“Bir
kısım insanlar, müminlere: “Düşmanlarınız olan
insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının
onlardan!” dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha
arttırdı ve “Allah bize yeter. O ne güzel vekîldir!”
dediler.” (Âl-i İmrân 173)
Bu
ayet, cihad ve mücadele eden Müslümanlar hakkında inmiştir.
Resulullah (sav) döneminde müminlerin tutumu böyle idi. Bu
nedenle, Allah onlara yardım edip zafere ulaştırdı. Allah,
onlara bu durumu ve onlar üzerine indirdiği rahmetini şu
ayetle hatırlattı;
“Hatırlayın
ki, bir zaman siz yeryüzünde âciz tanınan az (bir toplum)
idiniz; insanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz da
şükredesiniz diye Allah size yer yurt verdi; yardımıyla sizi
destekledi ve size temizinden rızıklar verdi.” (Enfâl
26)
Bugün
dava adamları yeryüzünün her tarafında eziyet görüyorlar.
Terörizme karşı savaş adı altında Müslümanlara karşı
birleştiler. Özbekistan’da Farhad Osmanov gibi bir çok dava
adamı şehit edildi ve bir kısmı hala işkence altında
inliyor. Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan, Azerbaycan,
Çin, Türkiye, Suriye, Ürdün, Mısır ve başka memleketlerin
hapishanelerinde, dava adamları çürütülmeye çalışılıyor.
Bu insanların suçu ise, Rabbimiz Allah demeleri ve bu sözün gereğiyle
amel etmeleridir.
“Şüphesiz,
Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin
üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size
vadolunan cennetle sevinin, derler. Biz dünya hayatında da,
ahirette de sizin dostlarınızız. Gafûr ve rahîm olan Allah'ın
ikramı olarak orada sizin için canlarınızın çektiği her
şey var ve istediğiniz her şey orada sizin için hazırdır.”
(Fussilet 30-32)
Yüce
Allah, Meleklerini dünyada müminlerin kalplerine ümit ve sabır
vermek,
sebatlık ve dayanıklılık sağlamak üzere ve kafirlerin kalplerine korku
salmak sureti ile müminlerin dostları olarak indirir. Bu kavrayışı
şu ayetten çıkartıyoruz;
“Hani
Rabbin meleklere: "Muhakkak ben sizinle beraberim; haydi
iman edenlere destek olun; ben kafirlerin yüreğine korku
salacağım; vurun boyunlarına! Vurun onların bütün
parmaklarına! diye vahyediyordu.” (Enfâl 12)
Davasında
sebatlık gösteren, zalimlere karşı çıkıp korkmadan hakkı
söyleyen, hapishanelerde dayanan, eziyetlere ve idam cezalarına
aldırış etmeyen dava adamları, ancak meleklerin verdikleri
destekle bunlara göğüs gererler. Bu da meleklerin aracılığıyla
gelen Yüce Allah’ın yardımıdır.
Sebatlık
ve dayanıklılık göstermeyenler, eziyetten, hapsedilmekten ve
idamdan korkanlar şeytanın tasallutu altında kalmışlardır.
Allah’u Teala onlar hakkında şöyle buyuruyor;
“(Uhud'da)
iki ordu karşılaştığı gün, sizi bırakıp gidenleri,
sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan
(yerlerinden) kaydırmıştı. Yine de Allah onları affetti.
Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, halîmdir.”
(Âl-i İmrân 155)
Sebatlık
göstermeyen ve davadan vazgeçenlere bunu hatırlatıyoruz.
Umulur ki, şeytanların tasallutu altında kalmasınlar. Sebatlık gösterenler
ise dikkatli olup bu lanetli düşmanın
tasallutu altına girmesinler. Nitekim Allah’u Teala bu
hususta müminlere şöyle buyuruyor;
“İşte
o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Şu halde, eğer
iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.”
(Âl-i İmrân 175)
İşte
şeytanın dostları Amerika, Avrupa, Rusya, Yahudi devleti ve
İslam dünyasında bunların ajanları ve de kurdurdukları
rejimleridir. Bunlardan ve eziyetlerden korkmamak gerekir.
Gerçek mümin bunlardan korkmaz. Gerçek mümin, imanını
kavrayıp, hatırlayan ve ona göre amel eden kimsedir.
İnsanın iradesi dışında olan kaza ve kaderin, hayrın ve
şerrin Allah’tan olduğunu kavrayan ve buna iyice inanan
kimsedir.
Ecel,
Rızk ve zararın Allah’ın elinde olduğunu kesin olarak
bilen kimsedir. Kafirler ecelimizi kısaltamazlar, ecelimiz bitince
ölüm bize gelir. Onların ellerindeyken, bize işkence
çektirirken, sehpaya çekerlerken bize isabet edecek olan ancak
şehitliktir. Rızkı kesemezler, Allah bize ne kadar rızk
takdir etmişse gelecektir. Onlar bu rızkın gelmesini
engellerken az geldiğini zannederiz. Ama bu kesinlikle doğru
değildir. Zarar gelecekse yinede gelir, ister onların eliyle,
isterse bunların dışında. Öyleyse, niye dava adamında
korku bulunsun! Gerçekten dava adamı Rabbim Allah’tır der ve bu söz üzerinde
dosdoğru olur, kesinlikle korkmaz, yılmaz ve davadan vazgeçmez.
Daha doğrusu, sebatlık ve cesaret gösterir, faaliyetini ve
aktifliğini artırır.
Özbekistan’da
gaddar Kerimov rejiminin ve işkenceci zebanilerinin pis
elleriyle temiz kalpli mümin olan dava adamları yanında
durmak, iki sene önce bu vahşi rejim tarafından şehit edilen
Osmanov’u anmak ve hain rejim tarafından kaçırılıp hapse
atılan onun dul eşine sahip çıkmak için Avrupa’nın
değişik başkentlerindeki Özbekistan büyük elçilikleri
önünde dikilip protesto etmek için Müslümanlar çağrıldı.
Bir kısım Müslümanlar bu çağrıya icabet ettiler. Allah
onlardan razı olsun. Umuyoruz ki, diğer Müslümanlar bu
rejimleri değiştirip yerine Allah’ın hükmünü uygulayacak
İslam Hilafet devletini tesis etme mücadelemize katılırlar
ve en az yardım ederler. Bu zalim rejimlerden korkmamalarını
temenni ederiz. Ölüm, zarar ve eziyetten çekinmemelerini
umuyoruz. Böylece, Allah’ın rahmeti ve zaferi hepimizi
kapsasın.
Bu
ayeti hatırlayın;
“Müminler
içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte
onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını
vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir
şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.” (Ahzâb 23)
Bizde
Yüce Allah'ın zikrettiği şekildeki müminlerden olalım, hiç caymayalım
ki, bu dava uğrunda bir
kısmımız eceli bulacak şehit olacak, bir kısmımızda bu
ecelin gelmesini şehit olmayı bekleyecek.
|