Ana Sayfa YIL 16  SAYI 182  MUHARREM 1426 / ŞUBAT 2005 E-Mail

Batı Ülkelerine Hicret Etmek (Göç)

3. Bölüm.

(Hizb-ut Tahrir Avrupa)’nın kaynaklarından

ENTEGRASYON HAKKINDAKİ ŞER’İ HÜKÜM

Batı toplumuna entegre olmak Müslümanlara haramdır. Bunun delili şudur:

1. Batının, kendisine davet ettiği ve Müslümanların yüklenmesini istediği entegrasyon, İslam kültürü ve hadaretinin bir kısmından vazgeçmek ve ona alternatif olarak Batı kültür ve hadaretini koymak demektir. Oysa İslam kısmiliği kabul etmez. Bilakis akidesi ve nizamıyla bir bütün olarak alınır. Hükümlerinden herhangi birinde tefrite kaçmak caiz değildir.

Allah-u Teâla şöyle buyurmuştur:

“Ey iman edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır.” (Bakara 208)

“Yoksa siz Kitab'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvaylık; kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir.” (Bakara 85)

2. Şüphesiz, Batı toplumuna entegre olmak, yani Batısal hayat modeli ve yaşam tarzı ile şekillenmek demektir. Yani amellerin ölçüsünü menfaatçilik ve heva kılmak, ayrıca şeriatı hakem kılmamaktır. Ki, bunu da İslam, Müslüman katında amellerin ölçüsünü helal ve haramla sınırlandırmasından dolayı haram kılmıştır.

Allah-u Teâla şöyle buyurmuştur:

“Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.” (Nisa 65)

Resulullah (sav) de şöyle buyurdu:

“Kim bizim emrimize uygun olmayan amel işlerse şüphesiz o red olunur. ” (Müslim Aişe'den rivayet etti)

3. Batı toplumuna entegre olmak, yani kafirlere özellikleri konusunda benzemek demektir. Oysa kafirleri, dinleri, kültürleri, hadaretleri konusundan herhangi bir konuda taklit etmek haramdır.

Allah (cc) şöyle buyurmaktadır:

“Sonra da seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma.” (Casiye 18)

Nebi (sav) de şöyle buyurmaktadır:

“Şüphesiz siz, sizden öncekilerin yoluna karışı karışına ve arşı arşına uyacaksınız. Hatta onlar kertenkele yuvasına girseler sizde ona gireceksiniz. ” Biz dedik ki; “Ya Rasulüllah Yahudiler ve Hıristiyanlar mı?” dedi ki; “Başka kim olabilir!” (Buhari Ebu Said’den rivayet etmiştir.)

Hakim Müstedrek'de ise şu ziyadeyi yaptı:

“Hatta onlardan biri karısı ile sokakta ilişkiye girse sizde onu yapacaksınız.”

Her ne kadar bu hadis haber verme sığası şeklinde gelmiş ise de, nitekim bilindiği gibi talep ifade eder.

Yine Nebi (sav) kafirlere muhalefet etmeyi emretmiş ve bu bağlamda şöyle buyurmuştur:

“Müşriklere muhalefet ediniz.”

"Mecusilere muhalefet ediniz.”

“Yahudilere ve Hıristiyanlara muhalefet ediniz.”

Aynı şekilde Resul (sav) onlara benzemeyi de yasaklamıştır:

“Kim bir kavme benzerse şüphesiz o da onlardan biridir.” (Ahmet)

İşte, entegrasyonun haramlılığına dair bazı deliller bunlardır. Bu delillere benzer daha başka deliller de vardır. Fakat konunun genişlememesi için onlar hakkında sözü uzatmaktan imtina ettik.

Binaenaleyh; bütün Müslümanlar üzerine, Batı toplumuna entegre olmamaya çalışmak, kendisiyle Müslüman’ın şahsiyet belirtilerinin silinmesi ve seçkin hadaretinden kaynaklanan seçkinliğinin yüce değerleri mahvedilmesi istenen bu tehlikeli düşünceye mukavemet etmek vaciptir.

