30 Ocak 2005 Irak halkı oy kullanmak için sandık başına gitti.
Bu seçimin öncesinde ve sonrasında çok şeyler konuşuldu,
yazıldı, çizildi. Bundan sonrada bu hususta yazılıp çizilmeye ve
üzerinde konuşulmaya devam edilecektir. Biz de bu yazımızda Irak
seçimleri öncesi ve sonrası üzerinde kısaca durmak istiyoruz.
1- Irak'ta seçim öncesine bir bakış:
Amerika'nın Irak'ı işgalinden seçim dönemine kadar yaptıklarını
şu şekilde sıralamak mümkündür.
a- Daha önceden planlanmış olan Irak'ın üçe
bölünmüşlüğünün zemininin hazırlanması. Ki; bunu Amerika adım
adım gerçekleştirmiş gözükmektedir.
Şii bölgesi,
Sûnnî üçgen,
Kürt bölgesi.
Bu şekilde, seçim öncesi Irak'ın fiilen bölünmüşlüğü
gerçekleşmiş durumdadır.
b- Seçim öncesinde belirlenen alanlara nüfus
kaydırması yapılmıştır.
% 65 Sûnni kesimin çoğunlukta olduğu Irak, Amerikanın planlı
şekilde gerçekleştirdiği çalışmalar neticesinde değişmiştir.
Irak, Sûnni kesim; Kürt, Türkmen, Arap ayırımına tabi
tutulmuştur. Türkmen kesiminin bulundukları alanlarda da
Kürtlerle nüfus şişirme (dışarıdan getirilen kişilerce yerli
halkın azınlığa düşürülmesi) gerçekleştirilmiştir. Kerkük'te
olduğu gibi.
Direnişin canlı olduğu bölgelerde de nüfusu eritme politikası
adım adım uygulanmıştır. Örneğin; işgal öncesi yaklaşık olarak
400 bin kişilik bir nüfusa sahip olan Felluce'nin Amerikan ve
işbirlikçi güçler tarafından dağıtıldığını görüyoruz. Katliamlar
ve göç sonucu bu şehir adeta boşaltılmış vaziyettedir. Şu an
orada kaç kişinin kaldığı bilinmemektedir. Kuşatma sırasında
verilen rakam 10 ila 30 bin kişi olarak telaffuz edilmiştir.
Yani seçim öncesinde Felluce yok edilmiştir. Bunun yanında Sûnni
üçgen olarak adlandırılan bölgede ve Türkmenlerin yaşadıkları
bölgelerde yerleşik nüfusun baskılar sonucu yerlerinden edildiği
bilinmektedir. Bu bölge sakinleri ya köylere gitmişlerdir veya
şehir dışında çadırlara çekilmişlerdir. Çatışmalara rağmen
yerleşim birimlerinde kalanların sayısı önceye (işgal öncesine)
oranla daha azdır.
Ortaya çıkan tablo şudur:
-Şii kesime dokunulmamış, Irak nüfusunu temsilde % 65'lık
orantıyla birinci sıraya getirilmiştir.
-Kürt kesiminde şişirmelerden dolayı orantı % 10 civarlarında
gösterilmekte.
-Sûnni kesime gelince; % 20,
-Türkmenler; % 3,
-Hıristiyanlar; % 2. (1)
Bu orantılardaki yüzdelik hiçbir zaman gerçeğin kendisi
değildir. Değişik araştırmalarda farklı verilen bulunduğunu
burada belirtmek isteriz.(2)
Buradan hareketle gelmek istediğimiz nokta şudur: Seçim öncesi
Irak üzerinde kurulacak olan yeni karton devletçiklerin
hazırlığı yapılmıştır. Amerika burada, daha önce İngilizlerin
İslam coğrafyasını parçalamada takip ettiği yolu takip
etmektedir.
Kavmiyetçiliğin yanında inançlara dayalı bölme politikasının
Irak'ta Amerikalılarca uygulandığını görmekteyiz. Bu hususu şu
haberle pekiştirmek istiyoruz. Merkezi Haber Alma Örgütü CIA'nın
eski Ortadoğu uzmanı Reuel Marc Gerecht'in şunları söylüyor:
"Bence bir Lübnan örneğinden çok, bir çeşit federalizm
ortaya çıkacak. Geçici İdari Yönetim zaten bir ölçüde bunu
içeriyor." (3)
2- Tarihte örneği görülmemiş bir seçim
Aslında seçimin Irak için fazla bir önem arzettiğini söylemek
mümkün değildir. Çünkü işgal altındadır. İşgal altında nasıl bir
seçim yapılırsa yapılsın işgalcinin isteği doğrultusunda
yapılacağı gayet açıktır.
Amerika Afganistan'da da bunun bir benzerini gerçekleştirdi ve
ajanı olan Karzai'yi % 90'lık bir oran ile Başkan tayin etti.
Irak'ta olacakta bundan farklı değildir.
