Ana Sayfa YIL 14  SAYI 159-160  MUHARREM/SAFER 1424  MART/NİSAN 2003 E-Mail

NEREDESİNİZ EY MÜSLÜMANLAR?!

Hilafet Dergisi

Amerika ve İngilizler gece-gündüz İslam beldelerini nasıl işgal edeceklerinin planları ile uğraşırken Müslümanlar başlarındaki yönetimlere, hain idarecilere güven mesajları göndererek yattılar. Onlar adım adım İslam alemini işgal ederken, Müslümanlar ekran karşısında dün Bosna’yı, Kosova’yı, Çeçen’i bugün olduğu gibi Bağdat’ı seyrettiler ve etmeye de devam ediyorlar. Onlar siyasi ve askeri üstünlük peşinde koşarken Müslümanlar her nereden kredi alabileceklerinin hesabını yaptılar. Onlar inançları siyonizmin, kapitalizmin, sömürgenin gereği doğrultusunda koşarken Müslümanlar kendi inançları doğrultusunda hareket etmedikleri gibi bunları yapanları da aşağıladılar. Allah’ın emirleri göz ardı edildi, sünnete yapışmak sadece ve sadece ibadetlerle sınırlı kılındı. Kur’an ve Sünnet gözüyle hayata bakmaktan çok çok uzaklaştılar. Bu uzaklaşma ümmete çok şeyler kaybettirdi. Halende kaybettirmeye devam ediyor.

Eğer Müslümanlar Allah’a güvenmezler, Bush’un eteklerine yapışır, tağut rejimlerde zemin aramaya kalkar, onlarla işbirliği yaparlarsa; günümüzde olduğu gibi zilletten asla kurtulamazlar. Resulullah (SAV) şöyle buyuruyor:

“Ümmetler ve milletler, insanların birbirlerini sofraya davet ettikleri gibi, vahşi hayvanların bir yiyeceğe saldırmaları gibi birbirlerini sizin üzerinize davet edecekler ve sizin üzerinize üşüşeceklerdir.” Orada bulunanlardan birisi;

Ya Rasulullah bizim azlığımızdan mı? diye sorar. Resulullah;

Hayır, aksine o gün sizin sayınız çok olacaktır. Fakat sizin çokluğunuz selin önüne katıp sürüklediği çer çöp gibi olacaktır. Allah düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu çıkaracak ve sizin kalbinize vehen bırakacaktır.” Vehen nedir? diye sorulduğunda;

“Dünyayı sevmek ve ölümü hoş karşılamamak.” (Ebu Davut)

Bu hadis gösteriyor ki; Müslümanlar iki şeyin esiri olduklarından kaybetmektedirler. Bu; hayatı sevmek ve ölümden korkmaktır. Bunların değişmesi gerekir. Yani hayat sevgisi yerine cennet sevgisi, ölüm korkusu yerine şehitlik için atılımlar ön plana çıkmalıdır ki; hayata bakışımız değişsin, üzerimizdeki korku kalksın, gösterilecek cesaret kafirlerin kalbine korku salsın.

İnsan için sadece çalıştığının karşılığı vardır. Günümüzde Müslümanlar kafir işgallerini kolaylaşması için zihin yoracaklarına Allah’ın düşmanlarını ve onların ümmeti korkak kılan fikirlerine saldırmaları zorunluluktur. Müslümanlar hem fikren hem de silah açısından ilerlemesi gerekir. Düşmanlardan daha büyük silahla silahlanmak gerekir. Fakat bu silahların kullanılması ve kullanılacak amaçta o kadar önemlidir. Bugün Müslümanların ellerinde en gelişmiş silahlar olmasına rağmen ne yazık ki; bunu kafirlere karşı kullanmaktan çekiniyorlar. Dünyanın en kalabalık orduları İslam beldelerinde, Müslümanların elinde olmasına rağmen bu orduları kafirlere karşı harekete geçirmiyorlar. İşte bu nedenle haçlı orduları cesaret buluyor ve acımasızca sivil insanlara saldırıyorlar. Hain idareciler bu orduları ya korkak hale getirmişler ya da kendi tahtlarını korumak için tutmaktalar. Bunda etkin olan durum, kafirlerin silah gücünün İslam aleminde büyütülmesinde/abartılmasında yatmakta, buda doğal olarak ölüm korkusunu doğurmaktadır.

Amerika ve İngiliz mallarına boykot gibi basit işlerle uğraşmak geçiştirme amaçlıdır. Mazlum Iraklı ve Filistinli Müslümanların dirençlerine bir bakın! Az bir kuvvetle koskoca kafir ordularını nasılda şaşkına çevirdiler. Bunu dünya Müslümanlarının artık görmesi gerekir. Az bir güçle neler yapılıyor?! Birde Müslümanların birlik içerisinde kafirlerin karşısına çıktığını düşünün. O korkak kafir orduları nereye ayak basıp, hangi işbirlikçiyle birleşip İslam alemini vuracak! İlim, teknoloji, ekonomi, ticari, askeri yönden şişirilen batılılar az bir dirençle nasılda sarsıldılar.

