanına aldı. Kadınlar intihar saldırılarından korkmadan en güzel giysileriyle oy kuyruğuna girdi. (6)

"Irak'ta halkın gücünün göstergesi" (7)

"Iraklı seçmenin cesareti barış yolunu açtı..." (8)

Güdümlü medyanın her şeyi tozpembe gösterdiği seçimlerin daha baştan şaibeli bir seçim olacağı her kesimce dile getirilmişti. Seçim öncesinde Amerikan üst düzey yetkililerince ve İngiliz tarafından gelen demeçlerde de sağlıklı bir seçim olmayacağı üzerinde durulmaktaydı.

 

3- Varılmak istenen hedef:

Seçimin Irak halkı için bir şey kazandırmayacağı gayet açıktır. Seçimden kazançlı çıkacak olanlar işgal güçleridir. Şöyle ki;

a- Bu seçim işgalin resmen onaylanması anlamına gelir. Çünkü seçim sürecini hazırlayan, belirleyen, adayların tespitine varana kadar düzenleyenler işgalcilerdir. Yani işgal sivil işgalle de pekiştirilecektir. O dillerine doladıkları, Iraklıların sabırsızlıkla bekledikleri "özgürlük" herhalde bu olsa gerek!..

b- Seçimler Irak'ın bölünmesini hızlandıracaktır. Ki; seçimin hemen öncesinde ve sonrasında bu yönde demeçler verildi ve açıklamalar yapıldı.

Mesud Barzani; "bağımsız bir Kürt devleti kurulacağını ancak ne zaman kurulacağını bilmediğini" söyledi. (9)

İsveç'de yayımlanan Expressen gazetesi; Pazar günkü seçimlerin ardından Basra Körfezi'nde yeni bir Şii devleti oluşacağı tahminine yer verdi.(10)

c- İşgalcilerin Irakta kalışını meşru hale getirecektir.

Irak geçici Cumhurbaşkanı Gazi el Yaver, ABD önderliğindeki koalisyonun, Irak hükümetinin davetiyle ülkede bulunduğunu hatırlatarak, bir süre daha kalacaklarını söyledi.

Irak Devlet Başkanı Gazi el Yaver; Amerikalı ve diğer yabancı askerlerin, bu kaos ortamında ve iktidar boşluğunda Irak'ı terk etmelerini istemesinin tamamen anlamsız olacağını kaydeden Yaver, ülkesindeki yabancı asker sayısının bu yıl sonuna kadar azalabileceğini belirtti. (11)

Bazı işleri yerli işbirlikçilere devredecek olan işgalciler 15 ağustosa kadar bir anayasa taslağının hazırlanmasını istemektedirler. Aslında anayasayı da hazırlayacak olan işgalcilerin kendileridir. Geçici anayasada yaptıkları gibi kalıcı, yeni anayasada da söz sahibi kendileri olacaklardır. Irak'ta bulunmalarını anayasada meşru hale getirici her türlü altyapıyı da bu şekilde hazırlayacaklarından hiç şüphe yoktur.

Washington'daki Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi'nin müdürü John Alterman bu hususla ilgili şu ifadeleri kullanıyor: "Sonuçta bütün bu yaşananlar seçim siyaseti değil, kulis siyaseti. Söz konusu olan şey birilerinin anlaşmalar yaparak sonra da bu kararlarını yandaşlarına pazarlaması. Asıl sorun bu. Seçimi kimin kazanacağı değil, seçimden nasıl bir tablo çıkacağı ve bu sürecin zaten başlamış olan ülkenin birleşmesi sürecini, ülkeyi daha istikrarlı bir geleceğe taşıma sürecini sürdürüp sürdürmeyeceği." (12)

Böylece görüyoruz ki; Irakta yapılan bu seçimin Irak halkının beklediği gibi Irak'ı işgalden kurtaracak, özgürleştirecek (!) bir seçim olmadığıdır.

Seçimden çıkacak (veya tayin edilecek) olan yeni hükümetin de tamamen bir kukla hükümet olacağı muhakkaktır. Bu hükümetin işi kafirlerin sömürüsüne hizmet etmek ve Müslümanları ezmekten başka bir şey olamayacaktır.

Müslümanların bu seçimi kabul etmeleri, işgalcilerin kuklası olacak olan bir yönetimde yer almaları, kafirlerin önlerine koydukları anayasaları kabullenmeleri veya onların isteği doğrultusunda bir anayasa yapmaları haramdır. Kafirlerin sultasını onaylamak ve onların boyunduruğunu girmek şeran yasak kılınmıştır.