Bunu, bir komediye dönüşmüş olan seçim hazırlıkları ve
gidişattan anlamak mümkündür. Seçmen listesinin asılı olmaması,
seçilecek adayların genelinin seçmen tarafından bilinmemesi,
sandıkların nerelerde kurulacağının önceden açıklanmaması,
seçilecek kişilerin ne amaçla seçileceğinin seçmen tarafından
bilinmemesi, partilerin seçim amaçlarının ne olduğunun
bilinmemesi, bazı bölgelerde seçime katılanların engellenmesi
gibi hususlar bu seçimin göstermelik bir seçim olduğunu ortaya
koymaktadır.
Her türlü sahtekarlığın yapıldığı seçimi Batı medyası ve İslam
alemindeki uydu medya çok abartılı bir şekilde dünya kamuoyuna
yansıttılar. Seçimi demokrasinin zaferi olarak ilan ettiler. Bu
konudaki başlıklardan bazıları;
-Irak'taki eski geçici Amerikan yönetiminin lideri Paul
Bremer, Pazar günkü seçimleri demokrasinin zaferi olarak
niteledi ve bu konudaki kaygıları boşa çıkardığını belirti.(4)
-Tüm bunlara rağmen sandık başına giden Iraklıları kutlamak
gerek. Üstelik katılım oranı birçok köklü demokrasiyi
kıskandıracak düzeyde gerçekleşti. (5)
-Kadınlar korkmadı. Bazı Iraklı kadınlar sandığa gidebilmek
için çocuğunu evde bırakırken bazıları da yanına aldı. Kadınlar
intihar saldırılarından korkmadan en güzel giysileriyle oy
kuyruğuna girdi. (6)
"Irak'ta halkın gücünün göstergesi" (7)
"Iraklı seçmenin cesareti barış yolunu açtı..." (8)
Güdümlü medyanın her şeyi tozpembe gösterdiği seçimlerin daha
baştan şaibeli bir seçim olacağı her kesimce dile getirilmişti.
Seçim öncesinde Amerikan üst düzey yetkililerince ve İngiliz
tarafından gelen demeçlerde de sağlıklı bir seçim olmayacağı
üzerinde durulmaktaydı.
3- Varılmak istenen hedef:
Seçimin Irak halkı için bir şey kazandırmayacağı gayet açıktır.
Seçimden kazançlı çıkacak olanlar işgal güçleridir. Şöyle ki;
a- Bu seçim işgalin resmen onaylanması anlamına
gelir. Çünkü seçim sürecini hazırlayan, belirleyen, adayların
tespitine varana kadar düzenleyenler işgalcilerdir. Yani işgal
sivil işgalle de pekiştirilecektir. O dillerine doladıkları,
Iraklıların sabırsızlıkla bekledikleri "özgürlük" herhalde bu
olsa gerek!..
b- Seçimler Irak'ın bölünmesini
hızlandıracaktır. Ki; seçimin hemen öncesinde ve sonrasında bu
yönde demeçler verildi ve açıklamalar yapıldı.
Mesud Barzani; "bağımsız bir Kürt devleti kurulacağını ancak
ne zaman kurulacağını bilmediğini" söyledi. (9)
İsveç'de yayımlanan Expressen gazetesi; Pazar günkü
seçimlerin ardından Basra Körfezi'nde yeni bir Şii devleti
oluşacağı tahminine yer verdi.(10)
c- İşgalcilerin Irakta kalışını meşru hale
getirecektir.
Irak geçici Cumhurbaşkanı Gazi el Yaver, ABD önderliğindeki
koalisyonun, Irak hükümetinin davetiyle ülkede bulunduğunu
hatırlatarak, bir süre daha kalacaklarını söyledi.
Irak Devlet Başkanı Gazi el Yaver; Amerikalı ve diğer
yabancı askerlerin, bu kaos ortamında ve iktidar boşluğunda
Irak'ı terk etmelerini istemesinin tamamen anlamsız olacağını
kaydeden Yaver, ülkesindeki yabancı asker sayısının bu yıl
sonuna kadar azalabileceğini belirtti. (11)
Bazı işleri yerli işbirlikçilere devredecek olan işgalciler 15
ağustosa kadar bir anayasa taslağının hazırlanmasını
istemektedirler. Aslında anayasayı da hazırlayacak olan
işgalcilerin kendileridir. Geçici anayasada yaptıkları gibi
kalıcı, yeni anayasada da söz sahibi kendileri olacaklardır.
Irak'ta bulunmalarını anayasada meşru hale getirici her türlü
altyapıyı da bu şekilde hazırlayacaklarından hiç şüphe yoktur.
Washington'daki Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar
Merkezi'nin müdürü John Alterman bu hususla ilgili şu ifadeleri
kullanıyor: "Sonuçta bütün bu yaşananlar seçim siyaseti
değil, kulis siyaseti. Söz konusu olan şey birilerinin
anlaşmalar yaparak sonra da bu kararlarını yandaşlarına
pazarlaması. Asıl sorun bu. Seçimi kimin kazanacağı değil,
seçimden nasıl bir tablo çıkacağı ve bu sürecin zaten başlamış
olan ülkenin birleşmesi sürecini, ülkeyi daha istikrarlı bir
geleceğe taşıma sürecini sürdürüp sürdürmeyeceği." (12)
Böylece görüyoruz ki; Irakta yapılan bu seçimin Irak halkının
beklediği gibi Irak'ı işgalden kurtaracak, özgürleştirecek (!)
bir seçim olmadığıdır.