İran, Türkiye, Suriye ve diğerleri sırasıyla Amerikanın darağacı önünde sıra bekleyeceklerine, tam fırsat doğmuşken küfür ordularını çöle gömmekte neden acele etmiyor ve birlik olmuyorlar?

Ey Müslümanlar! Bu olaylar sizleri korkutma yerine cesaretlendirmelidir. Cesaret bizi kuvvetli kılacak, ölürsek şehid, kalırsak İslam adına zaferlerle dolu bir sayfa açılacaktır.

Ey Müslümanlar! Varlığınızı göstermenizin zamanıdır. Artık kuytu köşelerde, mistik bir yaşam içerisinde olmanın size faydası olmadığını anlayın. Bölgelerinizi birleştirin ki; yeni Filistinler doğmasın.

Onlar, koalisyon (yani bir anlamda Haçlı orduları) şeklinde İslam alemine saldırırken buna Saddam’ın, Arafatın, Müşerrefin meselesi gibi bakmak çok yanlıştır. İslam beldelerindeki bu işbirlikçiler hain oldukları ortada dururken bunları kafirlerin gözden çıkardığını görüyoruz. Onlar gibiler hâlâ hatalarını anlamaktan uzaktırlar. Kafirlere uşaklıkta ölümüne yemin eden bu hainlerin uzun boylu bir yaşama sahip olmadıklarını da görüyoruz. Yani onlarda öldürülüyorlar. İşbirlikçilerin açtığı gediklerden İslam beldelerine sızan kafirler adı koalisyon olan kapıdan haçlı orduları şeklinde saldırırken hâlâ seyirci kalmanın bir anlamı var mıdır?!

Karşımızda şanlı bir gelecek için kapı açmak elinizdedir. Ebedi mutluluk yeri olan cennet gibi mükemmel bir diyar sizleri beklemektedir. Hadiste de belirtildiği gibi bu dağınık hal ümmeti bu hale getirmiştir. Dağınıklığın çözümü İslam fikri etrafında bütünleşip İslam devletini hakim kılmaktır.

Bunun için varlığınızı ispatlamanın zamanı geldi ve geçiyor. Sizler yaşadığınızı gösterince dünya sizden korkacaktır. Şanlı tarihinizi hatırlayın. Nice az ordularla kafirleri perişan ettiğinizi ne çabuk unuttunuz!? Allah (cc) şöyle buyuruyor:

“Nice az sayıda bir birlik Allah'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir, dediler.” (Bakara 249)

Afganistan’daki gibi yeterince işbirlikçi bulmadan yola çıkan süper güç Amerika, düştüğü konuma şaşırıp kalmışken onu hâlâ şişirenler, büyütenler korkak, kör kişilerdir. Bunlar gerçekleri görmekten uzak hayal aleminde yaşayan insanlardır.

Toplumlarda emperyalizm karşıtı hava oluşmuş iken, insanlığın kurtuluşu ve çıkış kapısı olan İslam’ı onlara göstermeye engel olanlar cahiliyet döneminin bedevileri gibidirler.

Ey Müslümanlar! Artık türbinlerde seyirci olmaktan kurtulun. Kardeşleriniz kafirlerin zulmüne maruz kalmışken sizler seyirci olamazsınız. Hele hele savaş benim ülkeme dokunmasında ne olursa olsun diyen hain idarecileriniz gibi hiç olamazsınız. Onlara isyan bayrağını kaldırmanız dahi kafirlerin korkmasına yetecektir.

Bakın İran, Mısır, Ürdün, Suriye, Türkiye liderlerine! Onlar (cüce insanlar) Amerika’ya yalvarırcasına şöyle sesleniyorlar: “Ne olursun elini çabuk tut. Şu kıyımı çabukça hallet, yoksa radikal uçlar destek ve zemin bulurlar.” Korkak, cüce insanlar! Ümmetin kanına susamış vampirler. Kafirlerin yaptıkları ürkütmüyor da ayağa kalmak isteyen Müslümanlardan mı korkuyorlar?

Ey Müslümanlar! Sana verilen değer, senden nasıl korktukları, senin hayata dönüşünün ne kadar etkili olduğunu yukarıdaki demeçlerdende mi anlamıyorsun?! Yeter artık ayağa kalk! Sadece İslam ümmeti değil, zulüm altında kalan bütün dünya halkları senin gelişini bekliyor.

YIL 14  SAYI 159-160  MUHARREM/SAFER 1424  MART/NİSAN 2003

Yukarı