ENTEGRASYON HAKKINDAKİ ŞER’İ HÜKÜM
Batı toplumuna entegre olmak Müslümanlara haramdır. Bunun delili
şudur:
1. Batının, kendisine davet ettiği ve
Müslümanların yüklenmesini istediği entegrasyon, İslam kültürü ve
hadaretinin bir kısmından vazgeçmek ve ona alternatif olarak Batı
kültür ve hadaretini koymak demektir. Oysa İslam kısmiliği kabul
etmez. Bilakis akidesi ve nizamıyla bir bütün olarak alınır.
Hükümlerinden herhangi birinde tefrite kaçmak caiz değildir.
Allah-u Teâla şöyle buyurmuştur:
“Ey iman edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden
gitmeyin. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır.” (Bakara 208)
“Yoksa siz Kitab'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı
ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak
rüsvaylık; kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir.”
(Bakara 85)
2. Şüphesiz, Batı toplumuna entegre olmak, yani Batısal hayat
modeli ve yaşam tarzı ile şekillenmek demektir. Yani amellerin
ölçüsünü menfaatçilik ve heva kılmak, ayrıca şeriatı hakem
kılmamaktır. Ki, bunu da İslam, Müslüman katında amellerin ölçüsünü
helal ve haramla sınırlandırmasından dolayı haram kılmıştır.
Allah-u Teâla şöyle buyurmuştur:
“Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda
seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı
duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş
olmazlar.” (Nisa 65)
Resulullah ( sav) de şöyle buyurdu:
“Kim bizim emrimize uygun olmayan amel işlerse şüphesiz o red olunur.
” (Müslim Aişe'den rivayet etti)
3. Batı toplumuna entegre olmak, yani kafirlere özellikleri
konusunda benzemek demektir. Oysa kafirleri, dinleri, kültürleri,
hadaretleri konusundan herhangi bir konuda taklit etmek haramdır.
Allah ( cc) şöyle buyurmaktadır:
“Sonra da seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy;
bilmeyenlerin isteklerine uyma.” (Casiye 18)
Nebi (sav) de şöyle buyurmaktadır:
“Şüphesiz siz, sizden öncekilerin yoluna karışı karışına ve arşı
arşına uyacaksınız. Hatta onlar kertenkele yuvasına girseler sizde
ona gireceksiniz. ” Biz dedik ki; “Ya Rasulüllah Yahudiler ve
Hıristiyanlar mı?” dedi ki; “Başka kim olabilir!”
(Buhari Ebu Said’den rivayet etmiştir.)
Hakim Müstedrek'de ise şu ziyadeyi yaptı:
“Hatta onlardan biri karısı ile sokakta ilişkiye girse sizde
onu yapacaksınız.”
Her ne kadar bu hadis haber verme sığası şeklinde gelmiş ise de,
nitekim bilindiği gibi talep ifade eder.
Yine Nebi ( sav) kafirlere muhalefet
etmeyi emretmiş ve bu bağlamda şöyle buyurmuştur:
“Müşriklere muhalefet ediniz.”
"Mecusilere muhalefet ediniz.”
“Yahudilere ve Hıristiyanlara muhalefet ediniz.”
Aynı şekilde Resul ( sav) onlara
benzemeyi de yasaklamıştır:
“Kim bir kavme benzerse şüphesiz o da onlardan biridir.”
(Ahmet)
İşte, entegrasyonun haramlılığına dair bazı deliller bunlardır. Bu
delillere benzer daha başka deliller de vardır. Fakat konunun
genişlememesi için onlar hakkında sözü uzatmaktan imtina ettik.
Binaenaleyh; bütün Müslümanlar üzerine, Batı toplumuna entegre
olmamaya çalışmak, kendisiyle Müslüman’ın şahsiyet belirtilerinin
silinmesi ve seçkin hadaretinden kaynaklanan seçkinliğinin yüce
değerleri mahvedilmesi istenen bu tehlikeli düşünceye mukavemet
etmek vaciptir.