Seçimden çıkacak (veya tayin edilecek) olan yeni hükümetin de
tamamen bir kukla hükümet olacağı muhakkaktır. Bu hükümetin işi
kafirlerin sömürüsüne hizmet etmek ve Müslümanları ezmekten
başka bir şey olamayacaktır.
Müslümanların bu seçimi kabul etmeleri, işgalcilerin kuklası
olacak olan bir yönetimde yer almaları, kafirlerin önlerine
koydukları anayasaları kabullenmeleri veya onların isteği
doğrultusunda bir anayasa yapmaları haramdır. Kafirlerin
sultasını onaylamak ve onların boyunduruğunu girmek şeran yasak
kılınmıştır.
Küfür anayasaları ile hükmetmek şiddetle reddedilmiştir. Bu
konuda Allah (Subhanehu ve Teala) şöyle buyurdu:
"Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar
kafirlerin ta kendileridirler." (13)
Şunu belirtmek isteriz ki; kafirler hiçbir zaman Müslümanların
hayrına yönelik bir şey yapmamış ve de yapmazlarda. Onlar
geçmişte ve günümüzde de İslam'la, Müslümanlarla savaşmaya hiç
ara vermiş değildirler.
Durum böyle olunca işgal altında bir seçim, işkence altında bir
seçim, silahların gölgesinde bir seçim nasıl kabul edilebilir?!
İşgalcilerden İngiliz Başkanı Blair; "Irak'ta terör ve
demokrasi arasında bir savaş bulunduğunu" belirtiyor. (14)
Küfür sistemini bölgede yerleştirmek için savaştıklarını dile
getiren kafirler, onların işgaline karşı çıkanları terörist
olarak adlandırıyorlar. Küfrün temsilcileri bu ifadeleri
sarfedenken hala seçim için koşuşturan, seçimlerle
kurtulacaklarını sananlar önlerini göremeyen körler gibidirler.
Sanki onlar beldelerinizi bombalamadı, camilerinizi yıkmadı,
namuslarınızı kirletmedi, onları aşağılamadı!.. ayrıca
demokratik seçimlere katılmak haram kılınmışken!
Kafirlere ve sistemlerine uymak ancak hüsrana götürür. Allah
(Subhanehu ve Teala) şöyle buyurdu:
"Ey iman edenler! Eğer kafirlere uyarsanız, sizi gerisin
geriye (eski dininize) döndürürler de, hüsrana uğrayanların
durumuna düşersiniz." (15)
Seçimi ve sonuçlarını kabullenmek işgali kabullenmektir.
İşgalcileri kovmanın yolu seçim değildir. Kudüs'ü işgal eden
Haçlı orduları seçimle kovulmadı. Ancak Salahaddin Eyyübi'nin
komutasındaki mücahidlerin cihadı ile Kudüs ve Filistin'den
sökülüp atıldılar. Bush'un haçlı orduları da aynı hezimete
uğratılmalıdır.
Ümmetin imanlı evlatları her zaman böylesi kahramanlık
destanları yazmaya hazırdır. Yeter ki ümmet İslam ümmeti
olduğunun farkına varsın ve hayatında İslam'ı ölçü olarak kabul
etsin.
Önünüzde Felluce gibi bir örnek duruyor. Felluce'de yalnız
bıraktığınız o kardeşlerinizin direncini hatırlayın.
İşgalcilere karşı gücünüzü ortaya koyun ki sizdeki sertliği
görsünler ve perişan olarak geri dönsünler. Allah (Subhanehu ve
Teala) şöyle buyurdu:
"Ey iman edenler! Kafirlerden yakınınızda olanlara karşı
savaşın ve onlar sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, Allah
sakınanlarla beraberdir." (16)
--------------------------------------
Dipnotlar:
1- Değişik bir
orantı için:
http://www2.dw-world.de/turkish/politik/1.122064.1.html
sayfasına bakabilirsiniz.
2- Şunu da burada
ayrıca belirtmek isteriz ki; İslam beldelerini ve Müslümanları
böyle ayırıma tabi tutmak düşüncemizle çelişir. İslam bütün
Müslümanlara bir ümmet gözüyle bakar. Bu orantıları
vermemizden maksatsa kafirlerin ümmet üzerinde oynadıkları
oyuna açıklık getirmek açısındandır.
3-
http://www.voanews.com/turkish/
4-
http://www.voanews.com/turkish/2005-01-31-voa17.cfm
5-
http://www2.dw-world.de/turkish/kommentar/1.122199.1.html
6- Hürriyet
gazetesi 01/02/2005
7- İran (İran
gazetesi) 01/02/2005
8- Times
(İngiltere) 01/2/02/2005
9- NTV 30/01/2005
10- BBC
26/01/2005
11- Anadolu ajans
01/02/2005
12- Amerikanın
sesi Türkçe 29/01/2005
13- Maide 44
14-
ww.realist.gen.tr 21/12/2004
15- Al-i İmran
149
16- Tevbe 123
|