“YA ENTEGRE OL, YA DA DEFOL!” SÖYLEMİ

Şüphesiz; “ya entegre ol, ya da defol!” söylemi doksanlı yıllarda açığa çıkmış, 11 Eylül 2001 (New York- Washington) saldırısının akabinde egemen ve meşhur olmuştur. Dolayısıyla bu söylem, Batının Müslümanlara karşı davranışında gelecekteki siyasetini temsil edecektir. Bundan dolayıdır ki; bu söylemin hatasını açıklamak için ona iki zaviyeden yaklaşacağız. O ikisi de şunlardır:

Birinci zaviye; İdeolojiye Tearuzu:

Muhakkak ki Batı, fikir, ifade ve inanç hürriyeti üzerine kurulan demokratikliği iddia etmektedir. Bahsettikleri gerçek demokratiklik ise; mümindeki hürriyeti kendisinde bulunanla sınırlandırmaz ve görüşü de kendisinde olanla kayıt altına almaz. Eski Fransız düşünür Voltaire (1694-1778) demokrasinin ruhunu ifade ederken şöyle demiştir:

“Ben, senin söylemiş olduğun herhangi bir kelimede seninle hem fikir değilim. Fakat yine de ben, ölüme dek konuşma hakkını ve fikirlerini ifade etme özgürlüğünü savunacağım. ” (Durant’ın “Felsefe Kıssası” adlı kitabının s. 308. )

Durum böyle iken peki, niçin Batı Müslüman’ın akidesine aşırı hırs göstermesini, ondan fışkıran hükümlere sımsıkı sarılmasını ve hayata bakış hakkındaki görüşünü ifade etmesini demokrasiye muhalefet olarak itibar ediyor? Ve niçin Batı, Amerika’nın zaferini demokratik de, onun tenkit edilmesini antidemokratiklik olarak itibar ediyor?

Batının vicdanında, İslam’ı kerih görmek ve ehlini horlamak gibi köklü, derin mefhumlar ona ideolojisini unutturuyor ve Müslümanların yüzlerine karşı; “Ya entegre ol ya da defol.” sloganını yükseltmek amacıyla davet ettiği şeyin ve böbürlendiği hürriyet, adalet ve eşitliğin kasten cahili kesiliyor.

İkinci zaviye; Zorlama:

Ne dinlerden bir din, ne ideolojilerden bir ideoloji ne de görüşlerden bir görüş, zorlamayla, tehditle ve baskıyla alınmaz. Batı ise; “entegre ol ya da defol” söylemiyle Müslümanları kendi akidesini almaya, kendi yaşam tarzıyla şekillenmeye ve toplumuna asimile olmaya zorlamak istiyor.

Kesinlikle bu söylem Batının, muhalif ve mugayir görüşe karşı koymada fikri zafiyetini açığa çıkarıyor. Çünkü dinleri, akideleri ve ideolojileri almaya zorlamak ve icbar etmek zayıflık alametidir/silahıdır.

Tarih ve vakıa şahitlik etmektedir ki; Müslüman beldelerindeki yahudi ve Hıristiyanlar, hâlâ Yahudilikleri ve Hıristiyanlıkları üzeredirler. Peki Müslümanların Endülüs’teki duruma nasıldı ve ne oldu?!

Zorlama; İslam’ın tâbiatından değildir. Çünkü onun ebedî kaidesini Allah-u Teâla şöyle bildirmiştir:

“Dinde zorlama yoktur.” (Bakara 256)

Aksine, zorlama şekilleri ne kadar farklı olsa da ancak Batının tâbiatındandır. Eğer bugünün sloganı; “ya entegre ol, ya da defol” ise, Endülüs’teki dünün sloganı da; “ya Hıristiyan ol, ya da öl” idi.

Allah (cc)’nın şu sözü konuya ne kadar da mutabık düşmektedir:

“Dinlerine uymadıkça yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki; Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah’tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.” (Bakara 120)

 

Devamı gelecek sayıda…

 

YIL 16  SAYI 182  MUHARREM 1425 / ŞUBAT 2005

Yukarı