“YA
ENTEGRE OL, YA DA DEFOL!” SÖYLEMİ
Şüphesiz; “ya entegre ol, ya da defol!” söylemi doksanlı
yıllarda açığa çıkmış, 11 Eylül 2001 (New York- Washington)
saldırısının akabinde egemen ve meşhur olmuştur. Dolayısıyla bu
söylem, Batının Müslümanlara karşı davranışında gelecekteki
siyasetini temsil edecektir. Bundan dolayıdır ki; bu söylemin
hatasını açıklamak için ona iki zaviyeden yaklaşacağız. O ikisi de
şunlardır:
Birinci zaviye; İdeolojiye Tearuzu:
Muhakkak ki Batı, fikir, ifade ve inanç hürriyeti üzerine kurulan
demokratikliği iddia etmektedir. Bahsettikleri gerçek demokratiklik
ise; mümindeki hürriyeti kendisinde bulunanla sınırlandırmaz ve
görüşü de kendisinde olanla kayıt altına almaz. Eski Fransız düşünür
Voltaire (1694-1778) demokrasinin ruhunu ifade ederken şöyle
demiştir:
“Ben, senin söylemiş olduğun herhangi bir kelimede seninle hem fikir
değilim. Fakat yine de ben, ölüme dek konuşma hakkını ve fikirlerini
ifade etme özgürlüğünü savunacağım. ” (Durant’ın “Felsefe Kıssası”
adlı kitabının s. 308. )
Durum böyle iken peki, niçin Batı Müslüman’ın akidesine aşırı hırs
göstermesini, ondan fışkıran hükümlere sımsıkı sarılmasını ve hayata
bakış hakkındaki görüşünü ifade etmesini demokrasiye muhalefet
olarak itibar ediyor? Ve niçin Batı, Amerika’nın zaferini demokratik
de, onun tenkit edilmesini antidemokratiklik olarak itibar ediyor?
Batının vicdanında, İslam’ı kerih görmek ve ehlini horlamak gibi
köklü, derin mefhumlar ona ideolojisini unutturuyor ve Müslümanların
yüzlerine karşı; “Ya entegre ol ya da defol.” sloganını
yükseltmek amacıyla davet ettiği şeyin ve böbürlendiği hürriyet,
adalet ve eşitliğin kasten cahili kesiliyor.
İkinci zaviye; Zorlama:
Ne dinlerden bir din, ne ideolojilerden bir ideoloji ne de
görüşlerden bir görüş, zorlamayla, tehditle ve baskıyla alınmaz.
Batı ise; “entegre ol ya da defol” söylemiyle Müslümanları
kendi akidesini almaya, kendi yaşam tarzıyla şekillenmeye ve
toplumuna asimile olmaya zorlamak istiyor.
Kesinlikle bu söylem Batının, muhalif ve mugayir görüşe karşı
koymada fikri zafiyetini açığa çıkarıyor. Çünkü dinleri, akideleri
ve ideolojileri almaya zorlamak ve icbar etmek zayıflık
alametidir/silahıdır.
Tarih ve vakıa şahitlik etmektedir ki; Müslüman beldelerindeki
yahudi ve Hıristiyanlar, hâlâ Yahudilikleri ve Hıristiyanlıkları
üzeredirler. Peki Müslümanların Endülüs’teki duruma nasıldı ve ne
oldu?!
Zorlama; İslam’ın tâbiatından değildir. Çünkü onun ebedî kaidesini
Allah-u Teâla şöyle bildirmiştir:
“Dinde zorlama yoktur.” (Bakara 256)
Aksine, zorlama şekilleri ne kadar farklı olsa da ancak Batının
tâbiatındandır. Eğer bugünün sloganı; “ya entegre ol, ya da
defol” ise, Endülüs’teki dünün sloganı da; “ya Hıristiyan ol,
ya da öl” idi.
Allah (cc)’nın şu sözü konuya ne kadar da mutabık düşmektedir:
“Dinlerine uymadıkça yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden razı
olmayacaklardır. De ki; Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur. Sana
gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki,
Allah’tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.”
(Bakara 120)
Devamı gelecek sayıda…
|