Küfür anayasaları ile hükmetmek şiddetle reddedilmiştir. Bu konuda Allah (Subhanehu ve Teala) şöyle buyurdu:

"Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridirler." (13)

Şunu belirtmek isteriz ki; kafirler hiçbir zaman Müslümanların hayrına yönelik bir şey yapmamış ve de yapmazlarda. Onlar geçmişte ve günümüzde de İslam'la, Müslümanlarla savaşmaya hiç ara vermiş değildirler.

Durum böyle olunca işgal altında bir seçim, işkence altında bir seçim, silahların gölgesinde bir seçim nasıl kabul edilebilir?!

İşgalcilerden İngiliz Başkanı Blair; "Irak'ta terör ve demokrasi arasında bir savaş bulunduğunu" belirtiyor. (14)

Küfür sistemini bölgede yerleştirmek için savaştıklarını dile getiren kafirler, onların işgaline karşı çıkanları terörist olarak adlandırıyorlar. Küfrün temsilcileri bu ifadeleri sarfedenken hala seçim için koşuşturan, seçimlerle kurtulacaklarını sananlar önlerini göremeyen körler gibidirler. Sanki onlar beldelerinizi bombalamadı, camilerinizi yıkmadı, namuslarınızı kirletmedi, onları aşağılamadı!.. ayrıca demokratik seçimlere katılmak haram kılınmışken!

Kafirlere ve sistemlerine uymak ancak hüsrana götürür. Allah (Subhanehu ve Teala) şöyle buyurdu:

"Ey iman edenler! Eğer kafirlere uyarsanız, sizi gerisin geriye (eski dininize) döndürürler de, hüsrana uğrayanların durumuna düşersiniz." (15)

Seçimi ve sonuçlarını kabullenmek işgali kabullenmektir. İşgalcileri kovmanın yolu seçim değildir. Kudüs'ü işgal eden Haçlı orduları seçimle kovulmadı. Ancak Salahaddin Eyyübi'nin komutasındaki mücahidlerin cihadı ile Kudüs ve Filistin'den sökülüp atıldılar. Bush'un haçlı orduları da aynı hezimete uğratılmalıdır.

Ümmetin imanlı evlatları her zaman böylesi kahramanlık destanları yazmaya hazırdır. Yeter ki ümmet İslam ümmeti olduğunun farkına varsın ve hayatında İslam'ı ölçü olarak kabul etsin.

Önünüzde Felluce gibi bir örnek duruyor. Felluce'de yalnız bıraktığınız o kardeşlerinizin direncini hatırlayın.

İşgalcilere karşı gücünüzü ortaya koyun ki sizdeki sertliği görsünler ve perişan olarak geri dönsünler. Allah (Subhanehu ve Teala) şöyle buyurdu:

"Ey iman edenler! Kafirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın ve onlar sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, Allah sakınanlarla beraberdir." (16)

--------------------------------------

Dipnotlar:

1- Değişik bir orantı için: http://www2.dw-world.de/turkish/politik/1.122064.1.html sayfasına bakabilirsiniz.

2- Şunu da burada ayrıca belirtmek isteriz ki; İslam beldelerini ve Müslümanları böyle ayırıma tabi tutmak düşüncemizle çelişir. İslam bütün Müslümanlara bir ümmet gözüyle bakar. Bu orantıları vermemizden maksatsa kafirlerin ümmet üzerinde oynadıkları oyuna açıklık getirmek açısındandır.

3- http://www.voanews.com/turkish/

4- http://www.voanews.com/turkish/2005-01-31-voa17.cfm

5- http://www2.dw-world.de/turkish/kommentar/1.122199.1.html

6- Hürriyet gazetesi 01/02/2005

7- İran (İran gazetesi) 01/02/2005

8- Times (İngiltere) 01/2/02/2005

9- NTV 30/01/2005

10- BBC 26/01/2005

11- Anadolu ajans 01/02/2005

12- Amerikanın sesi Türkçe 29/01/2005

13- Maide 44

14- ww.realist.gen.tr 21/12/2004

15- Al-i İmran 149

16- Tevbe 123

 

YIL 16  SAYI 182  MUHARREM 1425 / ŞUBAT 2005

Yukarı